Lucas elindeki poşetlere rağmen anahtarını cebinden çıkarıp evinin kapısını açtığında hala poşet taşımadığım için vicdan azabı çekiyordum.
"Poşetleri sen taşıdın bari ben boşaltayım."
Sitem edercesine söylediğim şeyle dudağının kenarında naif bir gülümseme oluşmuştu.
"Pekala ama bu eve yabancı olduğun için bende sana yardım edeceğim."
Onaylarcasına kafamı salladığımda poşetleri mutfak zeminine bırakmıştı.
Evine ilk defa geliyordum. Normal bir aile evi gibiydi ama daha lükstü tabi. Mutfağı siyah, gri ve beyaz renklerinden oluşuyor, ara ara kırmızı detaylar ile farklı bir hava katılıyordu.
Lucas aldığı şeyleri yerleştirmeye başladığında bende mutfağı incelemeyi kesip ona katılmıştım.
"Bunları nereye koymalıyım?"
Elindeki paketi az önce kapağını açtığı dolaba koyduktan sonra bana döndü ve elimdeki pakete baktı.
"Onu bir yere koymana gerek yok. Birazdan film izlerken yeriz."
Kafamı onaylarcasına salladıktan sonra elimdekini mutfak tezgahına bıraktım.
Bir erkek evine göre çok toplu bir evi vardı. Dolapların içi bile düzenliydi. O an kızlığımdan şüphe ettim. Benim evim bu kadar toplu değildi.
Elime aldığım her şeyi nereye koyacağımı soruyordum. O da bana yerini gösteriyordu.
"Lucas bunu nereye koyamalıyım?"
Bana yukarıdaki bir dolabı gösterdiğinde oraya döndüm ve kapağına yetişmeye çalıştım. Tabi o uzun olunca buraya rahatlıkla yetişiyordu ama ben parmak ucuna kalksam bile birkaç santimetreyle dolap kapağının kulbunu ıskalıyordum.
"Hadi..."
Sessizce mırıldandığımda sanki kolum daha da uzayabilirmiş gibi boynumu yere eğip biraz daha kolumu uzatmaya çalıştım.
O sırada arkamda bir tenin sıcaklığını hissettim. Tenin sıcaklığı kanatları kopmuş kelebeklerimin yeniden canlanmasını sağlarken, burnuma gelen kokusu kalbimi yeni bir koşu maratonuna çıkarmıştı.
Sol elimde duran paketi alıp dolabın kapağını açtığında birkaç saniyeliğine de olsa güçlü göğsün sırtıma yaslanmıştı. Yiyecek paketini koyduktan sonra arkamdan çekilmişti fakat ben hala orada yere çivilenmiş gibi duruyordum.
"Hadi gidip film seçelim."
Elindeki yiyeceklerle bana seslendiğinde tek yaptığım usulca kafamı sallamaktı.
Az önce aşırı bir yakınlık oluşmuştu. Onu daha önce öpmüştüm ama daha önce hiç bu tür bir yakınlık yaşamamıştık ve bu beni deli ediyordu. Heyecanlandığımı biliyordu ve bundan zevk alıyordu. Ah Tanrım ben bu çocukla ne yapacağım?!
Em sonunda kendime gelip salona doğru ilerlemeye başladığımda onun çoktan televizyonu açmış ve bir koltuğa kurulmuş olduğunu fark ettim.
Yanına gidip resmi olabilecek bir mesafe bırakarak oturduğuöda birkaç saniyeliğine bana dönmüş ve sonra kucağındaki abur cuburları yanıma koyarak bana doğru kaymıştı. Aramızda sadece abur cuburlar vardı onun dışında çok yakın oturuyorduk.
"Ne açayım?"
Biraz eğlenmekten zarar gelmeyeceğini düşündüğüm için yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirmiştim.
"Korku filmine ne dersin?"
"İddialısın. Bunu sevdim."
Gülümseyerek önüme döndüğümde onun yüzünden hala küçük ve alaycı bir gülümseme olduğunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felony ぉ °luqi°
Fanfiction"Sen en ağır suçsun Yukhei çünkü seni öpmek tüm dünyanın beni öldürmek istemesine neden oldu. Senden nefret edemiyorum çünkü seni seviyorum ama bilmelisin ki ben bu dünyada sevdiklerine en az değer veren kişi olabilirim." "O halde senin kalbini kırs...