Bölüm - 3

71 11 7
                                    


Selena Gomez - Lose you  to Love me

'Kendimi bulmam için seni kaybetmem gerekiyordu.'
-afa

Yok ya anan da güzel mi !? Delinin zoruna bak. Telefonu kökten kapatarak bizimkilere göz gezdirdim. Saat baya geç oluyordu doğrusu. Herkes çoktan mekanı terk etmeye başlamıştı bile. Bu gece bayağı kaçırmıştım, uzun süredir içmeyi bırakmıştım oysaki ,yine alkolik olduk iyi mi !

Minagil gitmek için hesabı öderken ben sadece büyük koltuklardan birine geçip masal kahramanımızı beklemeye koyuldum.
İçimizde bir ayık Aksan vardı heralde. Cin gibiydi çocuk maşallah.

O sırada Aksan " Gelmiyor musun küçük ?" dedi. " Yok ya, siz gidin ben bi arkadaşı bekliyorum. Şirketten. " dedim gülerek. Gözlerini kısarak, biraz bekledi ve "iyi ozaman güzelim." dedi.

Hepsine sarıldıktan sonra gittiler.

Geniş koltukların birinde otururken iki kolumu da açarak  başımı geriye doğru attım. Saat bilmem gecenin kaçıydı ve ben yarım saattir burada bekliyordum.

Ayağa kalktığımda biraz sersemlesemde yürüyebikecek haldeydim.
Dışarı çıkmak için koridorun sonuna doğru ilerledim. Sanki kafamda horon tepiyorlar gibi bir his vardı üzerimde. Dışarı adım attığımda, gerçek dünyaya dönmem gerekirmiş gibi soğuk rüzgar yüzüme yüzüme çarptı.

Allahtan üstüme hırkamı almıştım. Dışarısı esiyor ve zifiri karanlıktı.

Sersem ve sarhoş bir şekilde yürümeye çalışırken bir cisme çarpmamla yere küt diye düşmem bir oldu. Çarptığım şey gece siyahında bir arabaydı. Koca arabayı bile  göremiyordum siz düşünün artık.

Ayağa kalkmaya hiç zahmet etmeden öylece yerde oturdum.
Arabayı biri çalıştırsa büyük ihtimal ezer geçerdi.

Arabanın içinden inen beyaz gömlekli bir adam başucumda durdu. Şuan sadece rugan siyah ayakkabılarını görebiliyordum.

Gözlerim ayrıca kapanmak üzereydi ve başım çok içtiğimden ağrıyordu. 

"Gitme vakti  kız çocuğu." dedi tanıdık bir ses. Gerçekten tanıdıktı ama sarhoş halimle bir türlü çıkaramıyordum.

Arabaya başımı yaslayıp gözlerimi yumacaktım ki  adamın biri eğilerek beni kucağına aldı.

Hımm.

Biraz içkili ve o güzel kokudan kokuyordu işte.
Beni arabanın arka koltuğuna yatırıp kapıları örtü ve arabayı çalıştırdı.

Uzun yolculuktan sonra zlerimi açtığımda arabanın içinde hareket halinde olduğumuzu farkettim. İçerisi sıcacıktı ve direksiyonda  adamın biri oturuyordu.
Kaşlarım hafif çatık bir şekilde ısınmış ellerimle gözlerimi ovalamaya başladım.

Araba durduğu zaman gözlerimi kapattım ve uyuyormuş numarası yapıp hareketsiz durmaya çabaladım.

Anlaşılan prensin şatosuna gelmiştik.

Arka kapı açılınca güçlü kollar beni kendine çekip kucağına aldı.
Çakıl taşlı yolda ilerlerken otomatik olarak büyük demir kapı açıldı.

Evin içine girdiğimizde beni salondaki koltuğa bıraktı ve o da yan taraftaki koltuğa geçti.

Yüzümü diğer tarafa dönük bir şekilde ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bu ne demek oluyordu şimdi!  Bu koltukları çok iyi biliyordum.

KIZ ÇOCUĞU.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin