5. Bölüm

337 17 1
                                    

    “Ooo, Deniz Bey sonunda teşrif ettiniz.” Demişti, O ise sözleri duyduğunda tüm coolluğuyla doktora dönüp sert bir bakış atmıştı. Beni fark ettiğinde ise keskin bakışların maruzu olmaktan kendimi alamadım… 

   Kahverengi önden hafif kaldırılmış saçlar, buğday bir ten, birçok kıza taş çıkarabilecek bir burun,  geniş omuzlar, hastanede olmasına rağmen fazlasıyla kaslı bir vücut, kalın dudaklar, kahverengi gözler ve çok sert, bir o kadar da seksi bakan bakışlar. Yani tasvirde zorlanılacak tarzda biri.

  “Ne çalmamı istersiniz?” Diye sorduğumda çocuktan gözlerimi almak zorunda kaldım. Doktor Rüzgar ondan gözlerini ayırmadan;

“Ruh değişimlerine yarayacak bir şey olsun. Hem hüzünlenip, hem de neşelenmelerini istiyorum.”

“O zaman…” diyerek flütü dudaklarıma götürdüm. Önce Yiruma-River Flows in You, ardından da Lindsey Stirling-Crystallize çalmayı planladım. Birinci şarkı gayet güzel bitip ikinci şarkının ortasına geldiğimde;

 “Bu saçmalığa daha fazla katlanamayacağım.” Diyerek oturduğu yerden kalktı.  Doktor Rüzgar;

 “Deniz ne yaptığını zannediyorsun?(!)” diyerek karşılık verdi.

“Ne mi yapıyorum? Bu toplu terapi saçmalığınıza ve bu kızın sinirlerime dokunan müziğine katlanamıyorum.”

“Peki, neden katlanamıyorsun?”

“Sence bunu herkesin içinde söyler miyim?”

“Niye, neden topluluklardan kaçıyorsun? Buradakiler senin arkadaşların. Biraz insan içine karışmayı denesen.”

“İnsan içine karışmak mı? (!) Buna en son sizin engel olduğunuzu hatırlıyorum. Her neyse daha fazla bu gürültü yığınına katlanamayacağım.”

   Gürültü yağını mı, yaptığım müziğe gürültü yağını mı demişti o.

“Pardon! Gürültü yığını mı dediniz?”

“Evet, öyle dedim. Gelmiş burada insanların kafasını ütülüyorsun.” Vücudumdaki kanın beynime sıçraması mı dersiniz yoksa sinirin bütün hücrelerime yayılması mı bilmem ama gerçekten kontrol edilemeyecek bir haldeydim.

“Bu nasıl bir kabalık, çalışımı beğenmiyor olabilirsiniz yada bu müzikten hoşlanmıyor olabilirsiniz. Dinlemezsiniz olur biter.”

“Zaten din…”

“Deniz lütfen arkadaşlarını huzursuz ediyorsun.” Diyerek sözünü bölmüştü Doktor.

“Onlar zaten huzursuz, değil mi Aras.” Aras, kızın bahsettiği azılı katil olsa gerekti.

“Evet, ve ben husursuzluktan hiç hoşlanmam ve müzikten, müzik yapanlardan ama işin ilginç tarafı ensturmanlara ayrı bir ilgim var.”

“O nasıl oluyor çok merak ettim.”

“Şöyle ki bir keresinde hırısızın tekini gitar telleriyle boğdum. İnan hepsini tek tek denedim, en işe yarayanı bas teliydi.”

“Kalın ya ondandır.”dedi Deniz onaylayan bir ses tonuyla ve devam etti Aras;

“Senin ki de fena değilmiş.Tam karnına saplamalık.”

Nefes alışverişim gittikçe dengesizleşmeye başlamıştı. Göz korkutmaya mı çalışıyordu bunlar. Bakışlarımı sertleştirip onlara uyuz uyuz bakıyordum ama söyleyecek bişey bulamıyordum. Sanki beynim çalışmayı durdurmuştu.

KlinikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin