Acımasız Melodi

46 3 5
                                    


"Sanırım her şeye yeniden başlıyoruz, ne dersin?" diye sordu Elka, kucağındaki minik kedisine bakarak. 4 aydan sonra ilk defa ayak bastığı evindeydi, İstanbul'daydı. Her şeyin yıkılıp döküldüğü, parçaların birileri tarafından toplanmak için beklediği o evde.

Kucağındaki minik beyaz kedi, onun tek destekçisiydi şimdi. Sahibini cesaretlendirmek için sessiz bir mırıltı çıktı küçük pembe dilinden. Küçük kulaklarını kaldırmış, bıyıklarını oynatarak bu yeni ortama uyum sağlamaya çalışıyordu kedi.

Elka, kediyi yavaşça yere bıraktı ve kapının önündeki valizleri de içeri alıp ardından kapıyı kapattı. Ev rutubet kokuyordu. Küçük toz tanecikleri dolanıyordu havada. Sabah uyanınca ilk iş evi temizlemeliydi. Sonra dışarı çıkıp yeni dostu için birkaç bir şey bakabilirdi. Küçük kedisine rahat bir yatak, biraz mama ve elbette kum almalıydı. Onu evine dönmeye cesaretlendiren oydu, rahat etmeyi en çok o hak ediyordu.

Saat gece yarısına denk geliyordu ve yol boyunca yanında oturan yaşlı teyze yüzünden hiç uyuyamamıştı. Bavulları ve çantaları yarın düzeltecekti. Bu yüzden yere bıraktığı hiçbir valizi açmadı. Sadece kenara koyduğu büyük pembe torbayı açtı. Torba, yer yer yırtılmıştı fakat içerisindeki esere hiçbir şey olmamıştı. Elka, torbadan o çok sevdiği tabloyu çıkardı. Onu evine dönmeye cesaretlendiren bir diğer şeye, tabloya sevgiyle baktı. Bu sefer, onu tam salonun ortasına koymak istiyordu. Tablo odasında durduğunda sabahları onunla uyansa da, gün boyunca tablo odada tek başına kalıyordu. Tabloyu, vaktini en çok geçirdiği yere, salona asma fikri ona daha mantıklı gelmişti.

Genç kadın, poşetten büyük bir dikkatle çıkarttığı tabloyu yavaşça duvara yasladı. Yarın bu duvara sağlam bir çivi çakacak ve tabloyu duvara asacaktı.

"Hadi gel." dedi, salon masasına tırmanmaya çalışan kedisine bakarak. Daha sonra merdivenleri çıkmaya başladı. Kedinin küçük adımlarını ardında duyabiliyordu. Ne komik canlılardı şu kediler! Şimdiden bu koca rutubet kokulu, tozlu evi varlığı ile bir neşe yuvasına çevirmişti. Kim bilir ilerleyen günlerde ne gibi keyifler yaşatacaktı genç kadına, küçük kedi.

Elka odasının kapısını ittirdi. Evin diğer odalarına nazaran en az tozlanan oda buradaydı. Bunun için kendisini şanslı hissetti, yatmadan önce burayı temizlemek çok zor olurdu. Kendisini çok yorgun hissediyordu. Duş bile almadan hemen pijamalarını giyip uyumak, şimdiki hayatında ne yapacağına dair kararları yarın vermek istiyordu. Buna evi temizleme de dahildi.

Dolaptan bir pijama takımı çıkardı ve hızlıca giyindi. Bileğindeki tokayla saçlarını çirkin bir şekilde bağladı ve küçük kedisini yatağa çıkarıp lambayı kapattı. Kedi de yorgun olmalıydı ki yastığın dibine doğru hemen kıvrıldı. 4 aydır uyuyamadığı uykuyu bu gece uyuyacaktı belki de. Hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyordu kendini, minik kedisiyle.

Yaklaşık bir yarım saat sonra gözlerini açtı. Uyuduğu süre öylesine azdı ki, uyuyup uyumadığına ve yattığından beri aradan süre geçip geçmediğini algılamaya çalıştı. Hem neden uyanmıştı ki? Kedisi hala uyuyordu, telefonu ise kapalıydı. Onu uyandırabilecek her şey şu an uyuyordu. Göz kapaklarının ağırlaştığını hissettiğinde kendini bıraktı. Tekrar uyuyordu.

Rüyasında gürültülü bir şekilde çalan bir kapı gördü. Kapı öylesine gürültülü bir şekilde çalınıyordu ki, derin uykusundan uyanıp yatağından sıçrıyordu. Hayır, bu bir rüya değildi. Kapı gerçekten de çalıyordu.

Elka gözlerini tekrar açtığında kapının çaldığını duydu. Kedisini uyandırmamak için yavaşça yatağından kalktı ve üstüne sabahlığını geçirip yavaşça merdivenlerden inmeye başladı. Kalbi hızla çarpıyordu. Bir süre duraksadı ve kapının önündeki kişinin gitmesini bekledi. Bu saatte kapısı çalınıyorsa bir problem veya tehlike var demekti. Belki de... Sadece belki de... Bu saatte gelebilecek biri daha vardı ve Elka, bu ihtimalin gerçek olabilmesi için şu an ölmeye hazırdı.

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin