dört.

18 0 0
                                    


Lütfen desen duyar mı Tanrı'n sesini?

Dindirir mi acıyı içindeki?

Şimdi bulacaksın anahtarını,

Ve zihninin derinliklerindeki hapishaneni.



Uykusuzluktan kızardıklarına emin olduğum gözlerimi açık tutmak için ekstra bir çaba içerisindeyken daha ilk dersin yeni başlayacak olduğunu bilmek beni bir miktar kötü hissettiriyordu ancak en arkada ve köşede oturmak benim için bir avantaj sayılırdı. 

Yanağımı yasladığım elim karıncalanmaya başlarken yüzümü hafifçe buruşturduğum sırada sınıfın kapısı açıldığında hocanın geldiğini sanıp uyumak adına isyan çıkaran gözlerim kapıya yönelmişken içeri giren tanımadığım kişi yüzünden gerildiğimi hissettim. 

Siyah kapüşonlu çocuk kapıdan içeri girip etrafa göz atmaya başladığında sınıf sakinleşmiş ve sessizlemişti. 

Ve o an çocukla göz göze geldik. 

Kalbim dört nala koşan bir atınki gibi atmaya başladığında yaptığım telaş yüzünden ellerimi nereye koyacağımı bilemedim ve salak gibi birkaç hareket yaptım. Sırama doğru yürümeye başladığında fark ettiğim durum birkaç küfürü dilimin ucunu ısırmasaydım dudaklarımın arasından kaçacaktı. Elimi kaldırıp kendimi tokatlama isteğimi birkaç saniye içinde göndermek biraz zor olmuştu.

Yanı boş olan tek kişi bendim. Klasik. 

"Selam." 

Derince bir iç çekerek son anda camdan atlamaktan vazgeçerek yana kaydım ve oturması için alan bıraktım. 

Bir bebek gibi ağlayabilirdim. Yanımda birinin oturmasını istemiyordum. Hele onun oturmasını hiç istemiyordum.

Söylediğine karşılık vermeden yüzümü buruşturdum. Belki onu istemediğimi fark edip giderdi ya da bilmiyorum beni camdan fırlatırsa benim yorulmama hiç gerek kalmazdı. Yani o tür bir şeyler gerçekleşirse cidden mutlu olurdum. 

Sırtındaki çantayı çıkararak arkasına bıraktıktan sonra dirseğini sıraya koyarak bana dönük olacak şekilde yüzünü avucuna yasladı ve suratımı incelemeye başladı. 

Ben de ona onun bana baktığı gibi bakarken söylediği cümle kaşlarımı iyiden iyiye çatmama sebep oldu. 

"Zor durumda gibisin." Gülerek söylediğini bir süre beyin süzgecimden geçirmeye çalıştım ancak beynim pelteye dönmüş gibiydi, hiçbir işlevi yerine getirmiyordu son zamanlarda.

"Hayır, sadece seni yanımda istemiyorum." Çocuk gibi çıkan sesim onu neşelendirmiş olacak ki tebessümü kocaman bir gülümsemeye dönüştü ve bembeyaz dişleri dışında parlayan smile piercingi bana göz kırptı. Suratı bu piercingle tamamlanınca kararımı vermiştim, kesinlikle herkesin yeni gözdesi bu çocuk olacaktı. Açık kahverengi saçları, donuk mavi gözleri, şekilli burnu, dolgun dudaklarındaki güzel gülümsemesi ve uzun boyu ile yapılı olduğunu anlayabildiğim vücuduyla oldukça dikkat çekiciydi. Dün herkesin konuşuyor olmasından anlaşılıyordu zaten. 

"Seçim hakkımızın olduğunu sanmıyorum." Söylediğim şeyi umursamadan cevap verdiğinde gözlerimi hafifçe devirdim. Saygısız davranıyor olabilirdim ancak insanları kendime yakın tutamazdım. Ne kadar az, o kadar iyi.

"Merhaba," Duyduğum ince ve sinir bozucu kız sesiyle beraber yeni gelen çocukla aynı anda bakışlarımızı çevirdiğimizde gördüğüm beden hayatımı bana zehir etmeye yeminli Ecren'e aitti.

lavanta,Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin