RÜZGAR YİNE KOKUNU GETİRDİ ANLAYACAĞIN BU DERECE DE CANIM BURNUMDA...
=========================
TUNA'DAN:
Uzandığım yerden doğruldum yüzümü ovalayıp bir kaç sanye durdum kendime gelmek için ayı gibi horlayan burağın sesi gelince dönüp baktım, horlama sesi inadıma yüksetiyor gibi yastığı alıp yüzüne fırlatım.
"N'oluyor lan !" Dedi.
"Zıkımın kökü oluyor,ayı gibi horluyorsun oğlum kalk lan yatsıya mı kalıcaksın?" Dediğimde bana arkasını dönüdü.
"Evet abi yatsıya kalmayı düşünüyorum." Dedi.
Sinirden güldüm demek kalkmıyorsun mutfağa gittmek için ayağa kalktım neden mi çünkü burağın yüzüne buz gibi su dökmek içindi.
Doğrulduğumda olduğum yerde dondum ev her yer dağılmıştı,gözüm yere düşen vazoya ilişti buda neydi?
Hemen ayağa kalktım bir yandan buraya ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Aklıma Dengisu geldi.
Umarım düşündüğüm şey olmasın umarım merdivenden koşarak odaya bakmaya gittim, gittim ama odada değildi belki banyo'ya geçmiş diye düşündüm banyo kapısını çaldım.
"Dengisu içerde misin?" Dedim.
Ses gelmedi;
"Bak içeri giriyorum." Dedim bekledim lütfen içerde ol,lütfen...
Ses gelmeyince hemen içeri girdim duş kabini içine baktım yoktu.
Hemen salona indim.
"Yok, yok ,yok!" Kendi kendime sayıklayıp durdum.
"Abi anlıyorum çok fakiriz ama o kadarda vahim değil kendini bu kadar yorma yokluğun içine girme hata biliyor musun?
İnsan ne kadar olumsuz eki kullanırsa beyni onu şartlıyormuş yok,olumsuz bir ek olduğun biliyorsun değil mi? Ben biliyorum neden diye soracaksan hani bir hocam vardı hep sana şikayet ediyordum işte onun sayesinde adam kafayı bana takmıştı o zamanlar ş...." cümlesine devam edicekti ki yakasından tutup kaldırdım.
"Oğlum sen gerizekâlı mısın? Et beyinli kız yok diyorum sen ne saçmalıyorsun?!"
Şaşkınlıla bana baktı önce sağına sonra soluna baktı,sonra gözlerime baktı.
Gözlerini büyüterek konuştu kuş beyinli(!)
"Neee! Yengem kaçtı mı oyyy ben nerelere gidem seni bırakıp yakışıklı erkekler mi kaçtı giti,giti,giti." Dediğinde daha uyanamadığını anladım ama ben onu uyandırmayı iyi bilirim önce kafamı hafif arkaya doğru götürdüm ve bam kafa atım evet atım.
"Ah!!! Ne yaptın Tuna burnumu kırdın?" Dedi yapmasaydım o koca ağzını kapatmazdın.
"Hadi lan hadi kalk diyorum kız yok diyorum sen burada saçmalıyorsun diyorum anladın mı?" Dediğimde eliyle burnununu tutu burnu kanıyordu.
"Tuna biliyorsun ki seni hep abim diye bildim burnumu kırmış olsanda haa bide ismini hitap ettiğim için kızmdın hayırdır?
Şaka maka bu yana abi sen bu kız için neden bu kadar endişeleniyorsun?" Yüzüme bakıp cevap vermemi bekliyordu ki kapı çaldı.
Kapıyı açmaya gittim.
Kapıyı açtığımda karşımda Esra'yı beklemiyordum yüzü gözü kanlar içindeydi.
" Ne oldu sana Esra?" Dedim.
Esra'nın arkasından ses geldi.
"Biz sana ne olduğunu anatırız evlat!" Esra önümden çekildiğinde tanımadığım biriydi,
Saçlarına hafif kırlar düşmüş yaklaşık bir 45 yaşlarında vardı.
"Sizde kimsiniz?" Dediğimde cevap verdi.
"Özgür Duran, Dengisu'nun babasıyım!"
.....
DENGİSU'DAN:
Tıpkı kuşlar gibi uçmak istedim ama bir kanadım kırıldığında uçabileceğimi inandım uçtum uçmasına bu seferde ruhum, kalbim ağırlaştı ne kadar çırpınsamda.....
Yatakta uzanıyordum öyle ne yapacağımı bilmeden uzanmış tavana bakıyordum.
Bacağım ağrımıyordu ilaç sayesinde iyidi ama morarmıştı.
Benim anlamadığım neden kaçırdılar beni?
Kimseyle şuana kadar arkadaşlık bile etmedim. Bir dakika yoksa o adamın dedikleri aklıma geldi dövmeli adam bana ne söylemişti;
'Babamı nerden tanıyorsunuz ? Dediğimde
Babanı tanımayan yoktur küçük duran' demişti bununla ilgili mi acaba?
Hayır yoksa
'Akrep duyarsa hiç iyi olmaz evlat kızı biran önce götür'
Dediği adam bu muydu?
İsmi ilginçti.
Ama yinede benimle ne alakası var?
Ben düşünürken hızla kapı açıldı kalbim boğazımda atıyordu o gelmişti, Akrep!
Yutkundum bu sefer ne yapıcak biran gözlerini üzerimden ayırmıyordu hızlı hızlı nefes aldığı için göğsü inip kalkıyordu.
"Ayağa kalk!" Dedi ama ben kalkamıyorum ki ama yapacağım bir şey kalmadı mecburen ayağa kalkmaya çalıştım yaralı olan bacağıma fazla ağırlık vermeden durmaya çalıştım ama dengem bozulur gibi olsada hemen kendimi toparlandım.
Yüzüne baktım ve konuştum;
" Benden ne istiyorsunuz?Bakın sizi hiç tanımıyorum bile lütefen artık biri bana bir şey söyleyin!"
Üzerime doğru yürümeye başlayınca donup kaldım ne yapıcağım şimdi idam kararı verilen kişi gibi cellatımı mı bekliyeceğim? Ellerimi kaldırıp
"Üzerime gelme!" Değip arka arka yürüyordum taki ayağım yatağa değinceye kadar üzerime daha da gelince yatağa oturuş pozusuyuna geçtim.
Tek kaşını kaldırıp gözleriyle yüzümü taradı.
"Bana emir mi veriyorsun?" Dedi.
Konuşma irademi kaybetim resmen ağzımı bile açamıyordum.
"Dilini yutun herhalde az önce dilin yılan gibiydi(!)" Sadece yüzüne aval aval bakıyorum.
"Şimdi tek seferlikte söylüyorum iyi dinle!
Benimle geliyorsun sana bir süprizim var!"
Gözlerinde tehlikeli bir ışık vardı.
Gittmek istemiyordum ama bunu söylesem zorla götürürdü.
Arakasını dönüp gittmeye başlayınca bende arkasından sürgünler gibi yürüyordum.
Odadan çıktığımızda kapının önünde korumalar vardı onları geçtiğimizde karşıma uzun bir koridor vardı koridor bittikten sonra karşıma iki merdiven çıktı o zaman burası ikini katlı bir evdi galiba çünkü baya büyüktü.
Aşağa indiğimizde büyük bir salon bizi karşıladı bahçeyi gören kapı boydan boya camdı.
Manzara güzeldi ama bizim çiflik daha iyidi daha doğaldı,aklma gelince burnumun ucu sızladı keşke hiç kaçmasaydım!
Evden çıktık bahçede bizi bekleyen siyah arabaya doğru yürümeye başladık arabanın kapısına gelince durdu.
Adamlarına kafasıyla işaret verdi hepsi aynı anda önüne döndü.
"Arabaya bin!" Benimle daha düzgün konuşamaz mı?
Arabanın arka koluğuna bindim, o da bindi.
Önde adamlarından biri binip arabayı çalıştırdı.
Bahçenin dev kapısını açtılar bahçeden çıktık bende başımı arabanın penceresine yaslayıp dışarı baktım.
Hava yavaş yavaş karamaya başlamıştı nereye gideceğiz acaba bir yandan korkuyorum bir yandan mutluydum belki beni bırakırlar ben düşüncelere dalarken araba durdu.
Arabadan indik bir mekanın içine girdik bizi karşılayan uzun koridor,
Koridoru geçince müzik sesi gelmeye başladı büyük kapıdan geçtik
İçerisi iğrenç kokuyordu bir çok insanlar piste çıkıp dans ediyorlardı.
İçeriye girdiğimizi fark edenler birbirilerini dürtüyorlardı kalabalığa yaklaştığımızda müzik kapatılmıştı kalabalığın hepsi bize bakıyordu şimdi
Akrep'e dönüp baktım gözlerindeki şeytani pırıltılara anlam veremedim.
"Beni dinleyin bu kız kim olduğunu az çok anladınız diye düşünüyorum." Dedi.
Ne yapmaya çalışıyor bi adam etrafındaki insanlar bana nefretle bakıyorlardı.
Ne bu nefret!
"Hepiniz intikam istiyorsunuz değil mi ?" Dedi.
Hepsi birden "Eveeeet.." dedi
Ellim ayağım tirtir titriyordu yaralı bacağım şuan hiç ne halde bilmiyorum hepsinden farklı farklı sesler gelince büyük gürültü oluştu ne yapıcağım ben?
Akrep gözlerimin içine bakarak konuştu
"Parti başlasın."
------------
Merhaba uzun süre oldu normalde yazmayacaktım ama diğer bölüm kısa olduğu için hedef bu iki bölümün hedefi olsun istedim kendinize iyi bakın
👋😇😇😇
Kitap kapağını değiştirdim bunla alakalı yorumları bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız "Aşk sürgünü"
RomanceBu kitapta hırsızlığın sadece mal çalmak olmadığını mesaji vermeye çalışacağım. Unutmayın ki bir insan hayatta çalabilir Bu kitapta bir kızın duyguları,hayatı çalınmasını anlatılır Victor hugonun söylediği gibi ♧♧ Ağlamak için gözden yaş mi alkmalı...