196 26 23
                                    

"Bir bardak daha alabilir miyim?"

Geçen gün bana buraya gelmem için broşür veren çocuğa denk geldiğimde sohbet başlatmak için söylemiştim bu cümleyi.

"Ah merhaba, gelmene sevindim."

Beni fark ettiğinde başta şaşırsada sonra elinde tuttuğu tepsiden bir alkollü kokteyl vermişti.

"Geçen gün gelememiştim ama şu sıralar böyle bir yere gelmek istediğim için bugün geldim."

"İyi yapmışsın. Ben şu an bunları dağıtmalıyım ama sonra yanına geleceğim."

Başımla onayladığımda içecek isteyen insanların arasında gezinmeye başlamıştı.

Kokteylim ile beraber az önce daha adını bile bilmediğim arkadaşım ile konuşmak için kalktığım masama döndüm ve oturup yüksek sesle çalan müzikle içten içe dans etmeye başladım.

Burası pislik insanları pek göremeyeceğiniz türden bir bardı. İnsanlar kendi aralarında dans ediyor, lise öğrencileri bile kendi aralarında rahatça eğlenebiliyordu. Böyle bir bar olması açıkçası beni mutlu etmişti. Ayrıca çocuğun dediği gibi dans pistleri acayip büyüktü.

İyi insan mı desem kötü insan mı desem bilemedim ama biri lafımın üstüne bana doğru pişkin pişkin geliyordu. Tanrı biliyor nasıl biri olduğunu.

Adam karşıma oturup bacaklarını kocaman açtı ve masanın üstünden bana doğru eğildi.

"Merhaba güzel bayan."

Adamı kovmak istemiyordum ama anladığım kadarıyla nazikçe söylediğimde anlamayacak gibi görünüyordu.

"Üzgünüm beyefendi ama erkek arkadaşım var."

Adam içkisinden büyük bir yudum aldığında ister istemez yüzümü buruşturmuştum. Bu adamın yeri kesinlikle burası değildi.

"Ama ben şu an erkek arkadaşını yanında göremiyorum."

Midem ağzıma gelirken bu adamı dışarı atmak isteyecek bir çalışan var mı diye etrafıma bakındım fakat nedense hiçbir yerde çalışan göremedim.

Tekrar istemeden adama döndüğümde edepsiz bakışlarla beni incelediğini fark ettim. Artık resmen  adamın üstüne kusacaktım ki bir şekilde kendimi tuttum. Bu tür durumlarda istemeden midem bulanıyordu.

"Bu yine de benimle konuşmanız gerektiği anlamına gelmez."

"Hadi ama güzelim, biraz eğlenmek istiyorum."

Elini bana doğru uzattığında çantamda eline sertçe vurmuş ve çekmesini sağlamıştım. Lucas ve babam dışındaki erkekleri dövebiliyordum. Sadece o ikisine gücüm yetmiyordu.

"Rica ediyorum. Lütfen gidin yoksa kötü şeyler olacak."

Adam az önce ona vurmama rağmen hala pişmiş kelle gibi sırıtıryordu ve bu öfke kat sayımın kulaklarımı kızartacak seviyeye gelmesini sağlıyordu.

"Vahşisin demek. Bunu başka bir şekilde göstermeni isterdim."

Bu terbiyesiz kelimelere tahammül edemediğim için ayağa kalktım ve masayı hızla terk ettim ama sizin de tahmin edeceğiniz gibi adam arkamdan geldi ve kolumu tutmaya çalıştı.

O koluma dokunamadan bileğini kavradım ve kolunu burkup karnına bir tekme indirdim. Adam kolunu tutup yere düştüğünde şort giydiğim için kendimi tebrik ediyordum. İnsanlara firikik vermek istemezdim.

"Seni küçük!"

Adam bağırarak ayağa kalktığında insanlar çoktan telefonlarına sarılmışlardı.

Bileğini tutmayı bırakıp kızarmış olan yüzüyle yüzüme sert bir yumruk attığında daha doğrusu harekete geçtiğinde yana kaymış ve kolunu tutup kendime çekmiştim. O afalladığındaysa dengesini sağlayamadan ayağımla ayağını kaydırmış ve yere düşmesini sağlamıştım.

Adam yerde bağırarak kıvranırken sonunda güvenlik gelmişti.

"Ne oluyor burada?"

İnsanları rahatsız etmemek için güvenlikçi adam bana sessizce sorduğunda adamın bana söylediği tüm o şeyleri anlatmıştım ve sonucunda da onu karakola götüreceklerini söylemişlerdi. Fark ettiyseniz güvenlik dedim, body guard değil. Burası daha sakin bir yerdi. Bu adamın yeri body guardların çalıştığı yerlerdi.

Adamı götürdükten sonra bende adını bilmediğim arkadaşımdan özür dinlemiş ve sonra mekandan çıkmış, utançtan kızaran yanaklarımın soğuk gece sayesinde normal renklerine dönmelerini umarak yürümeye başlamıştım.

Elimde tuttuğum telefonum titreşene kadar yavaşça yürümüş mesaj gelince de durup mesaja bakmak için telefonumu açmıştım.

Lucas: Çabuk bana konum at ve olduğun yerde bekle!

Mesajı anlamlandıramayıp bir süre kaşlarım çatık bir şekilde ekrana baksamda en sonunda olduğum yerin konumunu atmış ve banklardan birine oturup beklemeye başlamıştım.

Küçükken anne babalarımız "Kaybolursan olduğun yerde kal ve beni bekle." derlerdi. Acaba o da beni bulmak için mi konumumu atıp beklemeli istemişti?

Ah Tanrım düştüğüm şu hale bak! Hem birini dövdüm hem de saçma şeyler düşünüyorum.

Peki neden hala yanaklarım ve kalbim sıcacık?

Felony ぉ  °luqi° Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin