Beyaz tişörtümün eteğini göğsümün biraz daha üzerine çekerek karşısında dikildiğim aynadaki yansımamı inceledim bir süre saklayamadığım göz yaşlarımla.
Soğuk parmaklarımı fazlasıyla belirgin olan kaburgalarımda gezdirirken ürperen tenime rağmen hiçbir tepki vermeden morarmaya başlayan karnıma dokundum ardından. Tuttuğum tişörtü bir çırpıda kafamdan çıkarıp rastgele bir yere içimde hissettiğim sinirle fırlattım.
"Yeter!"
Engel olamadan dudaklarımın arasından çıkan çığlıkla beraber çıplak kalan bedenimi yere bıraktım ve kalçamın sertçe zemine vurmasına sebep oldum. Hissettiğim yoğun acı yüzünden bir çığlığı daha serbest bıraktım. Daha da hızlı bir şekilde akmaya başlayan göz yaşlarım ruhumu buza döndüren soğuğa rağmen tenimi aleve çeviriyordu. Hızlıca ellerimi elmacık kemiklerimin üzerindeki ıslaklığa götürerek sertçe sildim.
"Dayanamıyorum artık.."
Uzun tırnaklarımı avuç içime olabildiğince sert bir şekilde bastırdım. Boğazımdan kopan hıçkırıklar odanın duvarlarının dört bir yanına çarparak görünmez tuğlaların her birinin sırtıma düşmesine sebep oldu. Ruhum can çekişti, kanadı ve kalbimim kırıkları her bir yanımı çizdi. Ağladım, kendimi kanattım ve içimdeki acının dinmesini bekledim ama olmadı. Ne göz yaşlarım ne de içimdeki yanan acı dindi.
Çıplak kollarımı yara içindeki dizlerime sardım. İleri geri sallanmaya başlayan bedenim soğuktan üşümeye başlamıştı ancak oturduğum yerden kalkmadım ve kanlanan gözlerimle aynaya baktım.
Göz göze geldiğim bu canavarı kendi ellerimle yaratmıştım. Onu tırnaklarıma dolan taşları rağmen mezar topraklarının arasına gömmüş, onu sulamış ve çiçekler hediye etmiştim. Şimdi bu canavar, çıplak sırtıma cehennem ateşlerinde yanmaktan küllenmiş ellerini koymuş akciğerlerimi kor etmişti.
Yakında güneşe kavuşacaksın Lavanta. -A
Karşımdaki aynada kan olduğunu bildiğim kırmızı sıvıyla yazılmış olan yazıda gözlerimi gezdirirken tırnaklarımı hala derime bastırıyordum.
Avuç içimde hissettiğim sıcaklıkla beraber bakışlarımı ellerime indirdim.
Parmaklarımın arasından süzülen sıcak ve kırmızı sıvı bana göz kırpıyordu. Elimi havaya kaldırarak bir süre bileğime doğru ilerlemeye devam eden yolu takip ettim. Kana bulanmış parmağımı dudağıma yavaşça sürttüm.
Aldığım metalik tat tepkisiz yüzümde ufak bir tebessümün oluşmasına sebep olduğunda kafamı dizlerime gömerek öylece bekledim.
Bekledim, ve biraz daha bekledim.
Ben her zaman beklerdim.
❃
Merhaba,
öncelikle ilk bölümler kızımızın iç dünyasını tanımaya çalışacağımızdan dolayı biraz kısa olacak. Sonrasında zaten olaylar ve ana karakterler eklendikçe uzunca bölümler bizi bekleyecek.
Umarım bu kitabı gerçekten hoşunuza giderek okursunuz, okunur mu ondan hiç emin değilim,.
Öpücükler, Meliae.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavanta,
Teen FictionKüçük lavanta unutmak isterdi mazisini, yalvarırdı Güneş'ine. "Lütfen," derdi göz yaşlarını saklamaya çalışırken. "Lütfen kül et geçmişimi." Fakat bilmezdi, karanlığına saklanan Küçük Lavanta asla Güneş'i görmeyecekti. 170420| gençkurgu 1/2 bymel...