Defne Özdemir
Yanıma gelen Beste telaşla etrafa bakındı. "Ne demek bebek yok ?" Mükemmel ingilizcemi konuştururken sırıttım. "Bebek ise go to bilmem nere." Bana dünyanın en iğrenç varlığıymışım gibi baktıktan sonra yere yatıp, eşyaların altına bakmaya başladı. "Bebek. Elma dersem çık armut dersem çıkma." Ardından sehpanın altına girerek ekledi. "Muz."
Odaya giren Karya suratını buruşturdu. "Muz da seni görmek istemiyorum ama çıkmak zorundasın mı oluyor ?" Bu sefer yemek masasının altına giren Beste omuz silkti. "Daha çok çıkmazsan dayak yersin oluyor."
Ayaz kendini koltuğa bırakırken göz devirdi. "Anne olmamanız gerektiğini bir kere daha anladım." Açelya ani bir şekilde çığlık atınca yanına koştum. Odasından sesler geliyordu. İçeri girer girmez, Açelya yatağının üzerindeki bebeği gösterdi. "Seni hain !"
Buraya kadar her şey normaldi.
Taki yatağın üzerinde duran bebek gülerek eline silah alıncaya kadar. Zorlukla taşıdığı silaha karşın hızla yere eğildim. "Gençlik öldük." Bebek elinde tuttuğu silahı kurcalarken emniyet kilidini açınca alt dudağımı dişledim. "Bir Defne olmak istediğini anlıyorum ama bu dünyada benden bir tane var. O yüzden şansına küs."
Gülerek silahı bana doğrultunca ellerimi havaya kaldırdım. "Peki iki tane olsun. Bundan sonra ismin Junior Defne." Yanımda yere yatmış olan Karya göz devirdi. "Peki Junior Defne'nin elinden silahı nasıl alacağız ?" Odaya aşırı rahat bir şekilde giren Ayaz, hiç duraksamadan ilerledi ve bebeğin elinden silahı çekip sırıttı. "Bu şekilde."
Bebek gülerek Ayaz'ın bedenine yapıştı. "Anne." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kaşları çatılmış olan Ayaz hızla başını iki yana salladı. "Kız değilim ben. Baba. Ba -ba." Bebek gülerek tekrarladı. "Anne." 'n' si 'y' gibi çıkıyordu ve anne derken kelimeyi yuvarlıyordu.
"Baba. My name is baba." dedi Ayaz. Gülerek başımı iki yana salladım. Bebek ise daha çok gülmeye başladı. "Anne." Sabrı taşmakta olan Ayaz bebeğin suratına doğru eğildi ve başını iki yana salladı. "Baba !" Artık gülmeyen bebek sinirle Ayaz'ın yanağına vurdu. "Anne."
Yanağını tutan Ayaz kaşları çatık bir şekilde bize baktı. "İlk tokadımı bebekten yedim lan." Açelya dilini dişlerinde gezdirerek sırıttı. "Enayi." Daha da hırs yapmış olan Ayaz Bebeğe bakarak tekrarladı. "Baba !" Bebek ısrarla, "Anne." dediğinde sinirlenen Ayaz doğrularak göz devirdi. "Hay senin anana..."
Bebek güldü.
"Baba." Ayaz şaşkınca bir bebeğe, bir bize baktı. Beste gülerek omuz silkti. "Ben diyorum bu eve giren herkes küfürle lanetleniyor diye. Bizim bünye nezakete ters." Karya iç çekerek bebeğe baktı. "Bir dolaştırsın şu yavruyu. Yazık." Ayaz ve Beste odanın dışına koştuğunda, Karya da gülümseyerek gitmişti. Alt dudağımı sarkıtarak Açelya'ya baktım.
Onda ise mod şuydu ;
"Ben seni göremezsem sen de beni göremezsin."
Hepsine söverek bebeği kucağıma aldım. Odadan çıkıp arabanın anahtarlarını aldıktan sonra dışarı çıkmıştım. Kapıyı kapattığım anda karşı evden Yağız çıkmıştı. "Defne..." Suratına bakmadan aşağı ilerledim. Peşimden geldiğini adım seslerinden biliyordum.
Bebeği arkaya bindirdikten sonra emniyet kemerini takıp, sürücü koltuğuna ilerledim. Yağız'a bakmamak için uzun bir uğraş eşliğinde gidecektim ki, yanımdaki yolcu koltuğuna oturmuştu. "İn arabamdan." Geriye yaslanıp başını iki yana salladı. "İn arabamdan."dedim dişlerimin arasından.
"Bebek, rica etsem Yağız abine çok şerefsiz bir insan olduğunu söyler misin ?"
Tabi ki bebekten, argo kelime etmesini istemiyordum (!)
Yok canım, ne delirmesi ?
Bebek gülerek elini çırptığında sırıttım. "O bile anladı ne mal olduğunu." Yağız bozulmuş bir tavırla, kollarını göğsünde bağladı. "Ben bu bebeği hiç sevmedim." Arabayı çalıştırırken başımı iki yana salladım. "Onun bir adı var." Yağız alayla tek kaşını kaldırdığında, sırıtmam daha da genişledi.
"Junior Defne."
Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bebekte bundan hoşlanmamış olacak ki, kaşlarını çatmış ; garip sesler çıkarıyordu. Oyun parkının önüne geldiğimiz de kendi kendime göz devirdim. "Şimdi bir bara gitmek vardı."
Ben arabadan indiğimde, Yağız'da arka koltuktan bebeği almıştı. Beraber oyun parkına ilerledik. Her tarafta koşan çocuklar, ağlayan bebekler, çekirdek çitleyen yaşlılar...
Burası Açelya'nın odasından beterdi be !
"Onun kaydıraktan kayabilecek kadar büyük olduğunu sanmıyorum." Omuz silktim. "Kum havuzuna götür o zaman." Yağız bebeği kum havuzuna götürüp, başka bir bebeği oyuncaklarını Junior Defne ile paylaşmaya ikna etmeye çalışıyordu. Ben de banklardan birine oturduğum sırada siyahlar içinde bir adam önümden geçti.
Geçerken bir zarf düşürmüştü.
Siyah zarfı elime alıp, adama baktım ancak çoktan kaybolmuştu. Bunun aptal adamdan geldiğine adım gibi emindim. Hışımla zarfı yırttım ve içinden çıkan kağıdı okudum.
İkinci görevini söylüyorum Mafya kızı, bana ****barda yapılan teslimattaki malı getireceksin. Aksi takdir de sana gönderdiğim küçük hediye ölür.
***
"Bu diğer görevlerden daha zor olacak." dedi teslimatı araştıran Karya. Kaşlarım çatık bir şekilde omuz silktim. "Neden ?" Bilgisayarı kapatıp, tekerlekli sandalyesi ile bana döndü. "Teslimat mekanın sahibi ile dörtlü bir mafya çetesi arasında. Barın sahibi için sıkıntı yok. Ama bu çete bizi zorlayacak."
Gülerek başımı iki yana salladım. "Mafya kızlarını alt edebilecek çete daha dünyaya gelmedi." Açelya ağzındaki cipsleri aldırmadan onayladı. "Hoklo." Karya da omuz silkti. "Çete de bir kız var. Diğerleri erkek. Karan denen bir adam için çalışıyor. Gizli verilere az önce eriştim. Kızın adı Deniz, oğlanların ise Enes, Kuzey ve Oğuz."
Ellerimi esneterek sırıttım.
"Gidip bir şeyleri yıkalım."
----------------
Kırık Ruhlar ile birleşik bir bölüm yazmaya karar verdim.
Ehehehe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Kızları 2 - Büyük Olay
Teen Fiction"Ve o olay olduğu zaman, bir mafya dirilecek ve tüm oyunu baştan yazacaktı. Ve benim tek temennim oyunun bir an önce kazanılmasıydı. Çünkü oyun bozan, çok yakındaydı..."