Büyük Umutlar

58 3 0
                                    



"Bilmek istemediğine emin misin?"

Genç kadın cevaplamaktan korktuğu o soruyu duyduğunda bakışlarını yorgunluk içerisinde tavandan Dante'ye çevirdi. Aralarındaki bu uzun sessizlik boyunca ikisi de aynı soru ve aynı sorunun aynı muhtemel cevapları üzerine düşünmüşlerdi ve aralarından yine, en cesuru Dante; Elka'yı bu yükten kurtarmış, bu sorunun ve bu soru üzerine cevaplanacak muhtemelen cevapları kendi zihninde tartmıştı.

"Bilmemi ister misin?" dedi genç kadın, cevabın hayır olması için ona yalvaran bakışlarıyla. Bilmemeliydi ona olanları, bilmemeliydi Dante ile işlediği günahları. Dante'ye dair bilmek istediği ne çok şey varsa, bilmek istemediği de birçok şey vardı.

Tabii, kabul edecekti bilmek istemeklerini de; Dante, yükünü azaltmak isterse. Bu kadar çok şeyi tek taraflı bilmek de oldukça yorucu olmalıydı; Elka hazırdı, Dante anlatmak isterse. Bu yükü sadece ona yüklemek bencillik olurdu, Dante de anlatabilmeliydi derdini. Ama olur ya, çok da anlatmak istemezse... Bazı sırları olabilirdi Dante'nin, Elka'nın sevmeyeceği türden sırlar. Kendine saklayabilirdi o sırları, canı çok da yanmıyorsa.

Sessizlik tekrar oluştuğunda Dante masadaki kumandaya doğru uzandı. Dante'nin bu çabası genç kadının kalbini acıttı. Kafasındaki tüm o sırlar, tüm o düşünceler zihnine hücum etmiş olmalıydı ki Dante bu kısacık sessizliğe bile dayanamıyordu. Kumandaya koşmuştu, televizyondan gelecek tek bir tınıya razıydı.

Televizyon açıldığında Elka bir anlığına duraksadı daha sonra hızla Dante'nin elindeki kumandaya doğru atıldı. Dante, genç kadının bu hareketine anlam verememişti ki daha sonra anladı. Her ikisi de, ekranda belirecek o haberden kaçıyorlardı. O ihtimalden.

Ne tuhaftı... Her gün izlerlerdi televizyon ekranında; birinin öldüğünü, birinin kaybolduğunu... Ekrandaki kişi şanslıysa bir "Yazık olmuş" ile geçerdi her şey, kalpleri rahatlardı. Kimi zaman tüm bu hissi kelimelere bile dökmezlerdi, anlamsızca bakarlardı televizyona; belki kalplerinde minik bir buruklukla. Dünya yansa ne fark ederdi ki, onlar küllerinde dans edebilecek kadar yaşadıkları sürece.

Televizyonun kapanması ile birlikte Dante tekrar sessizliğe gömüldü. Onu ayakta tutan tek şey bedeniydi şimdi. Ruhu çoktan kapanmıştı, içte bir yerlere. İzin verse bedeni, kafası utanç içinde eğilecek, eğilecek ve karnına doğru sokulacaktı. Genç kadının kalbi, onun düşünceli gözlerini gördüğünde bin parçaya ayrıldı. Dante gözünün önünde yok oluyor, sanki ölüyordu. Tek başına baş edemezdi, bu onun için bile çok fazlaydı.

Genç kadın daha fazla dayanamadı ve yerinden hızla kalkıp Dante'ye sarıldı. Dante'nin yüreğini daraltan tüm dertlerin kendi bedenine akması için kollarını sıkıca ona sardı. Cevapsız soruların, içinden çıkılmaz kuyuların su gibi Dante'nin parmak uçlarından çıkıp kendi parmak uçlarından yüreğine doğru süzülmesini diledi. "Hepsi ile başa çıkamaz." dedi kendi kendine. Dante'nin ellerini tuttu.

Dante buraya kadar tutmuştu gözyaşlarını; sevdiği insanın, güvenebileceği tek kişinin yanında ağlayabilmek için. Elka ona sarılır sarılmaz kendini bıraktı ve hıçkırıklara boğuldu. Elka onu sıkıca sardı, sessizce yanında oturdu. Teselli bile etmedi, tek kelime söylemedi. Yanında ağlayabilmek için beklemişti tüm gün Dante, sessizliğe ihtiyacı vardı. Tabii Elka da orada olmalıydı, olur da konuşmak isterse. Dudaklarını araladığı anda Elka ona güven verecekti, "Konuş." diyecekti. Ağlamak isterse omuzunu, konuşmak isterse ellerini uzatacaktı. Kelimeleri tükendiğinde onun yerine devam edecekti, eğer hala konuşmak isterse.

Dante başını yavaşça Elka'nın omuzundan kaldırdığında Elka hızla ona baktı; gereken cesareti ona verebilmek için. Bir şeyler söylemek istiyorsa söylemeliydi, Elka da oluşan o küçük cesaret kıvılcımını kaybetmesine izin vermeden bakmalıydı ona. Gözlerindeki korkuyu gizlemeye çalıştı genç kadın, "Buradayım." dedi bakışlarıyla. "Hadi anlat."

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin