YENİ DÜNYA

677 185 31
                                    

    Einstein'a göre eğer çok hızlı bir şekilde yol alırsanız ya da yerçekimi Dünya'nınkinden daha fazla bir gezegende yaşamaya başlarsanız zaman sizin için daha yavaş akacaktır. Siz ve çevrenizde olan her şey yavaşlayacaktır ve bunu farketmek mümkün değildir. Çünkü; nöro-sinaptik bağlantılarımızda yavaşlamıştır. Bizler, Güneş-Dünya zaman dilimine aitiz. Seçtiğim bu hayatta zaman benim için farklı akıyordu artık. Bambaşka bir Dünya'ya giriş yapmıştım ve evrenin şüpheli sonsuzluğunda savrulmaya başlayacaktım. Farkında değildim.

Zaman yolcularına...

    Saklandığım masanın arkasından gözlerimi Arjin'den ayıramıyordum. Vücudunu öldürmek için gerginleştirdiğini görebiliyordum. Dikkat kesilmiş gözlerini kırpmıyordu adeta. Kemikli çenesinin daha da belirgin hale geldiği ne kadar gergin olduğunun habercisiydi. Eski Leyla olsa bir katili sevebilir miydi? Bilmiyorum. Ama Arjin farklıydı. Ölmemek için öldüren bir av gibiydi. Son zamanlarda başıma gelenlerden sonra benliğimin değiştiğini görebiliyordum. Hem yaşadığım gerçek aşk, hem de ölümle burun buruna gelmek tüm bildiklerimi yeniden inşa etmeme sebep oluyordu.

    Ölmekten korkmuyordum artık, içimde bir yerlerde ışığın söndüğünü hissediyordum. Tek arzumun Arjin'in içimdeki enkazı yok edip, yüreğimde yeniden çiçekler açtırmasıydı. Onu her haliyle seviyordum. Elleri ister tozlu kitaplar tutsun, isterse öldürmek için bir silah, fark etmezdi. Ona sonsuz bir bağ ile bağlanmıştım. Ben ona aittim. Ruhum onun bir parçasıydı.

    Gözlerimi kapatıp açıncaya kadar kapıdan içeri giren kişiyi çoktan derdest etmişti. Kolunun içerisine yerleştirdiği kafasını iyice sıkmıştı. Saklandığım yerden arkalarından görüyordum onları. Diğer elindeki bıçağı boynuna dayadığını anlayabiliyordum. Etrafa sıçrayacak kanı görmemek için gözlerimi yummuştum. Duymayı beklediğim ölümün sesi gelmeyince araladım gözlerimi. Karşımda duran Arjin ve Gale bakakaldım. İçinde bulunduğum stres vücudumu kaskatı etmişti. Toparlanıp yanlarına gitmem bu sebepten zaman almıştı. Korku dolu bakışlarıma aldırmadan;

" Hemen buradan gitmek zorundasınız. Onları daha fazla oyalayamam. Gibbs'in şüpheleri üzerimde." Sıralamıştı cümlelerini Gale. Tedirgin tavırlarından hakikaten işlerin yolunda gitmediği belliydi. Bizim beklediği kadar hızlı davranmamızdan hoşnut değildi.

" Sizi yakalamak için geç kaldığımı söyleyeceğim" diye aceleyle devam etti. Elleriyle bir yandan bizi geçitin önüne getirmeye çalışıyordu. Ben ise üzerime çöreklenen baskıdan kurtulamamış halde bir robot gibi denileni yapıyordum. Arjin beni bileğimden kavradı ve geçitin önündeki camdan kafesi araladı. Gale'ye veda etmek üzere başımızı çevirdiğimizde söyleyeceklerimizi çalan telefonun sesi engelledi.

" Hayır, henüz varmadım. Ama yetişeceğim merak etmeyin." Sesindeki endişeyi anlayacaklarından korkarak cevap vermişti telefona.

" Ölmüş mü?" diye boğuk bir sesle cevap verdi telefonun diğer ucundaki sese.

    Velveleli tavırları yerini çökmüş bir ruh haline bırakmıştı. Yüzünde hiçbir acı emaresi yokken sessizce süzülüyordu gözyaşları. İki eliyle yanaklarında akan göz yaşlarını göz çukurlarından süpürdü.

