🌙

918 71 36
                                    


Öğleden sonra Gwang2 çete mekanı çok sessizdi. Gwang, Kuzzuk cephanesi işini çoktan halletmişti. Görev başarılmıştı ve Hope'un çetesine sağlam bir darbe vurulmuştu. Jisoo ve Lisa, Gwang2'unun emriyle karşı çetenin fabrikasına götürülmüştü. Gwang2 onları çetelerine göndermişti ve böylece içerde bir ajan kalmamıştı.

Gwang'ın Bagjiwi'den haberi vardı. Onun adamlarıyla bu sabah görüşmüştü. Bagjiwi kendini hâlâ gizliyordu ve bu Gwang2'yu çok sinirlendiriyordu. Bu sabah Bagjiwi'nin bir adamını öldürmüştü ve sözünü komple bozduğunun örneklerindendi. Adamı öldürmesi bile bir savaş sinyaliydi ve elbette Gwang bunu göze alarak yapmıştı.

Birden odasına Lucas ve Chanyeol daldığında umursamazca onlara baktı. Sonra onların telaşlı hâlini hiç umursamadan önünde ki evraklarla uğraşmaya devam etti. İmza atılması gereken ne çok dosya ve öldürülmesi gereken ne çok insan var diye düşündü.

Lucas sinirle soludu ve kapıyı bilerek çarparak kapattı. Ama Gwang yine onu umursamamıştı. Chanyeol Lucas'ın aksine gülüyordu ve Lucas buna çok öfkeleniyordu. Sakin kalmaya çalışan Lucas ayakta dikilmeye devam etti ve olabildiğince sesini yükseltmeden konuştu. "Bagjiwi'nin sağ koluyla görüşmüşsün?"

Gwang2 kafasını kaldırmadı ve mırıldanarak onu onayladı. Gwang2'unun umursamazlığı, Chanyeol'ü daha çok gülmeye sürüklerken Lucas'ı daha çok sinirlendiriyordu. Lucas aynı ses tonuyla, "Adamlarını niye öldürdün beyfendi?" diye sordu.

Gwang2 elinde ki kalemi bırakıp arkasına yaslanırken, 'üff' diye bir ses çıkardı ve içinde ki nefesi odaya boşaltı. "'Kenara çekil' dedim, çekilmedi. Güneşimi kapatıyordu." Chanyeol daha çok gülerken, kahkahasının arasında "Müthişti." dedi. Lucas sinirden dört köşeyken, yine de sakin davranmaya çalışıyordu. Derince nefes verdi ve "Tamam haklısın, seninle kendisi görüşmeyip adamlarını göndermesi küfür etmek gibi olmuş ama onu çok öfkelendirmesek? Ne yapacağı belli olmaz. Çok güçlenmiş diyorlar..." dedi.

Chanyeol'da işin ciddiyetine doğru gülmeyi bırakmıştı. Gwang2 sinirle Lucas'a baktı ve "Güçlenmiş? O benim kurbanımdı. Benim elimden kurtulduğu için öyle övüyorlar. Bir sikim beceremez. Tek gecede onu tek başıma çökertirim. Şimdi çeneni kapat ve bana geçmişin raporunu ver!" dedi. Chanyeol korkmaya başlarken, Lucas'a ileri gitmemesi için işaret yapıyordu. Lucas'ta ileri gitmeye korktuğu için sustu ve Gwang'ın mekanda olmadığı zamanlarda neler olup bittiğini tek tek rapor olarak vermeye başladı.

Akşama kadar üç adamın toplantısı sürmüştü. Sonunda işleri bittiğinde Chanyeol ve Lucas odadan ayrıldı. Gwang2 yalnız kalırken, arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı.

Yorulmuştu. Çok fazla yorulmuştu. Ne olurdu sanki tüm bu karanlıktan uzakta, Chaeyoung'la ve doğacak çocuğuyla birlikte normal bir yaşam sürseydi. Ama olmazdı. Engel vardı. En büyük engeli, kendisiydi ve aşmak imkansızdı.

Ofladı ve ayağa kalktı. Üzerinde ki ceketten ve gömlekten kurtuldu. Yaralarla, izlerle ve kabuk bağlamış derisiyle kendini acınası buluyordu. Karın kasları fazlasıyla belirgindi. Güçlü ama zayıf bir bedeni vardı. İlk önce sağlıksızdı bir kere. Yemek yemeye kendini layık görmüyordu. Elbette o kadar insanı öldürdükten sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edemiyordu.

Bazıları onun için ölmeyi haketse de, haketmeyenler de vardı. Tanrının, cehennemi onun için özel olarak ayırttığından hiçbir şüphesi yoktu. Belki de cehennemin kralı olarak belirlenmişti. Kaç tane insan öldürdüğü hakkında hiçbir fikri yoktu. Ama hepsini işkencelerle ve türlü acılarla ölüme mahkum etmişti. Hızlı öldürüyordu. Bu yüzden katliamları büyük oluyordu.

Bütün Dünya Polis Teşkilatlarının onu aradığı bir yalandı. Bu toplumları tatmin etmek için söylenmiş büyük bir yalandan başka bir şey değildi. Bütün Dünya Polis Teşkilatları, zaten onun emrindeydi. Dünya'nın gizli yöneticisiydi ama bundan sadece üst düzey insanların haberi vardı. Diğerleriyse alt tabakada yaşamaya mahkum edilmişti sadece.

Herkes Gwang2'dan sonra ki yöneticinin, yine Gwang2'unun oğlu ya da onun soyunda ki biri olacağını düşünüyordu. Ama diğer yandan herkes onun kimsesiz olduğunu da biliyordu. Elbette kendi çetesi ve Hope'un çetesi dışında kimsenin Rose'den ve doğacak çocuğundan haberi yoktu. İnsanlar bunu öğrenmeye asla uğraşmıyordu zaten. Bilenleri toprağın altına çoktan sokmuştu Gwang2.

Herkes basit bir sürtükten bile olsa Gwang2'unun hükümdarlığını, yine onun gibi biri olacak bir oğlunun yönetmesini bekliyorlardı. Çoğunluk bunu biliyordu. Zaten öyle olmalıydı. Ama Gwang2, bunu doğacak çocuğuna yapmak istemiyordu. Onu sonsuz bir acıya mahkum etmek iğrenç bir babalık olurdu. Kendi babasının ona yaptığını o da bir gün oğluna yaparsa, babasından ne farkı kalırdı.

O gizli tahtının başına, on yıl önce babasını öldürerek çıkmıştı. İşlediği cinayetler ve kurduğu çetelerle bütün Dünya liderleri ona itaat etmeleri gerektiğini öğrenmişti.

Gwang2 Kuzey Kore'liydi bir kere. Bunu Chaeyoung bile, zorla da olsa öğrenmişti. Doğduğu günden beri hep karanlıkta büyümüştü. Ülkesinde bu yaygındı ve gördüğü şeytani olaylar sayesinde karakteri böyle bir yapıya sürüklenmişti. Her türlü pislikle büyümüştü ve bunu kanından çıkartıp, temize ulaştırmak imkansızdı.

Doğacak çocuğun cinsiyetini biliyordu. Henüz Chaeyoung'un bunu bilmesine izin vermiyordu.  Aslında Chaeyoung bunu kendi öğrenmiyordu. Çocuğun doğmasına iki ay kalmıştı. Yedi aylıktı ve Chae'nin karnı gün geçtikçe daha çok şişiyordu. Chaeyoung, bebeğin cinsiyetini Baekhyun'un ondan gizli tuttuğunu biliyordu ama yine de ondan korktuğu için yanında durmuyordu. Merak ediyordu ama korkusu daha ağır basıyordu. Bu yüzden doğana kadar beklemeye karar vermişti.

Gwang2, Rose'nin ondan kaçtığını gördükçe hem sinirleniyordu hem de üzülüyordu. Acı çekiyordu ama onu daha fazla korkutmamak için ona yaklaşmıyordu. Düşüncelerine derin bir of daha çekti. Gelecekte bir oğlu olacaktı ama bunu annesine söyleyemiyordu.

Tek dileği oğlunun ona benzememesiydi. Yoksa ömür boyu acı çekerdi...

*

+ Sana demiştim. O senden gidecek ve sen engel olmayacaksın.

- Olmaz. Bana bak ihtiyar eğer benden kurtulması için söylüyorsan, baştan söylüyorum sana, olmaz. O, benim. Hiçbir yere gidemez!

+ Gidecek evlat, gidecek. Senden uzağa gitmesine izin ver. Bırak kendi kendine çocuğuyla geçinmeye çalışsın. Acılardan uzakta, biraz nefes alsın. Sonra karşısına çıkarsın.

- Bir süreliğine ölmemi söylüyorsun yani?

+ Fazla zekisin Gwang2. Çok fazla zekisin. Evet, bütün piyasada bir süreliğine ölmüş ol. Rose'ni uzaktan korursun.

- Bagjiwi varken, ölürsem... Rose'yi rahat bırakırlar mı sanıyorsun? Onu öğrenirler...

+ Eee uzaktan korumak da sana kalıyor. Karını uzaktan korumak, ilk defa yaptığın şey değil. Zaten on yıl boyunca hep yapmamış mıydın? Şimdi de yaparsın.

- Seni öldürmemek için kendimi zor tutuyorum ihtiyar.

+ Bende seni seviyorum damat...





🌙

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin