Yeni Oda

3.9K 330 216
                                    

    Artık onlardan korkmuyordum. Beni öldürecek olsalar çoktan yapmışlardı fikri zihnimde ağır basıyordu. Hatta uğrayacağım tecavüze de engel olmuşlardı. Bu engel oluşun bir cinayet olduğunu beynim farkındaydı ama itiraf edemiyordu benliğime. Nasıl böyle soğuk kanlı olabiliyordum. Şimdi ağlamam, bağırmam ve deliler gibi çırpınmam gerekiyordu. Fakat oldukça sakindim. Sanki vücuduma soğukkanlılık enjekte edilmişti.  

     Nihayet yanımda konuşacak kadar kendilerini aşmışlardı. Bunun mükemmel bir gelişme olduğunu biliyordum. Kendi aralarında fısıldaşmalarının boş odada mikrofondan gelircesine net duyulduğunu farkında değillerdi. Dikkatimi onlara keskinleştirdim. Ellili yaşlarda olduğunu düşündüğüm hoş sesli kadın;

"Bunun cezası bu olmamalıydı. İvan'ı öldürdüğünü duyduklarında bunu pek hoş karşılayacaklarını sanmıyorum canım." dedi.

    İvan'ın katilinden ses yoktu. Sadece açlığa susamış bir kurt gibi hırıltıyla inliyordu. Yumruklarını ve çenesini sıktığını hayal edebiliyordum. Saniyeden daha kısa bir süre sonra etraftaki her şeyi tekmelemeye ve yumruklamaya başladı. Küçük bir çocuk gibi ağlıyordu, çok garip. Ağlarken çıkardığı iniltilerin uzaklaşmasından anladım ki odayı terk ediyordu.

    Hoş sesli bayan gözümdeki, ağırlık yapan o şeyleri, çıkardı. Işıktan gözlerim kamaşmıştı. Uzun bir süre kırpıştırarak bakmaya çalıştığım gözlerim, beyaz mı yoksa mavi mi olduğunu kestiremediğim floresana alıştı. Ameliyat masasında yeni uyananlar gibi başımdaki kadın ağır ağır netleşmeye başladı. Sesi kadar görüntüsü de hoştu. Beyazla karışık sarı saçları arkadan toplanmıştı ve bana gülümsüyordu. Sanki bana iyilik yapmışlar gibi ona gülümsedim.

"Ben. Ben. Neredeyim?" diyebildim doğrularken.

"Güzelim." diyerek buğulu bir ses tonuyla fısıldadı.

Derin bir nefes aldı, sanki anlatacak çok şeyi varmış gibi. Sesine anlamsız bir şefkat yükleyerek devam etti sözlerine.

"Sana bunu açıklayamam. Ama özrümüzü kabul et. Haketmediğin bir muamele göstermiş dostlarımız sana. Merak etme hepsini telafi edeceğiz." dedi bir çırpıda.

    Ellerini uzattı kalkmam için. Yaşadıklarımı basitçe özetleyip kuru bir özür dilemesi, çektiğim acıya daha fazla acı yüklemişti. Güvensiz ruh halimle eline tutunmaktan başka çarem olmadığını da biliyordum. Tepkilerimi kontrol edemiyor, uyuşmuş bilincimle benden istediği hareketleri yapmaya amade bir halde ellerimi iki yanıma destek yapmış oturuyordum.

Bir an çıplakığımdan utandığımı farketti. Masanın yanındaki kanepenin örtüsünü çekti ve sanki sihirli bir görünmezlik pelerini sarıyormuş gibi etrafıma, gururluydu. Soğuk metalden aşağı iner inmez yerde yatan İvan'a takılıp küçük bir kan göletinin içerisine yuvarlandım. İvan'la göz gözeydik. Ben canlı ve sıcak, o ise ölü ve soğuk bakıyordu. Boğazı kesilmişti. Vücudunun boşalmış tüm kanı yerdeydi. Yarasından geriye kalan kan betona sızıyordu. Dehşete kapılmış şekilde sadece yerde pıhtılaşan kana ve İvan'ın morarmış yüzüne bakıyordum. Bana bir açıklama yapma gereği hisseden yardımsever kadın;

"Biliyorum canım. Korkma. Onu ben halledeceğim." dedi.

Sanki hergün ceset temizliyordu ortalıktan. Oysaki ben ömür boyu İvan'ın cesedini unutmayacaktım.

"Bunu kim yaptı?" diyerek fırladım yerden.

    Sanki bir kabustan uyanmıştım.Titriyordum. Ama bana yaptığı taciz yüzünden öldüğünü biliyordum. Onu öldüren kişi bana bunu yaşatmasıyla neden ilgileniyordu? Demek ki aralarında hala insani duyguları ölmemiş biri vardı. Belki de dışarı da beni serbest bırakmaları için onlara yalvarıyordu. Korkum daha da azalmış kendimi daha güven içinde hissediyordum. Beni buraya ne amaçla getirdiklerini bilmeden erken güvenmiştim onlara. Başıma geleceklerden habersiz yılana sarılmıştım.

    Odadan dışarı çıktık sonunda. Hızlıca etrafı kolaçan ettim. Hastane ya da hapishane olabilirdi bu yer diye düşündüm koridordan geçerken. Odalar, parmaklıklı bölmeler, taş koridorlar sıralanmıştı. Etraf hafif karanlıktı. Küçük duvar lambalarıyla göz kırparak aydınlanıyordu koridorlar. Hoş kadın önden hızlı hızlı ilerliyordu. Kaçamayacağımdan emin olduğu, tavırlarından belliydi. Çok uzun bir koridor geçmediğimize eminim.

    Beni hastane odasına benzeyen bir yere getirdi. İçeride banyo ve tuvaletin varlığı beni rahatlatmıştı.Odanın ortasındaki hasta yatağı, metal ve soğuk levhadan daha konforlu görünüyordu. Tekli koltuğun üzerinde beyaz hastane önlüğüne benzeyen bir elbise benim için bırakılmıştı. Giyinik olacak olmam bana merhamet ettikleri izlenimi uyandırmıştı.

"Bu arada ben Gale. En kısa zamanda tekrar görüşeceğiz." Dedi arkası dönükken. Bir şey söylememe fırsat vermeden terketti odayı.

    Kapıyı kapattıktan sonra kilitledi hem de defalarca. Artık küçük bir panik atak krizi geçirebilirdim. Deliler gibi yumrukladım kapıyı. Ağladım, bağırdım ama duyan kimse yoktu. Birden bir mide bulantısı çöreklendi karnıma. Kustum, üzerimdeki örtüye bulaşan İvan'nın kanının üzerine.

YAŞAM ATEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin