Twenty nine

43 2 6
                                    

Mia, daha doğrusu Zoey ile konuşmayalı bir hafta olmuştu ve eksikliğini iliklerime kadar hissediyordum. Nasıl oldu da benimle dalga geçtiğini anlayamamıştım ki? Bir de beni anlıyormuş gibi konuşuyordu.

Matt ile barıştığım falan yoktu ancak Zoey'nin bunu fark etmeyeceğini biliyordum. Çünkü okula gelmiyordu. Belki de okulunu erkenden değiştirmişti. Zaten normal şartlarda önümüzdeki hafta değiştirmesi gerekiyordu.

Onuncu sınıfta okulumuza geldiğinde aramız iyiydi, ondan çok etkilenmiştim. Mavi gözlerinden ve dalgalı siyah saçlarından...Çok güzel bir kız olduğundan değil de tavırlarından etkilenmiştim. Ne popüler olmak için ne de kendini birilerine yamamak için farklı biri gibi davranmıyordu. Sessiz bir kızdı ancak benimleyken her şeyden konuşabiliyordu. Zekiydi ve kimsenin onayına ihtiyacı yoktu.

Ondan hoşlandığımı kimseye söylememiştim. Kendime bile itiraf edemiyordum çünkü tanışalı iki ay ancak oluyordu. Sonra Eric'in evindeki partiye davet ettim onu. Ne Eric ne de bir başkası tarafından davet edilmemişti. Ancak o teklifim reddetti ve okuldan sonrayı ailesiyle geçirmesi gerektiğini söyledi. Akşama kadar annesiyle birlikte takılacaklardı ve gece de büyükannesinin evinde olacaklardı.

Buna biraz üzülsem de diyecek bir şeyim yoktu. Partiye gitmekten vazgeçerek evde oturmaya karar verdim. Coco öleli bir yıl olıyordu ve evdeki sessizliğe henüz alışmış değildim. Gecenin ilerleyen saatlerinde Matt eve gelip beni zorla partiye götürmek istediğinde ona karşı çıkmadım. Evden uzaklaşmalıydım.

Partide birkaç bardak içtik ve Matt ortadan kayboldu. Alkolün verdiği sersemlikle üçlü koltuktaki insanları iterek kendime yer açtım ve öylece kaldım. Birkaç shot attım ve sızdım.

Sabaha karşı Matt beni sürüklercesine eve götürdü. Bizim evimizde giyinip okula gittik. İngilizce dersine girdiğimde Zoey'nin derste olmadığını fark ettim. O sırada Matt'ten 'sana bir sürprizim var' mesajı geldi ve birkaç dakika sonra telefonuma bir fotoğraf yolladı. Zoey çarşafların arasında, sırtı ve tek bacağı açık bir şekilde uzanıyordu. Birkaç dakika konuşamadım. Nefes alamıyordum. İncinmiştim, kırılmıştım.

Matt'in fotoğrafı yolladığı tek kişi olmadığımı birkaç dakika sonra fark ettim. Matt'e kızgındım, Zoey'e kızgındım, dünyaya kızgındım. İçimdeki bir şey beni kemiriyordu, yakıyordu beni.

Matt yanıma geldiğinde bana her şeyi anlatmaya başladı. Dün gece biz partiye gittikten sonra Zoey'i görmüştü. Zoey onu üst kata çağırmıştı ve sevişmişlerdi. Her şeyin bu kadar basit olması içimdeki ateşin harlanmasına sebep oluyordu. Zoey ona benimle arkadaş olmasının tek sebebinin Matt'e ulaşmak olduğunu söylemişti. İnanmak istemedim ancak sonra Matt, sadece Zoey ile aramızda geçen birkaç konuşmadan bahsetti. Bunları Zoey ona söylemediyse bilmesine imkan yoktu. Zoey'in bana ihanetine karşılık Matt de onun fotoğraflarını çekmişti. En yakın arkadaşı için bunu yapmayacak mıydı?

Zoey okula geldiğinde onu tehdit ettim, Matt'e bulaşmayacaktı. Bu boku kendi yemişti.

Telefonumdan numarasını engelledim ama zaten o da bana ulaşmaya çalışmadı.

Birkaç ay öncesine kadar...

BLACK ROSE - Ruel textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin