Zoey: Sınavın nasıl geçti?
Ruel: fena değil ya senin?
Zoey: Fena değil
Zoey: Bugün benimle yemek yediğin için teşekkürler
Ruel: yalnız oturuyordun, ben de diğerlerinin yanına oturmak istemedim
Ruel: önemi yok
Zoey: Yine de teşekkürler
Zoey: Yarın okuldaki son günüm ve eğer işin yoksa bu akşam benimle biraz yürür müsün?
Zoey: 10 gibi
Ruel: pekala, olur
***
Saat on buçukta Zoey ile kırık sahada buluştuk ve gölete giden karanlık yolda yürüdük. Hava soğuk olduğu için uzun bir yürüyüş olmadı ama bu kısa yürüyüş tıka basa his doluydu.
"Sana söylemem gerekiyor." Dedi okul yolundaki küçük mezarlığın girişinin önünde durduğumuzda. "Bu yıla kadar okul değiştirmememin sebebi sendin. Senden ayrılmak istemiyordum."
"Şimdi istiyor musun yani?" Belki de bunu sormamam gerekiyordu ama ağzımdan çıkmıştı işte.
"Hayır ama artık seni uzaktan görmekle yetinmiyorum ki. Aramızda yarım kalan şeyler de yok."
Ayağımla yerdeki bir çakılı tekmeledim. Ardından boğazımı temizleyerek konuşmaya çalıştım. "Bence...bence hala aramızda yarım kalmış şeyler var."
Zoey bakışlarını yerden kaldırdı ve doğruca gözlerime odakladı. "Nedir onlar?"
"Bu." Dedim ve planlarımda olmayan bir şer yaptım. Zoey'yi öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ROSE - Ruel texting
FanfictionRuel: Mia, bana bir iyilik yapabilir misin? Mia: Tabii, söylemen yeter Ruel: ne olur benden vazgeçme 21.01.2020