3. Bölüm

306 20 9
                                    

  “Hiştt!”

İri mavi gözler, bembeyaz bir ten ve siyaha yakın koyu kahve saçlar. Bu yüzü daha önce görmediğime eminimdim. Peki ya benden ne istiyordu ?

“Adın ne?”  diye sorduğunda sesindeki titremenin yanı sıra, hereketlerindeki tutarsızlığıda fark etmiştim.  Her bir kelimesiyle yanıma  biraz daha yaklaşıyordu. O yaklaştıkça da ben uzaklaşıyordum. Bir cevap vermem gerekiyordu ama ben cevap vermek istemiyordum. Zaman kazanmak için bir şeyler yapmalıydım.

“Ni…”

“Cenk git buradan.”  Kurtarıcım tam anlamıyla bu cümleydi.

“Nedenmiş o? Ben bu güzel kızla tanışmak istiyorum.”

“Cenk, eğer buradan gitmezsen bir daha hiçbir güzel kıza –bırak güzel kızı, bir kıza- yanaşamazsın. Biliyorsun değil mi bunun yaparım.” Kendinden emin bir şekilde konuşurken gözleriyle çocuğun testislerini işaret edip kollarındaki jilet izlerini göstermişti. “Bir gece ansızın gelirim Cenk.” Dediğinde ise Cenk hızla yanımdan kalkıp bahçenin bir diğer ucuna doğru yol almıştı. “Ona dikkat et, sapıktır. Burada yatmasının sebebi de bu. İçgüdüleriyle baş edemediği için kızlara saldırıyor. Özellikle de senin gibi güzel kızlara.”

Teşekkür etmeli miydim? Bir an duraksadım. Arkasına bile bakmadan giden Cenk’e bakarken “Teşekkür ederim.” Dedim. Bu ne için bir teşekkürdü bilmiyorum. O sapığı gönderdiği için mi yoksa iltifat ettiği için mi? Sanırım önemsizdi.

“Önemli değil. Burada yenisin, zaten zamanla alışırsın.”

“Pek alışabileceğimi sanmıyorum.”

“Niye, çok mu korkunç gözüküyoruz?” dediğinde kısa bir an sorunun cevabını düşündüm. Geldiğimden beri birileri sürekli bana bunu soruyordu. Acaba bu soruyu sormalarına ben mi sebep oluyordum. Kız zihnimden geçenleri okumuş gibi “Bakışların seni ele veriyor da.”

“Pek de korkunç olmadığınız söylenemez. Etrafıma biraz bakınca normal insan olmadığını…” Eyvah! Ben ne dedim! Cümlesi içimden geçerken  koca bir kahkaha kulaklarımda yankılandı. Bu iyice ürkmeme sebep oldu.

“Normal insan?(!)” bunu o kadar ciddi ve sinirli söylüyorduki kafamı öne eğmekten başka yapacak bir şeyim yoktu.

“Iı, şey onu demek ist…” toparlamama izin vermeden

“Gel sana biraz NORMAL OLMAYAN İNSANLARIN hayatlarından bahsedeyim. Mesela Cenk; çok küçük yaşta annesi ve babası ayrılmış. Velayet annesinin üzerinde olduğu için 13-14 yaşına kadar onla yaşamış. Anne bir *namphomaniac. Etrafta kimseyi bulamadığı zamanlarda Cenk’e taciz de bulunuyor. Başta küçük olan Cenk bunu annesinin sevgisi olarak görse de büyüyüp ergenlik çağına geldiğinde ve bir şeylerin farkına vardığında işlerin böyle olmadığını anlıyor. Zaten çekinik de olsa genden gelen hastalıkla beraber küçüklükten başlayan bu durum Cenk’in bu hale gelmesine sebep olmuş. Babası bunu farkettiğinde Cenk okuldaki kız arkadaşlarına saldırmış ve bir çok aile tarafından polise şikayet edilmiş. Hatta bir kızın ağabeyi onu öldüresiye dövmüş. Islahevine gönderilse de onu ıslah edebilecek tek yer burası.”

   Sözleri çok vurucuydu. Kendime lanet etmek istiyordum ama o bunu yapmama izin vermeden devam ediyordu.

  “ Dün seni yemekhanede de gördüm doktorla konuşurken. Sana burayı anlatıyordu. Etrafı izliyordun. Şimdi de izle. Mesela şuradaki sürekli ağlayan kızı görüyorsun değil mi, onu daha farklı bir halde görmeyeceksin. O sürekli ağlar. O ağlar ama annesi de ağlar. Peki neden ağlıyor biliyor musun? Bir gün babasından bir istekte bulunuyor. Araba kullanmayı çok istediğini ve ona öğretmesi gerektiğini belirtiyor. Babası da kabul ediyor. Birkaç dersten sonra artık hız yapabilecek bir konuma bile geliyor. Yine bir gün babasıyla araba kullanırken hızını alamıyor ve kaza yapıyor. Kazanın sonunda ne oluyor biliyor musun? Babası sadece ölmekle kalmıyor, kopan kafası kızın kucağına düşüyor. Ondan sonra kızı, hooop buraya nakl ediyorlar.  Çok acınası değil mi? Kızın adı Aslı bu arada. Hepsi bu kadar ağır değil tabi ki. Şurda ki kırmızı swetli sarışın kızı görüyorsun değil mi? Adı Duygu. Adı gibi kendisi de duygusal. Birkaç travmatik olaydan sonra buraya kaldırılıyor ve bizim yakışıklı doktoru gördükten sonra bir daha asla gitmiyor. Neden mi? Çünkü sürekli bir şeyler yutup ya da bir yerlerini kesip heyetten çıkışını iptal ettiririyor.Yakışıklı doktora saplantılı olmak böyle bir şey. Çok fazla şizofrenimiz vardır. Bir çoğu bir süre sonra tedavi olsalarda bazıları 46’lık raporunu alıp Bakırköy’e gönderilirler. Orasının namını bilirsin. Azılı anormaller. Ayrıca içine cin kaçmış olanlarımız da var, 3 harfliler yani. Hatta bir tanesinin senin yan odanda olduğunu duydum. Kapını  iyi kapa tatlım. Gerçi burada kapılar kapanmaz. Tüh yazık oldu(!) Normal olmayan insanlar sana zarar verebilir. Dikkat et(!) Ama bana sorarsan burada ki en iyi anormalimiz kim biliyor musun? Aras.  Şuan da ortalıklarda görünmüyor. Muhtmelen yeni öldürme planları yapıyordur.” Cümleyi doğru duyup duymadığımdan emin olamamıştım. Gözlerimin büyümesinden anlamış olmalı ki

“Doğru duydun tatlım, öldürme planları. Kendisi bir katil. Peki onun 18 yaşında bir katil olmasını sağlayan sebep ne? Daha sekiz yaşındayken ellinde büyüdüğü babaannesinin bir tiner çeken kapkaççı tarafından gözlerinin önünde kafası kesilerek öldürülmesi ve onun hiçbir şey yapamaması. Üstüne üstlük adalet sarayı adını verdikleri o düzeninde hiçbirşey yapmayışı. Birilerinin ceza vermesi gerekiyordu değil mi? 10 yaşındaki bir çocuk sadece babannesinin katillerine değil, tüm pisliklere ceza vermeliydi.  O da kendince bir adalet anlayışı geliştirdi ve bam bam.  Merhaba cesetler…”

    Anlattığı herşey öylesine inanılmaz ama bir o kadar da gerçekti ve ben, her gerçekle söylediğim kelimenin altında biraz daha fazla eziliyordum.

“Özür dilerim” dedim hızlıca. Anlamsız olduğunu biliyordum ama yinede söylemeliydim.

  “Özür dileme, özür dile diye sana bunları söylemedim. Seni suçlamıyorum. Yalnız sen değil bu binanın dışındaki herkes aynı şeyi düşünüyor. ‘Onlar normal değil.’ Peki söylesene anormal olan bizler miyiz yoksa bizi bu hale getirenler normal olanlar mı?”  

KlinikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin