Hayatımın en anlamsız zamanlarını yaşıyorum ... Bu inanılmaz derecede tuhaf bir duygu. Bedenim zarar görmüyor , sanki bütün acılar bir gün patlamak için ruhumda birikiyor . Bir gün acıtmak için !
Bütün bir gece boyunca yatağımda bunu düşündüm . Bütün bunlar şans olabilir mi ? Hadi ama kimse sırf şanslı olduğu için vücudunda açılmış kesiği kapatamaz.
Bir şey bana yol gösteriyor . Hansel ve Gratel misali izler bırakıyor ve peşinden gitmemi istiyor olmalı . Peki bütün bunlar beni hangi sonuca ulaştıracak ? Kimliğime mi ? Benliğime mi ?
Her ne kadar üzerinde durmaktan sakınsam da gerçek benliğimi merak etmiyor değilim . Dindar bir insan olduğum söylenemez , belki bu yüzden mitolojiyi mantıklı buluyorumdur. Ancak beynimin karanlık kısımlarında merakımı bir türlü gideremediğim tek bir konu var.
Gerçek Gücün sahibi kim ?-" Luke ... Okulu evine getirelim ister misin sevgilim ? "
Şaşkınlıkla geçirdiğim yorucu gecenin ardından Angela'nın sesini duymak adeta enerjimi yeniliyor. Gözlerimi tavana bakarak açmayı reddediyor ve beni kaldırması için elimi uzatıyorum . Sadece onu görmek bile sabah vaktinin getirdiği soğuk havayı birden ısıtıyor . Gözlerine bakınca uyanıkken bile rüyalar görüyorum . Bu aşk değil de ne peki ?
-" Hastaneden yeni çıkmış birine karşı fazla acımasızsın ." Diyorum ve yüzümde o garip gizemli gülümsemelerimden biri beliriyor .
Angela;
-"Hastanedeki herkesi hayrete düşüren Mucizevi birine karşı ... " diyor ve şakayla karışık bir şekilde koluma sıkı bir yumruk atıyor. Tanrım... Bu acıttı .
Çenesini kapatmanın mümkün olmadığı Ann ; bugün telefonu elinden bırakmıyor. Üzerimi değiştirirken gözlerini kaslarıma dikmesini bekliyordum o gözlerini hala telefondan ayırmıyor . Cidden bu andan daha ilgi çekici bir şey var mı ? Bu kızı anlamak imkansız .
Telefonunda uğraştığı şeye bakmak için sarılma bahanesiyle yaklaşıyorum ... Kollarımı ona uzatmaya fırsat bulmadan ;
-" Sanırım okul gezisi var ." Diyor ve ekranı bana çeviriyor .
Bu Bölgemizde senede bir kez yapılan Panayır için planlanmış olmalı . Her ne kadar saçma bulsam da bana gözlerini titreterek savunmasız yavru kediler gibi bakan Ann 'e dönüyorum ve ;
-" Gidiyoruz öyleyse ." Diyorum .
Evet işte bu . Sabahtan beri tek hayal ettiğim böyle bir sarılmaydı . Evet kesinlikle o geziye gidiyoruz.
Angela'nın çantasından çıkarıp adeta yüzüme fırlattığı paket meraklanmama neden oluyor .-"Dene bakalım ." Diyor ve beni odanın köşesindeki paravanın arkasına itiyor.
Siyah yırtık jean , beyaz salaş tişört , Arkasında kanat motifi olan siyah deri ceket ve koyu lacivert retro gözlük . Benim tarzımla karşılaştırırsak bu sıra dışı .
Kendimi paravanın diğer tarafına atmamla gördüğüm manzara karşısında adeta dilim tutuluyor.
Çift kıyafetleri mi ?
Her ne kadar bu stil hoşuma gitmiş olsa da ; içimde tuhaf bir his vardı. Bu birbirimize ait olduğumuzun bir göstergesi . Herkesin gözüne soka soka iki Parçalı yapboz sonsuza dek birleşti deme şeklimiz . Bu bizim küçük sonsuzluğumuzun bir Nişanı. Evet bunlar sadece çift kıyafetleri.
Angela'nın görüntüsüne bir kez daha aşık olduktan sonra ;
-"Sanırım gitme vakti ." Diyorum ve elini tutuyorum. Bu sırada kurduğum hayalin gerçekleşmesini öyle çok isterdim ki .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün
FantasyGüzellerin ve bilgelerin en mükemmeliydi . Eden'de, Tanrı'nın bahçesindeyken ; Giysileri hep güzel taşlarla (Yakut,Zümrüt ,Ay taşı, Beril,Oniks,Safir) turkuaz ve altın işlemelerle süslüydü . Bunlar ona yaratıldığı gün verildi ... "Seni kudretinle ve...