-Aynı günün devamı.
Sırtımdaki hırkayı odamın bir tarafına fırlattığımda, sinirden kuduruyordum. Böyle bir şeyin elbette bir gün olacağı belliydi. Ama böyle olacağını hiç tahmin etmiyordum.
Herifin biri geldi, bir anda ortalığın bütün havasını bozdu.
Ya da ben mi büyütüyordum bilmiyorum. Ne bu kadar dert edindim ki bunu, alt tarafı öpüştük(!) tabii ya alt tarafı, kaç tane insan hemcinsiyle alt tarafı bir barda öpüşüyor. Çok takmamaya çalışıyorum, bu olayı büyütmemeye çalışıyorum. Ama her seferinde önüme serilmesi de canımı çok sıkmaya başlamıştı.
Bok gibi hissetmiştim o an orada. Hani kaçacak en ufak bir yerim olsa, siktirip gidecektim. Ama o hiç güzel olmayan konuyu elbette ki konuşmuştuk.
/Flasback; 1 saat öncesi/
At gibi titreyen sol bacağımı hiç takmadan dudağımdaki etleri koparacak derece kemiriyordum. Vücudum stresten titremeye başlamıştı. Bu kadar stres yapmamın amacını gerçekten bende bilmiyordum. Hani bu kadar büyüttüğüm şeyin nedenini bende bilsem de rahatlasam.
Ama şuan gerçekten gerginlikten çatlıyordum. Alt tarafı gelecekti o günü hatırlatacaktı. Allah bilir o kafayla bilmiyordur bile kiminle yiyiştiğini, ama ben burada dudaklarımı parçalayacaktım.
Ve şu amınakodumun çocuğu ne anlatıyorsa hala gelmemişti Temmuz. Şu anda kendimi başkasının gözünden görsem, idamının tamamlanması için celladını bekleyen biri gibi hissederdim. O derece 'gereksiz' bir korku vardı üzerimde.
Bilmem kaç keredir teklettiğim bacağımı durdurmaya çalışmayı başarmıştım. İnsanların dans etmesi ve boğuk hava karnımın gıdıklanmasını geçirmiyordu. İnsanlar tam şu dakikadan sonra üzerime-üzerime gelmeye başlamıştı. Bu arada Temmuz'da biraz ilerimde üzerime doğru gelmeye başlıyordu.
Olduğum yerde çiviyle takılı kalmışım gibi sanki, onun yanına yaklaşmıyordum bile. Ayağıma gelmesini bekliyordum öylece.
Yanıma geldiği gibi kollarımdan tutup bu oldukça yüksek müzikli ortamdan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Her dans eden insanlar bedenime çarptığında sinir kat sayım daha da çok artsa da şuradan kazasız belasız çıkmak istiyordum.
Önümüzdeki kapıyı çok sakin bir şekilde açtığı andan itibaren suratıma çarpan soğuk rüzgar ile girdiğim transtan çıkmıştım. Havanın soğukluğu ile Temmuz'un ellerinden kollarımı çekip kendime kenetlemiştim.
''Tamam işte ne diyeceksen de bekliyorum?''
''Benim diyecek bir şeyim yok?''
''Ne diye kolumdan sürükleyip dışarı çıkardın beni o zaman?''
''Ha, yok. Ne bileyim durmak istemezsin diye anlık refleksle yaptım ben onu''
Diye ekleyip yanımdan uzaklaşmaya başladı. Daha kelime etmemi beklemeden yürümeye başladı. Alt dudağımı sinirden ısırıp, uzunca bir ofladığımda, bütün ciğerlerime havadaki rüzgar girmişti neredeyse...
Aniden gelen düşünceyle arkamı dönüp yanına doğru gidip, omzundan dokunduğumda bana doğru döndü. ''Bu kadar vurdumduymaz olamazsın değil mi?'' diye ekledim tekrar dudak etlerimi yemeye başlamıştım. Ki genelde 'stres ve sinir' olduğu zaman yaptığım bir eylemdir.
Karşımda anlamsız bakışlarla durunca daha da sinirlendiriyordu beni. Ve dudaklarımı parçalayacak dereceye gelmeme çok az kalmıştı. Ota boka kızan, sinirlenen bir insan değilim. Ya da ne bileyim, birine bağıran, kavga çıkartan biri değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia - (boyxboy)
Teen FictionBasorexia; Birini aniden öpme isteği anlamındaki İngilizce kelime. 𝗕𝗶𝗿 𝗰𝗶𝗻𝗮𝘆𝗲𝘁 𝗻𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝘀𝗮𝗸𝗹𝗮𝗻𝗮𝗯𝗶𝗹𝗶𝗿? ''En vurdumduymaz insanların yüreklerinde bile hassas noktalar vardır. yaşamı da ölümü de bir oyun kabul eden umutsuzl...