🦇

1K 71 32
                                    

Bagjiwi: Yarasa

Rose (Chaeyoung)

"Bende sözümü tutmayacağım." dedim cesaretle. İşte başlıyorduk. Anlamayarak, "Ne?" diye sordu. İkimiz de sonuna kadar ciddiydik. Ya şu an son kozumla onu insanları öldürmekten vazgeçirirdim, ya da hiç şansım yoktu...

Kollarından zor da olsa ayrıldım ve biraz uzağını bulmaya çalıştım. Pencereye doğru, geri adımlar atıyordum. Gözlerimizi birbirimizden hiç ayırmıyorduk. Yutkunarak söze girdim. "Eğer sen sözünü tutmazsan, bende sözümü tutmam."

Bahsettiğim şeyi iyi anlamıştı. Yüzü sinirden seğiriyordu ama vazgeçmemeliydim. Daha fazla bu katilliğe göz yumamazdım. Engel olma şansım az bile olsa, vardı.

Bilerek uzatarak, "Hangi sözünü?" diye sordu. Tıslıyordu. Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu ama yine de tekrar etmemi istiyordu.

Elimle arkamda ki, boydan pencereye tutundum ve güç almaya çalıştım. "Sana seni bırakmayacağıma... bırakıp gitmeyeceğime dair verdiğim söz. Eğer sen, bana verdiğin sözü tutmazsan... b-ben de tutmam."

Hafiften titriyordum ama yine de cesaretim vardı. Bunu yapmayı kendime bir zorunluluk görüyordum. Bunu yapmam gerekiyordu.

Gözlerinin altı kızarmıştı. Dağınık saçlarıyla ve tek kulağında ki kanca ay figürlü küpeyle, hem çok yakışıklı hem de korkunç bir canavar gibi görünüyordu. Sinirle gülümsedi. Bu şu an sakin kalmaya çalıştığının bir işaretiydi.

Bana doğru yavaşça bir adım attı ve sinirli gülümsemesini sildi. Tehlikeli ve alçak çıkan sesiyle, "Ne dedin sen?" diye tekrarladı. Bu cevabımı değiştirmem için bana verdiği şans göstergesiydi ama geri adım atamazdım.

Korkudan kısık çıkan sesim, içimde ki cesaretin tam tersiydi. "Öyle..." Yutkunuşumun sesi, ikimizin de kulaklarını doldurdu. Aramızda hâlâ mesafe vardı ama eminim ki bunu kolayca kapatabilirdi. Bu yüzden becerebildiğim kadar arkamı sıfırladım ve cama yapıştım. Dudaklarımı, boğazlı kazağımın içine sokuştururken hâlâ ondan gözlerimi kaçırıyordum.

Tekrar adım atmaya başladığında, gözlerimi sıkıca yumdum. Kısa bir süre içinde nefesini yüzümde hissediyordum. Parmak uçlarıyla yanağıma dokunduğunda nefesimi tuttum. Sinirden elleri buz kesmiş olmalıydı. Hafifçe parmaklarını yanağımda gezdirdi.

Oldukça dibimde olduğuna yemin edebilirdim. Parmaklarıyla yüzümü yavaşça kaldırdığında, dudaklarımı kazağımın içinden çıkarmıştı. Tekrar yutkunup gözlerimi açtım. İhtiyaç duyduğum nefesi, olabildiğince sessizce aldım.

Gözlerimi çok kırpıştırıyordum ama yine de göz kontağını bozmuyordum. Dudaklarıma eğildi. Milim mesafede, dudaklarımla gözlerim arasında gidip geliyordu. Dudaklarıyla dudaklarımın üzerine üfleyerek, "Beni canını yakmaya zorlama Chaeyoung. Yoksa, sana olan arzum bile beni durduramaz." dedi.

Gözlerinin içine bakarken, korkumun zirvelerini yaşıyordum. Ama bu korku zirvelerinin, onun yanındayken daha büyük zirveleri de keşfettirdiğini anlıyordum.

Tek bacağını, benim bacak arama sokuşturuyordu. Titrerken, onun gücüne engel olamıyordum. Dudaklarımı derince emerken, dizinin üzerinde ki yumuşak yüzeyi kadınlığıma sürttüğünü hissediyordum. Bu bir tehlike uyarısıydı. Dudaklarımızı ayırdığında ki çıkan ses, utanarak gözlerimi kapatmamı sağlamıştı. Gözlerimi bacak arama indirip baktığımda, dudakları kulağımdaydı. Fısıldayarak, "Beni senin canını acıtacak şeyler yapmaya zorlama Chae. Ben merhametimi mezarda bıraktım. Sana yazık olmasın."

Bacağını kadınlığımdan çekti. Hemen sonra da elini attığında korkuyla yüzüne baktım. Acımasız gözleri yine dibimdeyken, elini sıkılaştırdı ve birden avuçladı. Gözlerim büyümüştü ve ağzım açılmıştı. Canımın acımasıyla gözyaşlarım kendini göstermişti.

Aralık dudaklarıma bir kez daha yapıştı. Sert öpüşü dudaklarımı yırtacak kadardı. Durmadan kadınlığımı avuçladığında, acıyla ağzının içine inliyordum. Elimi göğsüne vurarak durmasını istiyordum ama o devam ediyordu. Ağlamam şiddetlenmişti ve nefesim tükenmişti.

En sert yumruklarımla göğsüne vuruyordum ama işlemiyordu. Sonunda ayrıldığında dudaklarımın kanı, dudakların da belirdi. Tehlikeli gülümsemesiyle, dudağını yaladı ve alnında ki teri koluna sildi.

Ağlamaktan kan çanağı gözlerimle, ona nefretle baktım. Sinirle, "Uzak dur benden!" diye bağırdım. Sinirli derin nefesini odaya bıraktı ve hızla dışarı çıktı.

Olduğum yere çökerken, hıçkırıklarımla ağlamaya devam ettim.

*

Fabrika da Gwang2 çetesi vardı ama Gwang2 yoktu. Kai ve Lucas pilotları halletmişlerdi. Bu iş için hazırladıkları bütün evrakları kasaya yerleştirdiler. Lisa ve Jisoo karşılıklı sandalyelerde yayılarak oturmuş gülüyorlardı.

Sehun ofladı. Lucas, Chanyeol'a "Niye bağlamıyorsunuz?" diye sordu. Bu sefer oflayan Chanyeol'du. Lucas'ın sorusunu cevaplamadan siyah, deri kanepeye gitti ve uzun bedeniyle yayılarak oturdu. Sehun Lucas'a bakarak, "Yani, mümkün mü?!" dedi.

Jisoo, "O değilde bu tahtaya oturmaktan götüm düzleşti. Ne zaman gidiyoruz?" deyip ayağa kalktı. Chanyeol, "Otur yerine!" diye bağırdı. Jisoo onu umursamadan ayakta gerindi ve Chanyeol'un yanında kanepeye oturdu. Chanyeol ona kızgınlıkla bakarken, "Off orda değerli popom acıyor işte anlasana ibne! Şurda oturuyoruz işte ne güzel." dedi.

Kai ofladı ve Jisoo'nun kalktığı sandalyeye oturdu. Bıkkınca Lisa'ya baktı ve "Şeytanla oynuyorsunuz." dedi. Jisoo ciddiyetle lafa atladı, "Biz şeytanla oynamayız. Projemizi sunarız, o uygun görürse o da bize katılır. Laflarını dikkatli seç!" dedi.

Sehun, "Yıldım." deyip Jisoo'nun yanına oturdu. Lucas sinirle, "Şunları bağlayın ve tek kelime daha söylemeyin.!." dedi. Kapıyı çarpıp çıktığında, Chanyeol'da onun arkasından çıkmıştı. Sehun, Jisoo'ya döndü ve "Ojelerin güzelmiş." dedi. Artık çok yorulmuştu. Jisoo gülümsedi ve "Teşekkür ederim bebeğim." dedi.

Kai anlamazca Sehun'a bakarken, Sehun umursamadı ve o da odadan çıktı. Kai, erkekliğini tutarak temkinli bir şekilde ayağa kalktı ve "Tekme atarsanız, yaşatmam sizi sürtük piçler." dedi.

Lisa sırıtarak Jisoo'ya baktığında, Jisoo da ona karşılık vermişti. Lisa birden ayağa kalktığında, Kai korkarak erkekliğini siperledi. Lisa sakince gülümsedi ve "Off amma ödleksin ha." dedi. Alaylı sırıtışıyla, Jisoo'nun yanına kurulurken Jisoo da gülüyordu.

Kai göz devirdi ve umursamamaya çalıştı. Masanın üzerine çıktı ve serseri gibi oturup, telefonunu çıkardı. Telefonuna gelen haberleri ağzı açık okuyordu.

Bagjiwi piyasaya yeniden girdi.

Bagjiwi, Gwang2'unun elinden kurtulmayı başarmış tek kurban!

İyileşti ve geri geldi.

Gwang2 çetesinin başı dertte...

Gwang2 ne yapacak?

🦇

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin