239 36 13
                                    

"Ah düşeceğim!"

Bağırmamla kıkırdayarak dengede durmak için iki yana açtığım ellerimi tutmuş ve içe kırılmış olan bacaklarımı düzelterek dik durmama yardım etmişti.

"Sadece ilerlemelisin. O kadar zor değil, yapabilirsin."

Geri geri giderken beni de yavaşça buzun üstünde kaydırmaya başlamıştı.

Büyük buz pistinin en ucunda bulunan dev, süslü ağaca zıt olan yerde bana kaymamda yardım ediyordu. Daha doğrusu beni tutup geri geri giderek ilerliyordu.

"Eğer o ağaca kadar pisti dolanabilirsen sana hazırladığım sürprizi görebilirsin Yuqi."

Dengede durmak için yere bakan gözlerim hızla kafamı yukarı kaldırmam sayesinde onunla buluşmuştu.

"Gerçekten bana sürpriz mi hazırladın?"

Hevesle başını salladığında bende zıplayarak yine yamulmuş olan bacaklarımı düzelttim.

"Hey kayamadığını sanıyordum!"

Onun yanından kayarak geçtiğimde arkamdan seslenmesi beni az ötede durdurmuştu.

"Kayamıyordum ama söz konusu senin bana hazırladığın bir sürprizse onu görmek için bilmediğim bir şeyi de uygulamaya koyabilirim."

Kıkırdayarak yanıma geldi ve benimle beraber 50 metre kadar ötemizde olan büyük ağaca doğru ilerlemeye başladı.

Buraya genellikle lise ve üniversite yaşlarındaki insanlar gelirlerdi. Özellikle de birini seviyorlarsa burada açılırlardı. Böyle olayları burada hergün görebilirsiniz. Ne kadar midemi bulandırsa da bunu görmezden gelerek keyifli vakit geçirmeye çalışıyordum.

"Yuqi biz ne zaman tanıştık?"

Ani ve duruma uygun olmayan sorusu beni şaşırtsa da cevapladım.

"Seni bilemem ama ben seni ilk yılımızın başlarında tanıdım."

Gülümseyerek başını önüne ediğinde bende gülüms,emiştim istemsizce.

"Neden gülüyorsun?"

Sordumdan sonra başını kaldırmış ve 'hiç' dercesine başını sallamıştı.

"Bende seni o zamanlardan tanıyordum ama sadece yüz olarak. Senin beni o zamanlar da sevdiğini düşünmek güzel hissettiriyor."

Gülümseyip koluna sarıldığımda o da bana dönerek gülümsemişti.

Onu o zamanlar da seviyordum. Ona tuhaf bir şekilde aşıktım ama bunu asla belli etmemiştim, ta ki onu öpene kadar.

Sanırım o gün en felaket şeyi yaptığımı sanarken hayatımın en iyi şeyini yapmıştım. Belki de o cesaretime hayatım boyu şükredecektim. Belki de bu bir tesadüf değil de kaderdi. Eğer öyleyse bu her zaman berber olacağımız anlamına mı gelir?

En sonunda ağacın önüne geldiğimizde durdum ve ellerimi kolundan çekerek kenara çekildim. O ise önüme geçti ve bana sabah baktığı gibi bakmaya başladı.

"Özür dilerim, seni seviyorum, mutlu olalım Yuqi. Hep mutlu olalım, böylece sen asla üzülmezsin. Hep beraber olalım, böylece seni kötü adamlardan koruyabilirim. Ben bencil, nankör bir adamım bu yüzden sadece beni sevmeni ve sonsuza dek sevmeni istiyorum çünkü kalbim bana, benim senin için öyle yapacağımı söylüyor. Bu yüzden..."

Gözlerimin resmen ışıldadığını hissederken cümlesini duraklatmış montunun cebinden bir kum saati çıkarmıştı.

"Bu kum saatinin her tanesini bir yıl sayıp o dolana kadar beraber kalalım ve ben son kum tanesine geldiğimizde sana bir yenisini hediye edeyim. Benim kum saatimi alır mısın? Demek istediğim... Benim sonsuzluğum olur musun?"

Elindeki kum saatini alıp iki elimin arasına sıkıştırdıktan sonra yine ona dönmüştüm.

"Sonsuzluğu beraber yazmaya ne dersin?"

Kendimi ona doğru ilerletip ona olan duygularımı söylediğim zamanki gibi yine öpmüştüm onu. Tek farkı...

Bu sefer o da karşılık vermişti.

♡♡♡♡♡

Yeeeyy fınal! Sandığınızdan erken geldi sanırım😂

Bir kitabımı daha bitirmek beni mutlu etti açıkçası. Bu kitabı severek yazdığımı söylemeliyim. Hepsi yorumlarınız ve desteğiniz sayesinde sevgili okuyucularım. Sayenizde bu kitabı silme fikrinden vazgeçtim ve baksanıza bu finaldi! Başka bir kurgumda görüşmemiz dileğiyle canlarım. Sizi seviyorum😍

Öpüldünüz😙

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 28, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Felony ぉ  °luqi° Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin