🥀

898 73 117
                                    

Rose (Chaeyoung)

Çığlığım kısa sürmüştü. Han'ın uyanmaması gerekiyordu ve zaten büyük bir çığlık değildi. Nutkum tutulmuştu çoktan. İki elimle de ağzımı kapatmıştım. İçimden dua ediyordum 'Nolur bir rüya olmasın. Lütfen o canlı olsun. Yaşıyor olsun. Tanrım lütfen onu benden alma. Yalvarırım ölmemiş olsun. Lütfen bu an gerçek olsun...'

Yuvarlak bir saydam gözlük takıyordu ve eskisi gibi o kadar yakışıklıydı ki. Rüya gördüğümden şüpheleniyordum ama bir yanım gerçekten o burdaymış gibi davranıyordu. 'Lütfen bu bir rüya olmasın. Öyleyse bile uyanmak istemiyorum.'

Yavaşça sandalyeden kalkıp bana doğru geldiğinde hâlâ donuk gibi onu izliyordum. Arkamda ki kapıyı sessizce kapattığında, göğsü omzuma değiyordu. Kokusunu alıyordum. Onu hissedebiliyordum.

Baş parmağıyla çenemi okşamaya başlamıştı. Çok az olan ışıkta bile gözleri o kadar güzel parlıyordu ki. Burukça gülümsedi öldüğünü sandığım kocam. Gülümsemesi de gerçekti. Hiç kimse, şu an bana onun bir rüya olduğuna inandıramazdı. O kesinlikle gerçekti. Gülümsemesi sanki bütün sancılarımı silmiş gibiydi.

Yeni yeni kendime geliyordum. Hareket edebilecek gücü nihayet, az da olsa kendimde bulabilmiştim. Ağladığımı, onun gözlüklerinde ki yansımama bakarken anlamıştım. Hemde çok fazla ağlamıştım. Gözlerimi silmeden ona dokunmaya başladım.

Heybetinden bir şey kaybetmemiş göğsü, karın kasları, güçlü omuzları yerli yerindeydi. Dışardan bakıldığında sıska görünen vücudunda ki sayısız kasları yerli yerindeydi. Normal boyuttaki dudakları, gece karası gözleri, bembeyaz teni her şeyiyle Baekhyun burdaydı işte. Karşımda duruyordu. Peki şimdi ben nasıl davranmalıydım? Nasıl tepki vereceğimi bile bilmiyordum. Öldüğünü sandığım kocamın elleri arasındaydım. Belimi sarmıştı ve beni kendine bastırıyordu.

Hâlâ arkası kesilmeden dökülen gözyaşlarım arasında gülümsedim ve Han'ın uyanmaması için kısıkça çıkardığım sesimle, "B-Baekhyun..." diyebildim. Gerisi gelemiyordu işte. Altı yıl, dile kolaydı. Onsuz geçmişti işte. Onsuz geçirdiğim koca altı yıl. O kadar zor ve acı doluydu ki.

Buruk gülümsemesiyle birlikte, yüzünü boynuma gömdü ve sarılmaya başladı. Durmadan ağlarken kendi kollarımı onun boynuna dolamıştım. Özlem duyduğum boğuk sesiyle, "Seni çok özledim." dedi. Gözyaşlarım daha da çok artarken, damlalar onun omzunda ki yerini alıyordu.

Uzun ve hasret dolu sarılmamızdan, sonra şimdi göz gözeydik. Gülümsedi ve "Kızmayacak mısın?" diye sordu. Haklıydı aslında, kızmam gerekirdi. Bağırıp çağırıp onu yerle bir etmem gerekirdi. Ama asla bunu yapmayacaktım. Onu böyle bulabilmişken, asla kaybedemezdim. Önce, beni tekrar bırakıp gitmeyeceğinden emin olmam gerekirdi.

"S-sen bu-bunca zamandır... n-nerdeydin Baek?" Elleriyle gözlerimi silmeye başlamıştı. Islak yanaklarımda ki bütün gözyaşlarımı temizlemişti. Eli sıcaktı ve ince parmakları gözlerimin altında geziniyordu. Dudaklarıma eğildi ve milim mesafede nefesini dudaklarıma bırakarak, "Bunu sonra açıklarım Chaeyoung. Şimdi sadece biraz özlem gidereceğim." dedi. Hiç beklemeden dudaklarıma kapandı ve bedenimi, kapıyla arasına aldı.

Dudaklarımın arasına diliyle baskı yaparken, itaat edip dudaklarımı araladım ve dilini sokmasına izin verdim. Yavaş ama sertçe öpüyordu. Aynı şekilde karşılık verirken, onu ne kadar çok özlediğimi yine iliklerime kadar hissediyordum.

Kesinlikle ahlaksız şeyler yapmak istiyordu ama ben erken olduğunu düşünüyordum. Her şeyi öğrenmek istiyordum ama o ilk önce sevişmek istiyordu. Ayak uydurması zordu.

Elini elbisemin altına götürdü ve kalçamı sıktı. Ağzının içine inlerken, durmadı ve aynı işleme devam etti. Dili dilimi resmen okşar gibiydi ve ben alev aldığımı sanıyordum. Vücudumun ısısı birden çok fazla artmaya başlamıştı.

Kalçamda ki eli avuçlamayı bırakmıştı ve şimdi git gel yaparak sertçe okşuyordu. Kendimi ona bastırıyordum ama diğer yanım onu durdurmam gerektiğini söylüyordu. Kesinlikle durmalıydık ama o duracak gibi değildi.

Nefeslerimiz kalmadığında dudaklarımı bıraktı ve bu sefer boynuma eğilerek orayı emmeye başladı. "B-Baek-hyun" diye inlerken erkeksi bir şekilde hırlayıp daha da sert bir şekilde devam etti.

Emerken çıkardığı ıslak sesler, yüksek değildi ama devam ederse Han gerçekten uyanabilirdi. Onu omuzlarından tutup, boynumdan çıkardığımda yüzüme baktı. Bunu bekler gibi bir hali vardı sanki. Afallamadı ve normal bir şekilde gözlüğünü düzeltti.

"Bagjiwi öldü, yarın kahvaltıya bekleme karıcığım." Arkasında ki sandalyeye astığı ceketini giymeye başladı. Bacaklarım korkuyla titriyordu. "S-sen mi ö-öldürdün? Ne?! Nasıl yaparsın Baekhyun?!" Gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı. Onu niye öldürmüştü? Sebebi neydi?

Şapkasını eline alıp, üzerime geldi. Aramızda ki mesafeyi çoktan kapatmışken, yüzü korkutucu görünüyordu. Ne zaman taktığını bilmediğim eldivenleri, parmaklarının yarısını açık bırakıyordu. İnce parmaklarıyla, sarı saçlarımı okşamaya başladı.

"Ben öldürdüm ve o ölmeyi o kadar çok hakketti ki. Ve sen, beni pislik bir katil olarak bilmeye devam edeceksin. Ve de ben seni ve oğlumuzu izlemeye devam edeceğim. Ve son olarak sen, o kadar masum ve güzelsin ki seni kirletemem Chaeyoung. Beni katil olarak bilmeye devam et güzelim, ama ne olursa olsun seni asla bırakmam. Bilmen gerekenler bu kadar, fazlasını isteme."

Dudaklarıma kısa bir öpücük verdi ve yanağımda ki gözyaşlarımı tekrardan silmeye başladı. Kulağıma eğildi ve fısıltıyla, "İyi geceler Rose." dedi. Oyun ismimi söylemişti. 'Rose' Bu ismi duymayalı o kadar uzun bir süre olmuştu ki.

Yavaşça elini tuttum. Gözlerimle üzgünce ellerine bakıyordum. "Gidiyor musun?" diye sorduğumda bakışlarımı onun gözlerine çıkardım. Başını hafifçe aşağı-yukarı salladı ve elini yavaşça elimden ayırdı. Gitmesini istemiyordum.

Gülümsedi ve şapkasını takıp mutfak penceresine yöneldi. O pencerenin açık olduğunu yeni görüyordum. Tam pencerenin önünde durdu ve tekrardan bana baktı. "Her zaman yaptığım gibi sizi izliyor olacağım. Sakın beni arayıp, izlemeye çalışma Chaeyoung. Uyumadığını görürsem tekrar içeri girerim ve o zaman," Bacaklarıma bakarak sırıttı. "İyi şeyler olmaz."

Tek hamlede pencereden atladığında, titreyen bacaklarım daha fazla dayanamamıştı. Olduğum yere çökerken, gözyaşlarımı tekrardan bıraktım. Kocam bir katildi ve yaşıyordu. Bagjiwi'yi öldürdüğünü söylemişti ve kesin öldürmüştü. Beni yıllardır uzaktan izliyor olmalıydı. Resmen yıllarca aynı bahçedeydik ve bunu şimdi öğrenmem ne kadar acıydı.

Masaya uzandım ve güç almaya çalışarak ayağa kalktım. Gözlerimi silerek pencereye yaklaştım. Dediği gibi onu aramıyordum. Sadece gözüm bir kereliğine çalılığın arkasında, kendini gizlemeden duran güçlü adama takılmıştı. Gözlerine bakıyordum. Yutkunarak pencerenin kulpunu çevirdim ve sıktım. Perdeyi hemen onun yüzüne çektim ve görünmesini engelledim.

Belki de Baekhyun gerçekten de ölmüştü. Şimdi, belki de sadece Gwang2 yaşıyordu. Aşık olduğum adam Byun Baekhyun gerçekten de ölmüştü. Şimdi ise sadece onun bedeninde ki Gwang2 yaşıyordu. Ve asıl ölmesi gerek Gwang2'ydu. Gwang2 ölmeliydi...




🥀

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin