11. Bölüm

281 20 4
                                    


"Ne olmak değil, ne istediğimi biliyorum. Sen sonsuz olmak isterken ben nil yeşili gözlerine sonsuza kadar bakmak istiyorum..."

Bazı kelimeler insana bildiklerini unutturabiliyormuş. Deniz bana bu sözleri söylediğinde her gün aynada baktığım gözlerimin rengini unuttuğumu fark ettim. Bu bir savunma mekanizması mıydı? Yoksa bir refleks miydi? Bilmiyordum. O an bunun çokta önemi yoktu zaten. Önemli olan benim bu sözler karşısında ne cevap vereceğimdi. Sanki hemen bir şeyler söylemem gerekiyordu ama bunu yapmakta istemiyordum. Hani insanlar olaylar karşısında sindirmek tabirini kullanırlar ya işte bende tam onu yaşıyordum. Söyleneni sindirmeliydim. Sindirmeli beynimden ve daha önemlisi kalbimden geçirmeliydim ama bu kısacık zamanda bunu yapmak çok güçtü.

Bir süre sadece gözlerine baktım. Acaba şaka mı yapıyor yoksa dalga mı geçiyor diye sorgulamaktan da kendimi alamadım. Çünkü bunları söyleyen Deniz'di ve bana nadir zamanlarda iyi davranırdı. Onun her zaman orijinal olduğunu düşünmüştüm. Gelgitlerini anlayamayacağımı. Bu da acaba yeni bir gelgit miydi? Sanki beynimdekileri okuyormuşçasına kafasını eğip konuşmaya başladı.

"Biliyorum, şuan bunun benim bir şakam olduğunu düşünüyorsun ve sana yaptığım onca kabalıktan sonra bu çok normal. Ancak inan bana ben belki de ilk defa böylesine ciddiyim. 'Bu da nereden çıktı?' diye düşünebilirsin. Hatta söylediklerimi -hastanede senden başka bir kız görmediğim için- hoşlantıya da yorabilirsin ama ben kendimden eminim. Belki de hiçbir şeyden emin olmadığım kadar eminim. Benimle olmak istemeyebilirsin. Bunu anlarım, yemin ederim anlarım. Sonuçta bir ruh hastanesindeyiz ve bende oranın bir parçasıyım. Yani demek istediğim benimle olmak istemeyebilirsin. Ben sadece bilmeni istedim. Seni ilk gördüğümden beri yani yemekhanede değil bahçede gördüğümden beri bu hisleri taşıyorum. Sana karşı olan tüm kötü davranışlarımın sebebi de aslında benden uzaklaşmanı sağlamak içindi. Ben sadece bilmeni istedim, içimdekileri söylemek istedim."

"Deniz," diye söze girmiştim ki arkadan gelen bağırmayla kesilmişti. Doktor Rüzgar neredeyse koşar adım gelirken rüzgar gibi eseceğinden emindim ve çok uzun sürmeden de şimşeklerini üzerimize salacaktı. İkimizde neler olacağını az çok tahmin ederek ona bakıyorduk. Tam karşımıza geldiğinde gözlerinden alevler fışkırdığını gördüm. Ve gecenin karanlığı bu alevleri engellemiyordu. Deniz'i kolundan çok sert bir şekilde tutu geriye itti.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Deniz! Yeter artık senin bu sorumsuzlukların. Nasıl, nasıl olurda Nil'e beraber hastaneden kaçarsın. Buna nasıl cüret edersin. Bu yaptığın..." dişerini kasarak konuşuyor olması o keskin yüz hatlarını daha da bir belirginleştiriyordu. Ses tonu öylesine yüksekti ki bir ara başıma ağrı girdiğini hissettim. Deniz burnundan solumaya başladığında onun sözünü kesti ve söze girdi.

"Bu yaptığım ne ağabey, ne? Cezasız kalmayacak mı? Daha ne cezası verebilirsin ki bana ne? Beni her gün burada zorla tutarak cezanın en büyüğünü vermiyor musun? Bak görüyorsun hiçbir şey olmadı ve biz sağ salim geldik. Ama sen öylesine paranoyaksın ki beyninde sürekli bir şey olacağıyla dolaşıp duruyorsun. İşte bu paranoyaklığın yüzünden de beni buraya mahkûm ediyorsun. Cezanın en büyüğünü veriyorsun ve öz kardeşine bunu yapıyorsun. Hasta olan sensin bunu görmüyorsun." Deniz bir sürü şey söylemişti, bir sürü kelime sıralamıştı ama yalnız bir tanesi beynime bıçak gibi saplanmıştı.

"Ağabey mi?"

"Evet, ağabey. Ben Doktor Rüzgar'ın öz kardeşiyim. Allahın cezası yerde zorla tuttuğu öz kardeşi." Deniz sinirli olma durumunu aşmıştı. Çok sinirli kelimesi belki de yanında az kalırdı. Onu şuan anlamak istiyordum yani bunca güzel andan sonra ağabeyinin bir anda gelmesi ve ona o büyülü anlardan sonra gerçeği böylesine göstermesi canını çok yakmıştı. Canının yanmasını bağırarak çıkaramayacağını anladığında da hızla hastaneye doğru ilerledi. Doktor Rüzgar, benim suratıma bakıp "İyi misin?" diye sorduğunda sinirini atlatmış, şaşkınlığı gelmişti. Haklı olduğunu sandığı bir andan haksız duruma geçmişti. Fakat daha sonra gelen soru benimde çileden çıkmama sebep oldu. "Sana bir şey yaptı mı?"

KlinikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin