Jimin'in ağzından;
Gözlerimi açtığımda hastane yatağında uzanıyordum. Bir süre boş tavanı izlerken yanımdan gelen sesle kafamı sesin sahibine çevirdim.
"Sonunda uyandın."
Bu basketbol sahasındaki çocuktu.
"İyisin değil mi?"
Kafamı sallayıp zorla yatakta doğruldum.
"Ne zaman çıkacağım hastaneden?"
"Neden? Hastaneleri sevmiyor musun?"
Kafamı iki yana salladım.
"Hastaneleri kim sever ki?"
Çocuk kafasını salladığında kapı açıldı ve içeri doktor girdi.
"Bay Park, uyanmışsınız."
Cevap verme gereği duymadan kafamı salladım.
"O zaman şimdi konuşabiliriz?"
Tekrar kafamı salladığımda elindeki dosyayla yanıma bir sandalye çekip oturdu. Gözleri birkaç saniye basketbolcu çocukta durdu.
"Önemli birşey söyleyeceğim, belki yalnız olmak istersiniz."
Kafamı çevirip çocuğa baktığımda gözlerimiz buluştu.
"O zaman ben gidey-"
"Hayır sorun değil, durabilir."
Uzun süre yalnız takıldığımdan birinin yanımda olması iyi gelebilirdi.
"Pekala, Bay Park. Bugün bayılmanızın nedeni..."
Bir süre durup üzgün gözlerle bana baktı.
"...bunu söylemek çok zor fakat, siz kanser hastasısınız Bay Park."
Duyduğum sözle gözlerim kocaman açıldı. Kansızlık diye düşündüğüm şey kanser miydi?
"Ben, nasıl?"
Ellerimle yüzümü kapatıp sakinleşmeye çalıştım.
"Hemen üzülmeyin. Daha başlangıçtasınız ve tedavi olursanız iyileşme oranınız yüksek Bay Park."
Elimi yüzümden çektim ve kafamı salladım. Baketbolcu çocuk yanıma gelip elimi tuttuğunda bakışlarım önce elimizi daha sonra beni rahatlatmak için gülümseyen yüzünü buldu.
"Peki tedaviye ne zaman başlayacaksınız?"
Benim sormak istediğim soruyu basketbolcu çocuk sormuştu.
"Haftaya tedaviye başlarız."
Kafamı salladım. Doktor gülümseyip ayağa kalktı ve bir elini basketbolcu çocuğun omzuna koydu.
"O sana emanet. Sık sık bayılabilir, yanında olup ona yardımcı olmalısın. Birde bayılmalarının ne sıklıkla olduğunu öğren ki gelince bana söylersin."
Çocuk kafasını salladığında doktor bana bakıp gülümsedi.
"Merak etme Jimin, iyileşeceksin."
Gözlerimi yere çevirdim.
"Ya iyileşemezsem?"
Elini saçına gösterip saçlarını karıştırdı.
"İyileşeceksin, eğer iyileşemezsen saçlarımı kazıtacağım."
Doktorun kel halini düşününce güldüm. Doktor da benimle birlikte güldü.
"Pekala, anlaştık."
Doktor kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldığında hala elimi tutan çocuğa döndüm.
"Teşekkürler ama gerisini ben hallederim."
Çocuk kafasını iki yana salladı.
"Doktorun dediği gibi, birinin sana göz kulak olması gerek."
"Bunu yapmak zorunda değilsin."
Gülümsedi ve elini bana uzattı.
"Bundan sonra yanında ben olacağım Jimin. Kanseri beraber yeneceğiz."
Gülümsedim ve uzattığı elini tuttum.
"Pekala basketbolcu çocuk."
Kahkaha attı.
"Basketbolcu çocuk?"
Diğer elimi enseme attım.
"İsmini bilmiyorum."
"Cho. İsmim Cho."
Kafamı salladım ve tuttuğum elinden destek alarak yataktan kalktım.
"Bundan sonra benden kurtulamazsın Cho."
Kapıya ilerlerken o da peşimden geldi.
"Senden kurtulmak isteyen de yok zaten."
O görmese de gülümsedim. Artık yeni bir arkadaşım vardı. Umarım o da beni bırakıp gitmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters ➳ Vmin
FanfictionPark Jimin umutsuzca en yakın arkadaşına aşık olmuştu. Ona olan aşkını mektuplarına dökmüştü. Yazdığı mektuplar Park Jimin'in aşkının bir simgesi gibi olmuştu. Tek umudu en yakın arkadaşının da kendisini sevmesiydi. Acaba bu olacak mıydı?