" Gibbs kalp krizi geçirmiş. O ölmüş." diyebildi.

    Kalıp onu teselli etmek istedim. Üzerine çöreklenen kederi paylaşmak, onun ben üşürken beni sardığı gibi sarmalamak için adım atmıştım. Arjin'in bileğimi kavrayan eli adımlarıma engel oldu. Karşı evrene yakalanmadan geçmek için fazla zamanımız kalmamıştı.

" Beni düşünmeyin artık. Çok daha önemli bir sorumluluk sizi bekliyor. Arjin elinden gelen her şeyi yap." Az önceki halinden eser yoktu şimdi. Kararlı ve hırslı bir kadına dönüşmüştü.

" Hoşça kal Gale."

     Sanki onun bir daha asla göremeyeceğimizi ima eden bir vedalaşmaydı bu.

    Elimden iyice kavradı. Hafif öne doğru eğdiği vücudunu geçitin içerine bıraktı. Ardından beni kendine çeken eli tarafından bende geçite sürüklendim. Bedenimdeki bütün zerreciklerin titreştiğini seziyordum. Bedenim sonsuz bir boşluğun içinde dalgalanıyordu adeta. Önce soğuktan sızlayan tenim şimdi tatlı bir sıcaklıkla ısınmaya başlamıştı. Etrafım bembeyazdı, retinamı yakacak kadar aydınlıktı her yer. Sisli bir geceden uyanan gökyüzü gibi yavaş yavaş aydınlığa çıktık.

    Az önce çevremdeki yakıcı ışıktan hassaslaşan gözlerim bir müddet sonra bulanıkta olsa görmeye başladı. Görüntü netleştikçe yukarıdan baktığım manzaraya hayran kalmıştım. Ayaklarımızın altında bir deniz gibi uzanıyordu bozkır bir ova. Buraya nereden geldiğimiz konusunda duyduğum merak beni arkama bakmaya sevk etti. Kayalık bir tepe arkamızda yükseliyordu. Soracağıma emin olduğu için Arjin;

" Burası Bağdat." dedi.

" Şimdi ne yapacağız Arjin?"

     Elimi daha önce hiç tutmadığı kadar kararlı tutuyordu. Tüm heybetiyle yanımda duran adama baktım. Atacağı adımlardan emin şekilde yanımda duruyordu. Askeri kıyafetlerin içinde tepede dikilen özgürlük anıtı gibiydik. Esen tatlı meltem bize yeni yuvanıza hoş geldiniz dercesine yüzümüzü okşuyordu.

" Reine'ye gideceğiz. Baste'nin B planım dediği yere."

     Kendimi ona teslim ettiğimi farkındaydı. Çevik bir adımla bana doğru döndü. Belimden kavradı ve askeri kepi başımdan çekti. Serbest kalan saçlarım rüzgarın eşliğinde yüzüne dolandı. Yüzümü görebilmek için başını bana doğru kaldırdı. O yeşil gözleriyle öyle aşk dolu bakıyordu ki. Hasret dolu gözleri yüzümün her ayrıntısını inceliyordu. Titreyen dudakları şiir okuyordu adeta. Konuşmadan bana olan aşkını anlatabiliyordu. Gözlerine bakarken büyülü bir aşkın pençesine düşüyordum. Daha önce kimse beni böyle sevmemişti. Varlığıma bağımlı bir adam kaybetmekten korkuyordu bu anı. Usulca indirdi beni. Saçlarımı elleriyle yüzümden araladı. Özlem dolu dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde onu ne kadar özlediğimi hissettim. Bastırdığım acılar beni sarmak için bekleyen kollara bakınca gün yüzüne çıkmış resmen gözlerimden boşalıyordu.

" Artık ağlama Leyla. Her şey geçti." dedi ve alnımdan öptüğü başımı göğsüne yasladı.

" Önümüzde uzun bir yolculuk var. Norveç'e evimize gidiyoruz." derdemez elimden çekti. Tepeden bizi bekleyen ovaya doğru koşmaya başladık.

YAŞAM ATEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin