Senem'den
Yanım da öfleye poflaya oturan kıza döndüm tekrardan, canımı sıkmıştı artık bu halleri.
"Ya Beste ne oldu Allah aşkına gine?" dedim bıkkınca.
Gine ne olmuştu da kim bilir, bu hallerdeydi.
Aynı evde kalıyoduk biz kendisiyle ve o şu an kendi odasın da kendi yatağın da bağdaş kurmuş ve yastığı da bağdaş kurduğu bacaklarının üstüne koymuştu.
Ve ellerini yastığın üstüne koymuş, sürekli eziyet ediyordu.
Yazık lan! o parmaklara yazık!
Derin bi nefes aldım, anlaşılan gine cevap yoktu.
"Bıktım" dediği bi anda, kafamı ona kaldırırken o ise parmaklarıyla oynamayı bırakmış sadece ellerine odaklanmıştı.
Hala aynıydı yani!
O maldan bahsedmiyorsa ben de Senem değildim!
Benim soru soracağım anda o benden önce lafa girmişti ve ben de onu dinlemek zorun da kalmıştım.
"Sürekli beni suçlamasından bıktım ben!" dedi gözlerinde ki kırgınlıkla bana bakarken, elimden hiç bişey gelmemesine o an sövdüm işte.
Canı yanıyodu, canım dediğim arkadaşımın.
"O da herkes gibi işte!" dedi gözünden bi damla yaş akarken, "o da herkes gibi bana inanmayanlardan".
Burnunu çekerken hala ona bişeyler demem gerektiğini yardım etmem gerektiğini biliyordum ama, elimden bişi gelmiyodu.
Kafası aşağı inerken, hala gözlerinden akan yaşlara sadece bakarak tanıklık ediyordum.
"Neden sadece bi kere olsun bana kimse inanmak istemiyo?" dedi, ama bu sorudan fazla kendine yüklediği anlamlarla doluydu.
Mühtemelen, şu an kafasın da kendini suçlamalarıyla doluydu.
"Bitanem ben inanıyorum sana" dedim, destek verircesine omzunu okşarken.
Susmamalıydım, yoksa karşıma çıkıp "Allah beni kahretsin ya ben ölmeliyim" demesinden korkuyordum.
Hoş, düşünmediği veya demediği şeyler değildi bunlar ya.
Bakışları yukarı bana odaklanırken, bi damla daha yaş düştüğü o güzel gözlerinden.
Bana gülümserken, kafasını sallaadı bunu yaparken gözlerinin kapatmış olmasıyla bütün aşağıya inmek için dolu dolu olan gözlerinden, bütün damlalar aşağıya doğru sanki özgürlüğüne kavuşmuşcasına döküldü.
Şu hali çok canımı yakıyodu işte, onu bu halde kaçıncı görüşümdü bu?
Hiç saymamıştım ki!
Yanın da olucaktım hep!
Gözleri gözlerime kilitkenirken öyle bi bakışı vardı ki, sanki 'canım çok acıyo, ama ben alışamıyorum' der gibiydi.
'Her gün yenisi ekleniyo ve ben artık sıkıldım o yaraları sarmaktan' gibiydi bakışları.
"Sen inanıyosun evet ama o?" dedi sorarcasına, "O'nun gözün de yalancıdan ibaretim ben ve bu benim çok canımı yakıyo".
Ağzımı açmıştım ona haksız olduğunu söylemek için, ama itirazlarıma izin vermeyip gene kendi konuştu.
"Kaç yıl sonra belki de senden sonra ben ilk defa birine güvendim, ona sarıldım ben onu öptüm ya ben!" dedi.
Dolu dolu gözlerle bana baktı. "O naptı peki? Benim onun arkasından iş çevireceğimi düşündü! O'nun canını yakacağımı düşündü o ya! Ben, ben yapmam ki öyle bişi, ben onu üzemem ki" son sözlerinden sonra sıkı sıkıya kapattığı gözlerinden göz yaşları döküldü.
Söylemiştim demek istedim, o şerefsize gidip suçsuz olduğunu söyleyelim demiştim demek istedim.
Ama sadece susmakla yetiniyordum ben, çünkü hep böyle biriydim ya ben hep susan tiplerden.
Her şeyi içinde yaşayan ama asla dışarıya vurmayan!
Karşımda ki kız ise herşeye gülenlerdendi, akşam ise kendini odaya kapatıp yastığa kafasını gömüp hüngür hüngür ağlayandı.
Bu kadar şeye nasıl katlanıyosun sorusuna, cevap olarak "gül işte, gülmek herşeyin ilacı" demişti.
Şimdi niye bu kız karşım da hayattan bıkmışcasına ağlıyordu peki?
Sorsam kimse onun bunun hakkın da konuşmuyordu, ama herkes aslın da gerçeğin ne olduğunu biliyordu.
Yastığı elinin altından çekip yan tarafa atarken kız kardeşim yerine koyduğum kıza sarıldım,daha fazla üzülsün istemiyordum artık ben.
Gidip o beyinsiz malla konuşucaktım, yarın okul da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki de [Texting]
ChickLit"sor" dedim bakışlarım yüzünü tararken. "tanımadığını söylemiştin" dedi imalı imalı, sanki 'senden beklemezdim' dercesine. Senem'in yanına gelip kitabı istediği gün bana ikisinin de tanıyıp tanımadığımı sormuştu, daha doğrusu hepimize bu konuyu so...