Pazar-
Önümde duran raflarda süt çeşitlerini ayırırken bir anda, kulağımdaki kulaklıktan çalan hafif tempolu müzik ruhumu dolduruyordu.
Şu anda tek düşündüğüm, bu işte son günüm olup, yarın yepyeni bir hayata adım atacağımdı. Okula başlamamdı. Okula deli gibi bağlı olan, dersleri saati saatine yapan bir insan değildim. Ama okumazsam da bir şey olamayacağımın bilincinde olduğumdan, her zaman değer vermişimdir okula...
Şu anda kafam okula başlamanın mutluluğu ile çırpınırken, çikolatalı sütleri, muzluların yanına koymaya başlamıştım bile. Büyük bir markette, müdür 'kafasına göre' ne isterse onu yapıyordum. Hatta geçen gün kasiyerdim, dur dur... Bir saat önce tuvaletleri temizliyordum.
Şimdi herkesin akıllarında tek soru 'Marketlerde tuvalet mi var amınakoyim!' Tabii var kardeşim, bal gibi var. Bizde insanız, bizim de bokumuz, çişimiz geliyor. Sanki kurşun atıyorlardı anasını satayım. Hala kokusu burnumdaydı, o nasıl bir sıçmaktır.
Onu yapan kimse, plaket falan vereyim böyle olmaz kardeşim. Götünün teri ile yapmışsın, bir plaket alabilirsin benden şerefine.
Yüzümü buruşturduğumda, dış dünyaya geri dönmüş gibi elimdeki 6'lı süt kolisini bırakıp yanımda duran Selin'e dişlerimi sıkarak bakıyordum. Hep yapıyordu bunu, tek huzur bulduğum, iş yaparken şarkı dinlemektir bu kız onu da elimden alıyordu sürekli.
Yüzümün az önceki konudan buruşmasını geçirterek bu seferki mühim konuyu dinlemek üzere tam yüzüne odaklandım Selin'in. Her gün bomboş bir konuşma yapardık.
Selin ile 5 aydır falan tanışıyorduk. Burada çalıştığım süre zarfında arkadaşım olmuştu kendisi, ama sadece 'arkadaş' yani buradan çıktıktan sonra aklıma gelmeyecek birisiydi. Ama kendisi beni 'En yakın arkadaşı' olarak görmesi ve benim onu buna kaç kere anlatmaya çalışmamı saymazsak. Ben onun 'en yakın arkadaşıydım'
Haaa arkadaş kavramı nereye kadar giderdi bilmiyorum, çünkü her boşluk bulduğunda 'sulanmaması' dışında, 'Kırmızı ışık yakmaması ve sevgili olmamızı belirtecek durumlar' yapmadığı sürece arkadaştık.
Ve onunla sevgili olmak en son isteyeceğim şeydi... Elinde oynadığı kulaklığımı omuzlarıma doğru atınca kurumuş dudaklarını yalayarak konuşmaya başlama teşekkülünü göstermişti Selin Hazretleri..
''Şimdi bana söylemek istediğin özel bir şeyi söyleyebilirsin. Tam yeri ve zamanı''
Kıvrılan dudaklarım ve anlamsız bakışlarım ile suratına bakarken, o heyecanlı bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu. Ben ise anlam veremeden öylece bakakalmıştım.
Benim, Selin'e söylemek istediğim özel bir şey? Benim... Selin'e...Selin'e...Benim...Ben...Selin'e....
''Yani, kafamın en derinine indim de?'' duraksayıp gözlerimi devirdiğimde dudağımdan çıkan küçük 'çk' sesi ile devam ettim ''Yok be Selin, sana söyleyecek özel bir şeyim yok'' diye ekledim devrilen gözlerimi tekrar birleştirince.
Gözlerindeki ışık resmen sönmüş, hayıflanmaya başlamıştı. Bense kulaklığı acaba ne zaman kulağıma takarım diye dakikalar sayarken bir yandan yerde duran süt paketine bakıyordum.
''Hani kendin hakkında? Kerem? Özel bir şey? Anlasana olum, rencide etmek istemem seni!'' diye tıslayarak gülmüş ve ciddi bir yüz ifadesine takılmıştı.
''Beni mi? Sen mi?'' diye söylenip diğer kulağımdaki kulaklığı da kulağımdan çıkardığımda, kaşlarım çatmış olayı idrak etmeye çalışıyordum.
Beni rencide etmeden mi?
''Sen ne biliyorsan bir doğru düzgün söylesene Selin. Ağzında on saat geveleme'' diye yükselmeye başlayan ses tonumu düşürmeye çalıştım.
Sokakta olsaydık, gerçekten çok pis azar işitecekti. Ama burada asla olamazdı. Hele ki, önümüzden bir sürü insan geçerken.
''Hani bu nasıl söylenir. Sen eş cinselsin ya, bana neden anlatmıyorsun bunu? Ben senin en yakının değil miyim?'' diye söylendi kızarmış gibi göstermeye çalışan yanaklarını ovuşturmasıyla göz devirmem aynı saniyeler arasında olmuştu...
''Siktir git Selin'' diye söylendim iki kulaklığı da kulağıma takmak için kulağıma koyduğumda şarkı tekrar beynime işlemeye başlıyordu.
Dediği en saçma şeylerden birisi işte buydu? Sırf onunla yatmıyorum diye beni eş cinsel bilmesi asıl sinirime giden olaydı.
Hem eş cinsel bile olabilirdim? Bu benim isteğimle söyleyebileceğim bir şeydi ve Selin'in bunu bilmesini isteyeceğim son şeydi.
''Ayrıca neyine rencide olacağım geri zekalı? Sırf seninle yatmıyorum diye, eş cinsel damgası yemekte ne bileyim, her erkeğin başına gelmez'' iki elimle kavradığım süt paketini yerine yerleştirirken şarkıyı mırıldanıyordum.
Yanımda duran Selin ayaklarını sertçe yere vurduğunda bir şeyler geveleyip yanımdan hızlıca uzaklaşmıştı.
AMA BU SEFER GERÇEKTEN YANAKLARI KIZARMIŞTI...
Eş cinsel, ben mi eş cinsel? O gün barda yaşanan olaylardan sonra hiçbir erkeğe kaldırmadım, kaldırmayacağım da sanırım. Benim bir erkeğe veya kıza ihtiyacım yok.
Bu olayın ardından bir 15 dakika geçmişti. Selin ise beni her gördüğü yerde, kaçacak delik arıyordu.
Ben ise elimdeki işleri bitirip kulağımdaki kulakları çıkartıp pantolonumun cebine sıkıştırdığımda müdürden bugün ki maaşımı alıp, çıkacağımı iletecektim kendisine. Üzerimdeki marketin simgesi olan poları çıkartıp kapıya doğru ilerlediğimde omzundan tutulup kendine doğru çekilen gövdeye döndüm.
''Özür dilerim Kerem. Haklısın onu söylemem çok aptalca bir şeydi'' diye gözlerini benden kaçıran Selin'e bakıyordum.
Selin hep böyleydi, hep boş boğazlık yapardı ve en sonunda özür dilemek için gelirdi. Ama bu biraz uzun sürmüştü, çünkü gerçekten söylediği şey çok aptalcaydı.
''Dert etme, son görüşmemiz bu'' diye omzuna patpatladığım da, kendimi bir adım geriye atmıştım.
''Bu ne demek oluyor şimdi?''
''Okula devam ediyorum. Bir okul kabul etti, yani burada çalışmama da gerek kalmadı oluyor bu'' diye ekleyip dilimi hafif ucundan çıkardığımda müdürün odasını işaret ettim.
''Birazdan son maaşımı alıp buradan uzaklaşacağım'' diye söylenip Selin'in pis sırıtması ile devam ettim. ''Ee hakkımdır kızım, o maaşı almadan buradan çıkmam! Kimse çıkartamaz'' diye ekledim geri geri yürürken.
''Sen yılansın'' diye söylenip 'tıs' sesi eşliğinde dilini çıkardığında aynı şekilde ona bakarak sırıttım...
...
EVET 2. BÖLÜM
EVET 2. BÖLÜM
EVET 2. BÖLÜM
EVET AMINA KOYİM 2. BÖLÜM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia - (boyxboy)
Teen FictionBasorexia; Birini aniden öpme isteği anlamındaki İngilizce kelime. 𝗕𝗶𝗿 𝗰𝗶𝗻𝗮𝘆𝗲𝘁 𝗻𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝘀𝗮𝗸𝗹𝗮𝗻𝗮𝗯𝗶𝗹𝗶𝗿? ''En vurdumduymaz insanların yüreklerinde bile hassas noktalar vardır. yaşamı da ölümü de bir oyun kabul eden umutsuzl...