7.BÖLÜM "DENİZ"

167 76 30
                                    


Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
"Sana ihtiyacım var, gel ! " diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana "git" dediğimde anladım..
Biri sana "git" dediğinde, "kalmak istiyorum" diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, "affet beni" diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
@@@@@@

Bazen insan yaşadığı olaylardan dolayı şaşırır öylece izlemekle kalır sanki beynin yaşam fonksiyonunu durdurmuş gibi bende öyle değil miydim şuan?
Öyleydim...
Donmuş bir şekilde insanların çığlıklarını dinliyorum her nefes aldığımda ciğerlerim
Oksijeni kabul etmiyor gibi hissediyordum bundan dolayı nefes alışverişim hızlanıyor ne yapıcağımı bilmeden öylece kalabalığa bakıyordum.
Gözlerim ölüm fermanımı yazan adama çevirdim ne demisti en son 'parti başlasın' söyledikleri beynimde yankılanıyordu.
yüzünde hâlâ sert ifade vardı.
Yutkundum.
Kollarım bir el tarafından hiç nazik olmayacak şekilde tutulunca kolun sahibine döndüm sarışın bir kız
Hiç hoşuma gitmeyecek şekilde gülümsedi bana tiksinerek baktı.
"Biliyor musun, ne kadar bu zamanı beklediğimi?" Dedi.
Ben şaşkınlıkla ona baktım ben ne olduğunu anlamadan tırnaklarıyla yüzüme saldırdı ben ellerimle yüzümü kapatmaya çalışıyordum ama pek başaramamıştım yere düştüm gözümün hemen altında bir sızı hissetim canım çok acıyordu. Çığlık atım üzerimden kızın alındığını hissetiğimde etrafımda kahkaha sesleri geliyordu.
Kafamı kaldırmadım ellerimi yüzümde çektiğimde ellerim kan olmuştu
Ellerim titremeye başladığında biri beni kollarımdan tutup kaldırdı kim olduğunu baktığımda siyah gözlerle karşılaştım Akrep!
Beni sürüklercesine bir yer götürmeye çalışıyordu arkamda kalan kalabalık hepsi birden söylenmeye başladı.
"Daha yeni eğleniyorduk."
"Yapma be Demirkan bu kadarcık mı?"
" Şerefsizin kızından daha intikamımı almadım seni gördüğüm anda parçalıcağım sürtük."
"Parti daha bitmedi."
Şerefsiz ve sürtük ?
Oda ne demekti? iyi bir şey olmadığı az çok anladım.
Karanlık bir koridora girdikten sonra bir kapının önüne geldik kapıyı açtı.
Sonra beni savurarak içeri attı.
Kapıyı kapatarak gitti.
Gözlerim dolu dolu hala sesler geliyordu.
Cam kırılma sesleri çığlıklar sanki birileri duvarları yumruklayarak bağrıyordu ellerimle kulaklarımı kapatarak sesleri duymamak için direndim
Ağlamamaya çalıştım ağladığımda göz yaşım yarama değince daha çok canım acıyordu
Neden böyle olmuştu ben ne yapmıştım.
Sadece mutlu olmak istemiştim çok mu şey istedim?
Artık dayanamıyorum ne kadar ağladım ne kadar ağladığım için daha fazla canım acıdı bilmiyorum yere uzanarak gözümdeki yaşlar yönünü değiştirerek burnumdan yere düşmeye başladı.
Gözlerim ağır ağır kapandığını hissediyordum en son
"""""""""""""""

Yüzüme soğuk suyu dökülmesiyle hızla kalkıp ne olduğunu anlamaya çalıştım sağıma soluma baktığımda siyah gözlerini görünce duraksadım
Neden bana böyle davranıyordu ki?
"Ayağa kalk." Dedi.
Konuştuğunda yüzünde bir kas bile oynamıyordu dediğini hemen yaptım artık bana ne yapabileceğini anlıyordum az çok doğrulduğumda belim tutulmuştu yerde uyuduğum için
Kısık sesle inledim.
Arkasını dönerek kapıdan çıkacaktı ki bana döndü.
"Davetye mi bekliyorsun kızım beni takip et!" Dedi.
Yine mi yukarıya gidecektik ama ben gitmek istemiyorum korkudan bir şey bile söyleyemiyorum eğer gidersem daha kötü olacaktı.
Bana baktı gelmediğimi görünce sinirlendi.
Kolumu tutup götürmeye başladı.
"Yalvarırım beni oraya götürme lütfen, lütfen." Dedim ağlayarak.
Sinirle bana döndü.
Çenesini o kadar sıkıyordu ki dişlerinin gıçırdamasını duydum.
"Boşuna nefsini tüketme!
Ben nereye geliceksin dediğimde orada olacaksın anladım mı ?" Bağırarak konuşuyordu.
Şaşkın şaşkın ona bakarken yeniden bağırdı:
"Anlaşıldı mı? dedim." Kafamı saladım onu onayladım göz yaşlarım benden bağımsızlarını ilan eder gibi süzülmeye başlamıştı bile.
Beni tekrardan çekiştirdi.
Dün gece geldiğimiz yer gelmiştik.
Kimse yoktu nefesimi usulca dışarı verdim.
Gözlerim etrafı tarayınca dondum ne olmuştu buraya heryer pislik içinde yerde cam kırıklar devrilmiş masalar sandelyeler.
Bana dönmeden konuştu.
"Burda bekle!" Dedi ve gitti.
Korkuyordum dün gece aklımdan çıkmıyordu.
Ayak sesi gelince kafamı kaldırdım Akrep' in yanında bir kızla birlikte geldi.
Kızın elinde temizlik mazemeleri vardı.
Yanıma geldiklerinde Akrep mazemeleri göstererek konuştu:
"Buraları tertemiz yapıcaksın beğenmesem tekrar temizlersin ona göre!"
Dedi.
Her yeri temizlemek ama nasıl?
Ben yapamazdım ki.
Mecburen elime aldım fırçayı camları toplamaya başladım Akrep'te gittmişti bu benim için daha iyidi belim hafif acısını göstersede yinede iyim.
Başımda bekleyen kıza bakdığımda alayla bana bakıyordu.
Neden baktığını sormak istesemde vazgeçtim bir yandan temizleyip bir yandan düşünüyordum.
Neden Tuna gelmedi acaba evde olmadığımı fark etiğinde ne tepki verdi.
Peki babam....
Belki hiç umrunda bile olmamışımdır
Zaten biz ne zaman baba kız oldu ki?
Hep sert prensipleri vardı.
Hiç hatırlamıyorum başımı okşayarak içten kızım dediğini
Geçmiş;
'Küçük kız elinde oyuncak ayısıyla kapıda bekliyordu babasının çalışma odasının kapısıydı hafif kapıyı iteleyerek içeri girdi.
Babası tam karşındaydı sesiz adımlarla babasının yanına gitti.
Ama babası kafasını kaldırıp bakmadı bile küçük kız dudaklarını büzerek babasına baktı tam konuşacaktı ki annnesi aşağından çağırıyordu:
"Dengisu nerdesin?" Dedi annesi.
Küçük kız babasının onu fark etmemesine üzüldü ayının kolundan tutuğu ayıcığı sürükleyerek gitti gözlerinden yaşlar damlaya damlaya'
Aklıma küçüklüğüm geldiğinde kalbimde bir sızı oluştu.
Daha küçüçüktüm derin nefes aldım kendime gelmek için düşüne düşüne süpürmeyi bitirdim bu sefer paspasla yerleri silmeye başladım.
Birden önümde beliren ayakabıyla durdum
Kafamı kaldırdığımda
Karşımda Esra'yı gördümeyi beklemiyordum.....

ESRA'DAN:

Hırsız "Aşk sürgünü"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin