'ÖLÜMÜ REST ETMEK'
Yaşadıklarımın kalbime attığı her dikiş, ilmek ilmek söküldüğünde titredi. Yelkovan ve akrebin gölgesi enkaz olup devriliverdi üstüme. Benliğim göçüğün altındaydı. Ve ben artık nefes almak istiyordum.~ Yazgı
Hayatım boyunca üç şeyle yaşadım
-acı
-ölüm
-yaşama çabasıBu üçü ben son nefesime kadar beni, ömür boyu bir adım bir el bir kol uzağımdan gelecek, nefes alamamı zorlaştıran gözlerimin karamasına sebep olan bu üç sebep hep benim izimi sürecek, hayatımda çoğu zaman acımı nasıl ört pas ediceğimi öğrenmeye çalışmakla geçti. Ve bi süre sonra acımı ve duygularımı basıl gizliyeceğime dair o kadar iyi şekilde hayat bana ders verdi ki, büyüdüm Kocaman kız oldum.
Şimdi hayatımda güzel ve sevdiğim insanlar varken kendimi normalmiş gibi hissedebiliyorum.
Ben bir ablaydım, ama sadece bir abla değil ben bir anne, babaydımda. 19 yıllık hayatımda en zorladığım şeylerden biri Asafa anne ve babamızın nasıl öldüğünü anlatmakla geçti. Daha zoru küçük yaşta bir ebeveyni gibi davranıp erken yaşta olgunlaşmama yol açtı.Asafa Annemin ölümü babamın yüzünden diyemedim hiç bir zaman, yada babam ölmedi kardeşim babamı bizim için ben o mezara koydum diyemedim. Şimdi hayatımız bu kadar normal ve güzel giderken gelipte nasıl diyecektim ki.
Asaf annem gibi esmer kara kaşlı kara gözlü muazzam bir çocuktu, bense onun kadar şanslı değildim. Ben babama benzeyen çocuktum, uzun bal köpüğü saçlarım ile yeşil gözlerim bana ihanet ediyordu. Yeri geldiğinde kendime şuan olduğu gibi aynada bakamıyorum. Dik ve küçük burnum kalın dudaklarım anneme benzemiş olsada, babama benzeyen her şeyden kurtulma hissiyatı beni el kadarken ele geçirmişti.
Hafif çiseleyen yağmur karın habercisiydi, öyleki sert çarpan damlalar camı tozla buz edicek gibi. Asaf yeni doğduğunda, annemin ölüm haberi geldi ve annemin ölümüne sekiz yaşında babamı takip edip canlı şahitlik etmiştim. O günden sonra hayatımız değişti, Zeynep teyzem bizi yanına almış, olmayan çocuklarının yerine koymuş büyütüp emek vermişti. İzmir çeşmede tamı tamına 11 senedir yaşıyorduk, tuhaf ki başka hiç bir yere gidememiştim ayaklarım beni hiç o sınırdan dışarı çıkarmamıştı.
Ama gel gör ki uzun zaman sonra buna mecbur bırakılıyorum, bir sene mezuna bırakmış ve delilercesine ders çalışmıştım, ve derece yapıp istediğimden çok fazlasını almıştım. Tercihlerim esnasında teyzemin inadıyla ve ısrarıyla İstanbul'u da yazmak zorunda bırakılmıştım. Ve evet üniversite olarak İstanbul çıkmıştı en iyi yer en iyi okul oradaydı.
Tamı tamıdır üç saatir Asaf ile Zeynep teyzem beni ikna etme çabaları, beni hiç bıktırmayacağı kadar bıktırmıştı ve bunaltmıştı.
" Teyze, teyzem. Bak ben İstanbul gibi bir yerde okumak istemiyorum yani konu kapansın bitsin gitsin zorlamayın." O kadar bunalmıştım ki artık geri yaslanıp saçlarımı yolmamak için kendimi zor tutuyorum.
" Gidilecek oraya Yazgı İzel kara, bu bir rica değil emirdir, hele bi gitme bak neler oluyor. Sen çok iyi biliyorsun." teyzemin ima ettiği anlamamam elde değildi. Eğer biraz daha üstüne gidersem kesinlikle gaza gelip ağzındaki o baklayı öterdi ve yapardı biliyorum.
" tamam ya Allah kahretsin tamam, oldumu gidiceğim, istediğiniz oldumu ??" Sinirlemiştim sesimi konturol etmekte biraz zorluk çekiyordum.
Asafla Teyzem sanki üç saatir beni delirtmemiş gibi gülerek kafa salladığında kan biraz daha beynime işlememesi içim hemencecik kalktım oradan uzaklaşmak için.
Gideceğim esnada
Asafın " Bir an salaklık yapıp gitmeyecek diye çok korktum teyze." Sesizce diyişini duydum
" Asaff !!" Uyarıcı sesim umarım ona gereken mesajı vermiştir.
Siyah hırkamın üstüne montumu giyip botlarımı giyip hava almak için dışarı çıkacağıma dair bir hatırlatma yapmış ve kapıyı ardımdan kapamıştım.
Kafamın içine etmiştiler, bu üniversite işi canımı çok sıksada yapacak bir şey yok tu çocukluk yapmayacaktım. Sanki şehir bana bir şey yapmıştı, kime neye bu kin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR +18 (ölümü rest etmek)
Teen FictionGözlerim avını arayan bir kurt gibi etrafı sürerken bir çift koyu siyaha çalan gözlere denk geldi. Anlamsızca bakıyordu, gözlerinde bir duygu barındırmıyordu. Yokmuş gibi en köşeye geçmiş ve ruhsuz gibi oturup içkisini yudumluyordu. Bakışları sertti...