8. BÖLÜM: Hayatımın Alfabesi

440 29 21
                                    

Hayatta doğrular ve yanlışlar vardır.

Hayatta ödüller ve cezalar vardır.

Hayatta mutluluklar ve üzüntüler vardır.

Hayatta zaferler ve yenilgiler vardır.

Ben doğrularım her zaman yanlıştı. Benim ödüllerim her zaman cezalar olmuştu.
Benim mutluluklarım başkalarının üzüntüsünden kaynaklanmıştı.
Ve benim zaferlerim her zaman benim yenilgimle olmuştu.

Bir insan savaşırken ya kazanır ya da kaybeder. Bende her ikisi de olmuştu. Hissediyorum...ben kazandığımı düşünürken, ertesi gün için yeni planlar kururken, tuzağa düşmüştüm. Adeta bir kuklaya dönüşmüştüm. Parmaklarım da, kollarım da, bacaklarım da, ayaklarım da, vücudumun her noktasında beni kuklaya çeviren ipler vardı ve bu ipler başkasının parmakları arasında, kontrolündeydi. Bir oyun sergiliyor, senaryoyu hazırlıyor, hareketlerimi kontrol ediyordu.

Pinokyo'nun masalı gibi...

Benimde dileğim bir insan olmaktı. Maalesef benim hayatım masal değildi ve dilek dinleyeceğim bir perim yoktu. İşte bu yüzden kendi inancıma ve azmime ihtiyacım vardı.

Benim kendime ihtiyacım vardı...

Benim gerçekten insan olabilmeye ihtiyacım vardı.

"Ne düşünüyorsun öyle?"

Parmaklarımın arasında duran bardaktaki az kalmış içkiyi hafifçe sallayarak girdap oluşmasını sağladım. Kafamı kaldırdığımda soruyu soran kişinin karşı koltukta oturan Çağın olduğunu gördüm.

"Hiç" dedim sadece.

"Gerçekten mi?" Dercesine bakan gözlerine karşın omzumu silktim. Kimseye bir şey anlatacak halim yoktu. Kafamı koltuğa doğru yaslayıp, koltukta biraz daha yayıldım ve gözlerimi kapattım. Odada ili
Lmizden başka kimse yoktu, çıt çıkmıyordu. Sadece nefes alış veriş seslerimiz...

Kafamı geri kaldırıp, gözlerimi açtığımda beni izlediğini gördüm. Kaşlarımı çatarak"Beni neden izliyorsun?" Dedim.

Sadece" hiç" dedi ve daha rahat bir şekilde oturdu. Benimle olan göz temasını kesti. Eli gömleğinin cebine gitti, orada sakladığı sigara paketini çıkardı. zarif bir şekilde sigarayı paketinden çıkardı.Sağ bacağını iyice uzattı ve pantolonun cebinde olan çakmağını çıkardı. Dişlerinin arasına aldığı sigarayı  çakmağın ateşiyle yakarak göz ucuyla bana baktı. Sigarasını parmaklarının arasına geri aldığında, dudaklarının arasından çıkan gri sis bulutu bana kadar gelmişti. Mide bulandırıcı. Fakat bunu belli etmedim." İster misin?" Diye sorduğunda bir tane sigara uzatmıştı. Cevap vermedim, ona öylece bakmaya devam ettim. Uzattığı sigarayı parmaklarının arasında döndürmeye başladı. O da dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Ve ikimizde birbirimize incelemekten ya da düşman gibi bakmaktan rahatsız olmuyor gibiydik, en azından benim için öyleydi.

Elini kahverengi saç tutamlarına daldırdı, saçını iyice dağıttığında yeni uyanmış gibi duruyordu. Ardından sigarasından derin bir nefes alıp, soluduğunda her taraf yine duman olmuştu. Merkezde ki eğitimcilerimiz zararlı alışkanlıkları kullanmamızı izin vermezdi. Her zaman dinç ve sağlıklı ajanlar istiyorlardı. Bunun için herhangi bir görevde gerek kalmadıkça kullanmamıştık.

" Daldın"

Gözlerimi halı desenlerinden çektim ve tekrar Çağın'a bakmaya devam ettim. Bitmek üzere olan sigarasının ucuyla, diğer elindeki sigarayı yaktı. Bitmiş olan sigarayı yavaş hareketlerle parmaklarının arasında ezip, ayaklarının dibine attı. Ve ayak ucuyla tekrar ezdi. Bunları yaparken gözlerini benden çekmiyordu. Bana mesaj mı vermeye çalışıyor du?

ÖLÜM KELEBEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin