-Palyaço-

105 66 10
                                    

O hapishaneden çıktığında sakin rüzgar onun yapraklarını okşadı. Kuş sesleri kulağına doldu.Biran da olsa bu âna gülümsedi çiçek.Ve akışına bıraktı.
Ama hesaplamadığı bir şey vardı ki
O da yağmur.Tek tek ıslattı tenini
Ve ardından bir şeyler söyledi.
Hiç mutlu şeyler değildi.Duymamak istedi.Ve yağmur dinene kadar başka şeyler düşündü.Yağmur damlaları çilemeye başladığında seste kesildi.
Tuttuğu nefesi bıraktı çiçek.
Yine güzel şeyler düşünmeye başlarkenAyak sesleri işitti.
Merakını dindirmek için
Baktı sesin geldiği yöne. Kalbi hızlıca atmaya başladı. Ne olmuştu çiçeğe? Çiçek bilmiyordu. Ama şaşırmıştı.Bu acı çeken kalbinin heyecanla atmasına
Bunu yapanda onu okşayan adamdı.
O farketsin diye güçlükle yapraklarını gürleştirdi.Farketmis olmalı ki
Onun tarafina doğru baktı.Ve çiçeği gördüğünde gülümsedi.Ardından çiçeğin hizasına gelip çiçeği okşadı.
Ona bir şeyler anlattı. Çiçek o an huzura varmıştı. Huzurunu bozan başka bir ses duyduğunda onu okşayan kişi ayaklandı ve gitti. Ama çiçek gitmesini istemiyordu. Kalmasını onu gülümsetmesini istiyordu. Ama yine de gitti. Belki de geri dönmemek üzere.

Çiçeklerle dolu bir yerdeydik. Ben oturmuş çiçeklerden taç yapıyordum. Tâcım bittiğinde kardeşimin başına taktım. Ona gülümsedim ve ona tam bir prenses gibi gözüktüğünü söylediğimde o da bana o güzelim gülüşlerinden attı.

Sonra da bir anda başka bir yerde buldum kendimi. Burası benim odamdı ve yanaklarımdan gözyaşları akıyordu. Bir kapı kapanma sesi geldi. Sese doğru baktığımda kardeşim içeri girmişti. Kapıyı hızlıca kapattı ve bana koşarak geldi. Beni desteklemek için sıkıca sarıldı.

Endişeli bir sesle" Ne oldu abla sana?" dediğinde cevap vermedim ve daha çok ağlamaya başladım.

O ise bana daha sıkı sarılıyordu. Sarılmayı bıraktı ve geri çekildi. Gözyaşlarımı sildiğinde onunda üzüldüğünü gördüm.

Sırtıma beni desteklercesine vurdu." Üzülme bir şey olmaz, geçer."dediği an da kendimi küçük bir kız gibi görmüştüm. Kardeşimde benim destekliyici ablamdı. Gözyaşlarımın arasından gülümsedim. Ama gülümsemem biranda soldu çünkü görüntüler buğulanmaya başlamıştı

Bense rüyamın bittiği anladığım için beynime sövüyordum.

(....)

Aniden kalktığımda etrafıma bakınca odamda olduğumu anladım. Rüyada olup olmadığımı anlamak için kolumu cimcikledim. Evet kesinlikle rüyada değildim. Buruşmuş yüzüm ve kolumu ovalamam kanıtıydı. Uvuzlarımı ovalayarak yatakta doğruldum. Ve bir anlıkta olsa rüyayı düşündüm. Bu 2 senede onunla ilgili gördüğüm ilk rüyaydı. İlaçlarımı almadığım için böyle olmuştu.

Giysimi değiştirmek için soğuk zemine ayağıma basıp giysi dolabıma doğru gittim. Dolabımı açtığımda pek bir şey olmadığını farkettim. Üstüme bir kıyafet almak için çantamı alıp yatağımın üstüne koydum. Çantamı açıp içinden rastgele bir şey aldım ve giydim. Ardından saçımı topuz yapıp kafamı dağıtmak için aşağıya indim.

Aşağı inerken ailemin bir konuyla alakalı konuştuğunu duyduğumda kapının eşiğinde durdum ve onları dinledim.

Annem babama bakıp" Hasan gecenin hala ne yaşadığını bilmiyoruz ve ben bu evi huzursuz edeceğinden endişeleniyorum." Gözlerimi devirdim. Bende senin çocuğun olup olmadığım hakkında endşileniyorum. Düşüncelerimi bölen babamın sesiydi.

Babamın yüzünü göremiyordum. Ama sesi bir hayli kızgındı. " Onun kardeşi öldü. Ne kadar sene geçmiş olsada öldü. Hem şuan onu böyle bir şey yaptığını görmedim. Eski de kaldı o yaptiğı şeyler. Hem öyle bir şey yapsa da şunu düşünmen lazım. Senden daha çok vakit geçirdi o kız. Onun için normal. Hem neden hala gece hakkında böyle konuştuğunu anlamıyorum o senin de kızın." Babamın bu cümlelerinden sonra annem sustu. Bense yüzümdeki gülümsemeyle içeri girdim.

Gezegenimdeki Parlayan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin