Çiçek her zamanki şeyini yaptı.Kendini rüzgara bıraktı.Gülümsedi hayata içtenlikle.Neden olduğunu bilmiyordu.
Sadece gülümsüyordu.Galiba dünkü olanlar hala onu hayata doğru umutlandırıyordu.Çiçek gün geçtikce toparlanıyordu.Ama yinede o kırık dalı düzeltemiyordu.Hiçbir zaman da düzeltemicekti.Bunları düşünürken yüzüne bir su tanesi geldi. Sonra bir tane daha. Çicek gökyüzüne doğru baktığında bu tanelerin yağmur taneleri olduğunu artık biliyordu. Gülümsedi ve yağmurun su tanelerinin tek tek tenine değmesine izin verdi. Tenine her değdiğinde daha çok canlanıyordu. Ne kadar saat geçmişi bilmiyorum ama yağmur dinmis ve güneş geri gelmişti. Çiçek bu duruma üzülmüştü. Yapraklarında olan su damlacıkları gitmesin diye çırpmadı kendini. Tek tek düşmesini izledi sadece. O sırada çiçek bu anları yaşarken ne sallanma hissetmişti ne de bir "click" sesi . Çiçek o anları yaşarken onu okşayan adam onu n bu halini güzel bulup fotograf çekmişti ama çiçeğin haberi bile olmamiştı. Sadece ve sadece yapraklarından dökülen su damlacıklarıni izliyordu.Kafamdaki bin bir türlü karmaşadan uyuyamamıştım ve yatağımda bir süre boyunca debelenmiştim. Sonra zar zorda olsa kalkıp üstüme bir şeyler giyip kendimi o eskiden hep gittiğim, kahveleri damağımda bayram yapan hüseyin amcanın dükkanında bulmuştum. Şansıma açıktı.
Dükkana girdiğimde hüseyin amca kapının zilini duyduğu an da kimin geldiğine bakmak için bana doğru döndü. Beni gördüğünde geçmişimi umursamadan içten bir şekilde o aksakallarının arasından bir gülemseme hediye etti bana. "Gece kızım hangi rüzgar attı buraya seni."dediğinde o sırada masadan bir sandalye çekip oturmuştum. "Napayım be hüseyin amca uyku tutmadı. Bende kendimi bir ayıltacak bari kahve içiyim dedim. Burda buldum kendimi."
Elindeki bezi bıraktı ve omzumu poh pohlayıp "İyi yapmışsın. O zaman her zamankinden yapıyorum."dedi. Hala unutmamaıştı hangi kahve içeceğimi. Ona tebessüm edip başımı olumlu şekilde sallayıp içeceğim gelene kadar telefonla uğraşmaya başladım. Telefonumda instagramımdaki eski hesabımı açtığımda bütün takipçilerimi gittiğini sadece ailemin ve ardanın kaldığını gördüm. Yüzümde sıcak bir tebessüm oluştu. Kendimi hızlıca toparlayıp son yıllarda neler olduğuna baktım. Pek değişen yoktu;ünlüler bir evlenip bir ayrılıyolardı. Afrikada hala aç insanlar ölüyordu. Kadın tecavüzleri artmıştı vb. Hiç iyi bir haber görmüyordum. Galiba dünyadan şu 2 senedir çok şey beklemiştim. Bu komikti.
Düşüncelerimden alıp çıkaran ayak sesleri ve ardından kapının üstünde bulunan zilin sesinin çıktığı an da kafamı o tarafa çevirdim. Arda gelmişti. Aklım dünkü olanları gidince gülümsemem geri yüzüme oluştu. Niye ben bu çocukla hep tesadüfen karşılaşıyordum. Sinirlerimi altüst ediyordu salak. Onu takmamaya çalışıp , ama içimden neler diyorum, hasan amcanın masama doğru gelip kahvemi koymasını izledim. O gülümseyip gittiğinde istemeden ardaya kayan gözlerimi çekip kahveme odaklandım. Ve kahvenin o yoğun burnuma gelen kokusunu kendime sabitledim. İçimden kalbime delice şeyler yapmamasını söylüyordum. Kendimede neden böyle yaptığımı sorguluyordum. Şu iki senedir duygularımın körelmesi lazımdı.
Kendimi bunlardan soyutlayıp kahve dolu bardağımı elime alıp bir yudum aldım. Hasan amca yine beceresini göstermişti. Kafam azda olsa o konudan uzaklaşmaya, kahvenin o uyuşturucu kokusunu çekmeme neden oldu.
Kahveden küçük küçük yudumlar alırken pencereden gelen geçenleri izlemeye koyuldum. Arada sırada ardaya bakıyordu. Ama dışardan gelen geçenler daha dikkatimi çekiyordu. Acaba nereye gidiyorlardı? İşe, eğlenceye ya da bir hastaneye. Nereye gitseler bile aynı doğrultuya doğru gidiyorlardı. Ama düşünceler farklıydı. Bunları düşünürken kahvemden son yudumlarımı yudumluyordum. Başıma elimle destek koyup gelen geçenleri birde bu açıdan izlemeye başladım. Ama bu açıdanda pek bir değişiklik olmadığı içim fikrime dudaklarımı kıvırdım. O anda ben her şeye dalmışken bir "click" sesi duydum. Nerden geldiğine bakmak için dönüyordum ki hasan amca gelip kahveyi aldı ve tam parayı vericekken beni görmeyeli uzun zaman olduğunu bu seferlik bana kıyak geçtiğini söyledı. Ama ben itirazlarıma devam ederken lafımı dinlemeyip yanağımdan makas alıp tezgahına döndü. Bende pes etmis bir halde sesin geldiği yere baktığımda orda hiç kimsenin olmadığını gördüm.
Ardaya baktığımdaysa o yerini değiştirmiş köşelere çekilmişti ve kitap okuyordu. Hala kitap okumayı seviyordu. Acaba ne tur kitaplar okuyordu. Kitap zevkini değistirmis miydi? Bu soruma kafama vurarak cevap verdim. Kendime sanane deyip kendime kızmış bir şekilde sandalyeden kalkıp dükkandan çıktım. Salak gece salak! Kaç sene geçmiş hala ona ilgi duyuyorsun peki o sana ilgi duyuyor mu bunu düşünmüyorsun. Kim bir katili severki.
Dikkatim o kadar dağınıktıki karşımdan gelen arabayı son an da görmüştüm. Ve gördüysem bile çok geç kalmıştım. Tam araba beni ezicekken birisi beni çekti. " Dikkatin nerede?"diyen sesi bir yerden tanımadığımi anladığımda ona doğru döndüm. Beni kurtaran kişiye baktığımda gökyüzünu andıran gözleri, siyah olan saçları ama onlara değişiklik olsun diye uçlarındaki mavilikler ve o endişeli yüz. "Kafam biraz karışıktı." Kızın kaşları yavaşça yerlerine oturdu."Dikkatli olsan iyi edersin. Yoksa se-" omzumu silktim. "Peki olur." Şuan utanmıştım ve onu geçiştirip gitmek istiyordum. Tam giderken arkamdan bana doğru seslendi." İnsan bir teşekkür eder."diye bağırdı. Bu yaptığim kalabalıktan dolayı kendime kızdım. Arkamı dogru dönüp"Teşekkürler" deyip eve doğru yol aldım. Günlerim ne zaman rayına oturucaktı. Eve geldiğimde yine sessizliğin evin her yerine dağılmış bir şekilde olduğunu gördüm. Eskisi gibi annem ve babam işteydi. Ama bir fark vardı ki şimdi de melek yoktu. Buruk bir gülümseme oluştu.
Saksının altına elimi sokup her zaman orda olan yedek anahtarı aldım ve kapıyı açtım. Ve kendimi yorgunlukla kanepeye bıraktım. Ve bugünü ayrıntısına kadar düşündüm. Ayrıntısına kadar..
Size soruyorum. Acaba kızımızla ardayı aynı okuluma mi yoksa ayrı okula mı yazdiriyim yoksa başka bir bir şeyler mi yapiyim? Kafam karisık yorumlarinız benim için önemli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gezegenimdeki Parlayan Yıldız
Teen Fiction-Geçmiş- Yıldızları gösteren gece asıl yıldızını gündüze vermişti. (...) -Gelecek- O benim için gündüze giden yıldızımın yerine tutan hiç göz kamaştıracak parıltısını görmediğim birisiydi. O şimdi benim gezegenimdeki parlayan yıldızımdı. Sadece ba...