CİNAYET

4.7K 360 359
                                    

Sersemlemiş bir halde uyandım, ayılmak desem daha doğru olurdu. Tüm vücudum sanki bir ton kadar ağırdı. Vücuduma kolumdan beni uyutacak bir ilaç enjekte etmiş olmalıydı, şuan yaşadığım durumu en iyi bu açıklıyordu. En son hatırladığım, koluma giren sivri bir uç ve soğuk bir sıvıdan başka bir şey değildi. Kolumdaki ince sızıdan sonrasını hatırlamıyorum.

Henüz aklım başıma yeni gelirken oda da birinin varlığı tüylerimi ürpertti. Nefesini hissediyordum, beni izliyordu. Elindekini, galiba su dolu bir kovaydı, yere bıraktı. Bir bezden sıkıldığını işittiğim bir su sesi boş odada yankı yapıyordu. Vücuduma değince anladım ki ılık ve ıslak bir bezdi elindeki. Bu ılık ve ıslak bezi tenimde gezdirmeye başlamıştı, beni temizliyordu. Kıpırdamadan yaptığı şeye razı gelmiştim. Ilık su beni rahatlatıyordu, kaslarımın gevşediğini hissediyordum.

    Kaç gündür ya da kaç saattir burada olduğumu bilmiyordum. Artık fiziksel hiçbir ihtiyaç hissetmiyordum. Ne açlık ne de tuvalet ihtiyacım vardı. Tuvalet ihtiyacı! Bu beni gerçekten çok güç bir duruma sokardı. Elleri arada vücuduma temas ediyordu. Elleri daha yumuşak ve pürüzsüzdü, bu koluma iğneyi saplayan kişi olamazdı.

    Beni temizleme işlemini henüz bitirmişti ki odada duyduğum o koku, birden bana yanlarında çalıştığım ünlü iş adamı Kamil Ertuğ'un Fransız karısı Violette'nin, sıktığı parfümü hatırlattı.Fransa'dan getirdiği muhteşem parfümleri vardı. Eğer o gün yanımda sıktıysa bluzumu değiştirmez eve gittiğimde diğer bluzlarımın arasına asardım üzerilerine sinmesi için. Bir anının zihnimde canlanması heyecanlandırmıştı beni. Galiba hafızam yerine geliyor diye düşünüp beynimin kıvrımlarında yeni anılar aradım ama yoktular. Belli ki koku tetiklemişti o önemsiz anıyı zihnimde. Belirip kaybolan bu anı bile buhar olup uçuyordu zihnimden. Yerini yine karanlık ve korkak bir bilince bırakıyordu.

Kokuyu bir kez daha içime çekmeye hazırlanırken güçlü, pürüzsüz ve sıcacık iki elin vücuduma yağ benzeri bir şeyle masaj yaptığını hissettim. Bir şeyler söylemek için ağzımı aralamıştım ki, beni izliyor olmalıydı, işaret parmağıyla dudaklarıma bastırdı. İğne vakasından sonra konuşmamaya karar vermiştim. Tekrar bilincimi yitirmek istemiyordum çünkü. Eninde sonunda ne yaptıklarını anlayacaktım. Bu yaptıklarına bir son verip benimle iletişim kuracaklardı.

Pürüzsüz elli kişi vücuduma masaj yaparken korkumu biraz aralamıştım. Buraya gelmeden önce en son nerede olduğumu hatırlamaya çalıştım tekrar. Karar veremiyordum. Kitapçının kepenklerini mi kapatmıştım. Yoksa evdeki koltuğumda battaniyenin altında televizyon mu seyrediyordum. Küçük küçük parlayan bu anılar kendimi hatırlamak için daha çok zorlamama neden oluyordu. Bir odanın içerisine zihnime odaklanmaya çalışmak perişan ediyordu beni. Geçmiş karmakarışıktı.

Pürüzsüz beyin elleri terk etmişti bedenimi. Oysaki hoşuma gitmişti. Biraz rahatlamış ve ısınmıştım. Odada ki muhteşem koku  Lavanta mıydı acaba ? Mide bulantımda biraz hafiflemişti. Aynı elleri ayak bileklerimde hissettim. Ayaklarımı birbirinden uzaklaştırdı. Nasıl oluyordu da ayak bağlarımı çözmeden bacaklarımı uzaklaştırabilmişti? İşte o an bu nazikçe masajı yapan kişinin bir sapık olabileceğini düşündüm. Tüm vücudumu saran korku, ensemde korkunç bir ağrıya dönüşmüştü.

Nefesini çok yakınımda hissediyordum. Kirli sakallı çenesi, bacaklarımın arasındaydı. Ilık ılık tenime nefes alıp veriyordu, nefesi daha da kasılmama sebep oluyordu. Donakalmıştım adeta. Durumu anlayınca çırpınmak istedim. Dizlerimi tam hareket ettirecekken elleriyle nazikçe bastırdı. Dudaklarını da bedenime.

"Yapma. Lütfen bana zarar..." kelimelerim ağzımın içinde boğularak kayboldu.

Dilini üzerimde gezdirmeye başlamıştı. Vücudumu kendimden tiksinmeme neden olacak bir haz almıştı. Ona karşı koymak, yapma demek istiyordum. Yaşadığım beklenmedik bu olaydan dolayı ağzımdan kelimeler çıkmıyordu. Soru sormayı bırakmıştı kafamdaki sesler. Artık bir anlığına nerede olduğumu unutmuştum. Biraz sonra bana nasıl tecavüz edeceğini sorgulamayacak kadar kaskatıydı tüm bedenim. Bacak arama değen sakalları duruma aykırı bir şekilde güven veriyordu. Bulunduğum durumda hissetmeyi en çok özlediğim duygunun güvenmek olduğu açıktı. İnlemeye utanırcasına kısık kısık ama delice hızlı nefes alıp veriyordum. Korkunun ve beynimin kimyasal hazzının sebep olduğu katatonik bir halde kıpırdamadan yatıyordum.

Ben içerisinde bulunduğum durumda derin utanç içinde buz gibi mezarımda uzanırken demir kapı sertçe açıldı. O kadar sertti ki arkasındaki duvarın sıvalarının döküldüğünü işittim. Biraz önce yaşadığım yoğun duygular uçup gitmişti. Ben daha neler olduğunu algılayamadan tekme ve yumruk sesleri, iki erkek hırlaması boş odayı doldurdu. Olayın şaşkınlığı içerisinde, travmatik şoka girmiş halde tepkisizce beklemekten başka bir davranış gösteremiyordum. Arbedenin ne zaman sona ereceğini düşünürken birden bir bıçak çığlığı, buz kesmeme sebep oldu. Üstüme sıçrayan ılık damlacıklar ve karanlık bir sessizlik sardı tutsak olduğum mekanı.

YAŞAM ATEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin