🥀

1.2K 84 40
                                    

Rose (Chaeyoung)

O değil de çok fena tuvaletim gelmişti. Tam karşımda da kapısı açık bir lavabo görünce içine koşmuştum.

İşim bitmişti ve dışarıdan ismim sesleniliyordu. Burda olduğumu biliyordu. Bilerek ses vermedim ve aynadan kendime baktım.

Bebeğim bir aylıktı ve git gide onu hissedebiliyordum. Çok fazla tedirgindim ama yine de bir bebeğim vardı ve onu görmezden gelemezdim. Ya da onu aldırmazdım...

Sarı saçlarımı biraz savurup, sakince kapıyı açtım. Ben sinirli bir Baekhyun beklerken, daha çok endişeli bir Baekhyun bulmuştum.

Şüpheyle,

+Neden burdasın?

-Tuvalete geldim.

+Aşağıdaki tuvaletlere ne olmuş?

-Baekhyun onları da yalnız bıraktığı için ağlıyorlar. Kıyamadım girmeye. Yazık çok üzülüyorlardı...

Durumu kavrayınca gülümsedi ve elimi tutup beni kollarının arasına aldı. Dudaklarımı büzüp, sarılışına karşılık verdim. Belimde ki ellerinden biriyle, sırtına sertçe vurdum ve "Karın burda hamile! Biraz benimle ilgilensene!" diye cırladım. Belki de hamilelikten hormonlarım da değişiklikler oluyordu. Bilmiyordum ama şu an ciddi manada üzgündüm...

Güldü ve "Tamam, ne yapmak istiyorsun?" diye sordu. Sarılmayı bitirdi ve yüzüme bakmaya başladı. Biraz düşündüm ve "Lunaparka gidelim mi?" diye sordum. Bir çocuk gibi heyecanlıydım.

İlk önce yüzünü astı. Kabul etmeyecek sanmıştım ama sonra ciddiyetle, "Sadece iki saat ama?!" dedi. Başımı heyecanla aşağı-yukarı salladım. Sonra onu da elinden çekerek aşağıya doğru indirdim.

Yatak odasına da onu sokarken, hemen giyim dolabının yanına getirdim. Yüzüme anlamsız baktığında, "Yine böyle çıktın dışarı değil mi?! Aishh cidden bazen beni sinirlendiriyorsun Baekhyun! İncecik gömlekle, montta giymemişsin! Çıkar onu kazak giymemiz lazım..." diye kızdım.

Güldü ve bilerek gözümün önünde gömleğini çıkardı. Başımı öbür tarafa çevirmiştim ama o bilerek belimden tutup beni kendine bastırdı. Yüzümü ellerimle kapatıp, olabildiğince ona bakmamaya çalıştım.

Güldü ve ellerimin üzerine buz gibi ellerini koyup, "Sen benim karımsın. Saçmalama, aç gözlerini." dediğinde yavaşça ellerimi çektim. Açıkçası o kasları uzun zamandır görmüyordum ve ben... Şey yani özlemiştim...

Çekingence karın kaslarına dokunuyordum. Diğer yandan da okşarken, "Altılı mı, sekizli mi?" diye sordum. Güldü ve cevap vermedi. Geri çekilip kendim saydığımda ağzım açıktı. Sekizli karın kaslarını bu zayıf vücuduna nasıl sığdırdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Zayıf bile olsa heybeti vardı. Tipi yetiyordu bir kere.

Hâlâ açık olan ağzımdan salyalar akmadan önce kendimi toparladım ve dolabın içinde, onun bölümünde göz gezdirdim. Kazakları karıştırırken, "Gerçekten siyah ve beyaz dışında hiç renk bilmez misin sen?!" diye söylendim.

Sonunda siyah bir sweat çıkarıp ona doğru uzandım. Hiç üzerinden atmadığı şu siyah sweatten, dolabın içinde birkaç yüz tane vardı.

O üstünü giyinirken, gömleği banyoya götürüp kirlilere attım. Yanına tekrar döndüğümde, çoktan giyinmişti. Emir tonunda, "Aşağıdayım, çabuk gel." dedi ve odadan ayrıldı.

Lunaparka gideceğim için acayip heyecanlıydım. Kendimi bir çocuk gibi hissediyordum. Sanırım bunlar hep hormonlardan oluyordu. Hamilelik bana yaramamıştı.

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin