7

7 2 0
                                    

Asrın'dan

Boş bakışlarımı odakladığım noktadan çektim ve binaya doğru adımladım.

Mühtemelen şu an, Ayaz ne olup bittiğini sorguluyordu.
Benim o kızla ne bi bağlantım olduğunu bilmiyordu, sadece anlatılan şeyleri dinlemişti ve bana cevabı 'takma' olmuştu.

Ön cebimden çıkardığım telefonumla saati kontrol ettim.

08:00

Bu herkesin neden binaya doluşmaya başladığının kanıtıydı, ders başlıycaktı.

Ayaz beyefendinin, uykusu tutmadıysa demek ki okula gelmeye karar vermişti.

Sınıfıma gelmiştim ve oturmuş ellerimi karnımın üstünde kenetlemiş tahtaya sabitlemiştim bakışlarımı.

Taa ki Ayaz'ın bi önümde ki masanın üstüne oturmuş ve oturulması gereken yere de ayaklarını koymuş ellerini kenetlemiş sanki bana 'anlat' dercesine bakışlar atıyodu.

"sor" dedim bakışlarım yüzünü tararken.

"tanımadığını söylemiştin" dedi imalı imalı, sanki 'senden beklemezdim' dercesine.

Senem'in yanına gelip kitabı istediği gün bana ikisinin de tanıyıp tanımadığımı sormuştu, daha doğrusu hepimize bu konuyu sormuştu.

Sonrasın da ise "ben niye hiç görmedim lan bunu" demişti.

Görmüştü, yanım da Beste'yi görmüştü.

Ama tek fark, o zaman saçları uzundu beline kadar hem de.

"Tanımıyorum" dedim.

Benim tanıdığım Beste bu değildi, ben kimseye karışmayan, sessiz ve sakin bi' kızı tanıyordum.

Ve bu o kız değildi, benim tanıdığım Beste değildi.

Hayır ben O'nu tanıdığımı zannediyordum, meğer hiç tanıyamamışım.

O'nu da suçlayamam ki, ben belki de görmek istediğim şeyi görmüştüm.

Ve öyle de olmuştu, O benim düşündüğüm gibi biri değildi.

O da herkes gibi.

Sıradan!

Bencil!

Kimseyi, düşünmeyen insanlardandı.

Hayır, ben böyle birini tanımıyorum.

"ha ondan tanımadığın kıza sarıldın ve onun seni öpmesine izin verdin?" sesin de gayet sezilebilir 'sen kimi yiyosun' gibi imalarla doluydu.

Sanki bişeyi çözmeye çalışır gibi gözlerini kısmış, bana odaklamıştı bakışlarını.

Haklıydı, ben kimseyi kendi alanıma sokmazdım.

Saçma şeyleri hep Ayaz yapardı, öyle değil mi?

Kimse benden bu tür haraketler beklemiyordu, ben sıradan sessiz, soru sordun mu cevap veren ama asla boş konuşmayanlardandım.

Belki, belki sıkılmıştım bunlardan.

Değişmek istiyorum belki de, hani şu 'bad boy' olanlardan olmak istiyorum.

Herkesi üzmek istiyorum, canımı yakanları yakmak istiyorum belki.

"Neden sorguladın bu kadar?" dedim, kendimi, sesimi dizginlemeye çalışırken.

Sıkmıştı bu konu, yeterince fazla üstün de duruyordu ve bu saçmalıktı.

Nolmuş yani beni öpmüşse veya sarılmışsa bunları o yaparken hiç bişeye karışmamış ben, O'nu ne diye bu kadar ilgilendiriyo?

" Aranız da bişey mi var?" dedi, apaçık sorusunu sorarken.

"Var veya yok noluyo sana? Sabah sabah uykunu mu alamadın eski sevgilim gibi gelmiş başım da hesap soruyon!", arkama yaslanırken inip kalkan kaşlarına baktım.

Deli edicekti bu çocuk beni, sabah sabah!

"Ne eski sevgilisi lan? Varsa aranız da bişi O'na göre yerimi bileceğim" dedi, bakışları sanki gözlerim de bişeyler tararken.

"neden yerini bilecekmişsin?" dedim, düşündüğüm şey olamazdı diymi?

O kıza bişi hissediyo olamazdı!

"Aranız da bişi var mı yok mu işte Asrın uzatmayalım, hem sevgilin olsa bilirdim öyle değil mi?" ilk gözleri, gözlerimi taramış sonrasın da ise tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Evet sevgili değilsiniz ama aranız da hani bişey var-"

"nolur varsa uzak falan mı duracaksın?" dedim dalga geçercesine.

2 günde gördüğü kıza mı yazıcaktı?
Ne diye şaşırıyodum ki Ayaz'dı bu.

Hep aynı!

Dediklerimi ilk kalkık kaşları eşlik etmiş sonrasın da ise gülmüştü.

"evet kardeşim uzak duracağım, yengemize yavşamak beni bile aşar"
Ağzının ortasına bi tane patlatma isteğiyle dolup taşıyordum, şu saatten sonra beni kardeş katili yapıcaktı pezevenk!

"Siktir git şurdan o gevik ağzını kırmadan!" dedim sakince, çok zorluyordu beni.

Karşım da gülümsemesi daha da artarken kalkıp omzumu sıkmıştı.

Tip tip 'napıyon lan' dercesine, kafamı kaldırıp baktım.

"Hayırlı olsun kardeşim, en kısa süre de nikahınızı görmek istiyorum hatta nikah şahidiniz de ben olab-" lafını bölen benim ayağa kalkmamdı.

"Siktim şimdi belanı Ayaz!", dedim elimi tehdit edercesine sallarken.

Geri geriye giderken hem gülmeyi ihmal etmiyo hemde ellerini havaya kaldırmıştı 'ben suçsuzum' der gibi.

Sınıfta ki herkes de bize gülerken sınıfa hocanın girmesiyle yerime geçtim, onun hesabını daha sonra kesecektim.










Belki de [Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin