🥀

861 76 32
                                    

Rose (Chaeyoung)

"Ne oldu Kai?" diye sordum merakla. Güneşli bir öğleydi şimdi ve sabahtan beridir hiçbir şey yemediğim için midem bulanıyordu. Artık karnım fazlasıyla şişmişti ve bu benim daha fazla sorumlu olmam gerektiğini gösteriyordu. Baekhyun'u bir haftadır görmüyordum ve bu hem çok iyi hem de çok kötü bir şeydi. Canımı yakıyordu ama onu yine de çok özlüyordum...

Oturma odasındaydık ve merakla bir Kai'ye bir de diğer çete üyelerine bakıyordum. Lucas sol yanımda ki kanepede otururken, Kai'de sağ yanımda ki kanepede oturuyordu. Baş köşede ki koltuğa beni oturtmuşlardı ve bana önemli bir şey anlatacaklarını söylemişlerdi. Chanyeol ortada ki sehpanın üzerine oturdu ve bana bakmaya başladı. Sehun'sa şömineyle ilgileniyordu.

Hâlâ merakla ve endişeyle, bir şeyler söylemelerini bekliyordum. Lucas söze girdi ve "Rose... Gwang'la ilgili..." deyip sustu. Sehun şöminenin önünden ayrıldı ve direk söze girdi. Sehun, hiçte yatıştırıcı olmayan bir sesle "İyi bir haber mi kötü bir haber mi bilemeyiz ama her şekilde sakin ol." dedi.

Sinirlenerek, "Her neyse, gevelemeden söyleyin!" dedim ve karnımı okşayıp sakinleşmeye çalıştım. Böyle gergin ortamlarda gereksiz yükseliyordum ve bu da hamileliğin bir etkisiydi.

Kai sıkıntıyla nefes verdi ve "Gwang2... yani Baekhyun, öldü." dedi.

Birden dondum. Kai'nin gözlerinde takılı kalmıştım. Ne dedi o öyle? Nutkum tutulmuştu. Sanki her şey durmuş gibiydi. Yutkunmam gerekiyordu ama onu bile yapamıyordum. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Şaka gibi geliyordu. Daha fazla dayanamıyordum ve gözlerim kararıyordu. Boşlukta, "Baekhyun" diye fısıldadığımı duymuştum. Gerisi karanlıktı...

*

"O kadını öldürüyoruz." dedi Gwang2. Lucas birden "Hangi kadını?" diye sordu. Gwang2 karanlık gözlerini Lucas'a çevirdi ve "Bagjiwi'nin sekreterini." dedi düz bir şekilde. Lucas itiraz eder bir sesle devam etti. "Ama o kadın masum Gwang. İyi bir kadın. Hiçbir suç işlememiş. Sana da bir şey yapmadı..."

Gwang, elinde ki boş kahve bardağını sakince masasına bıraktı ve tekrar Lucas'a baktı. "İyi ya işte Lucas, iyi biriyse cennete gitmiş olur. Bu geceden sonra onun yaşadığını duymak istemiyorum." Masasına aynı sakinlikte otururken, Lucas yine itirazla lafa girdi. "'Ölmüş'olarak kayıtlara geçen biri için fazla gürültülü işler yapmıyor musun? Parmak izlerin var kadının boynunda, cesedi Bagjiwi bulunca senin ölmediğini anlayacak. Hadi bay süper zeka buna da bir çözüm buldun mu?"

Gwang2 gülmeye başladı ve kafasını yana çevrip, tekrar gözlerini adamlarına çevirdi. Hepsi ondan gelecek cevabı bekliyordu. Gwang2 sakince, "Hiç benim cinayet için yaptırdığım özel dosyaları incelemiyor musunuz? Halbuki o dosyalara ulaşabilme yetkisi sadece benim çetemde ama biriniz bile incelemiyor... Ahh cidden bazen beni deli ediyorsunuz!" dedi. Sözlerinin sonuna doğru sinirlendiğini belli ediyordu. Yine de sakin devam etmek istediği için kendine engel oldu.

Yavaşça ayağa kalktı ve masanın önüne geçerek çetesine daha yakın oldu. Masanın uç kısmına oturdu ve "Parmak izlerimi, nano ısıtıcılarla sildim. Pastel levhada bile görünemezler." dedi. Kendisi, yaptığı şeyi umursamazca söylemiş olsa bile adamları hayranlıkla ona bakıyordu. Sehun, "Ciddi misin? Nano ısıtıcıları kendin mi yaptın?" diye sordu. Gwang2 başını sallamakla yetindi. Lucas kafasını kaşıyarak, lidere baktı. Gwang'ta tekrar ona döndü ve sinirle, "Beni hafife almanız sinirlerime dokunuyor. Şimdi defolun! Kai haricindekiler çıksın." dedi ve tekrar ayağa kalkıp eski yerine geçti. Çete üyeleri hemen tek tek çıktılar.

Koltuğuna oturduğunda Kai'de ona döndü. Ciddiyetle, "Rose'ye söyledik. Şimdi doktorlar başında..." dedi. Gwang yerde bakışlarını gezdirirken, hafifçe gülümsedi. "Demek üzülmüş..." diye fısıldadı hayretle. Kai, "Sen ne bekliyordun? Yıkıldı resmen... yapmak zorunda mıydın?" dedi. Gwang2 hâlâ gülümserken, tekrar Kai'ye baktı ve "Bilmem, sevinir sanmıştım..." dedi.

Sonra saçlarını karıştırdı ve "Tüm dünya haberi biliyor, değil mi?" diye sordu. Birden ciddileşmişti ve konunun odağını değiştirmişti. Kai kafasını aşağı yukarı salladı ve "Tüm izleri emrettiğin gibi, silmek bir hafta aldı. Haberlerde bile ünlü katilin öldüğüne dair haberler çıkarıldı. Herkes öldüğünü sanıyor. Rose'yi dediğin gibi sakin bir köye taşıyacağız. Yalnız yaşayacak ve kimsenin onun senin karın olduğundan haberi yok. Ayrıca istediğin gibi etrafında korumalar olmayacak. Yalnız başına olacak, artık öyle ne kadar güvende olur bilemem... ama senin dediğini yaptırdım. Ve, cidden bunu neden yaptın? İnan anlamış değilim..." dedi.

Gwang2, Kai'nin sorularını cevaplamadı ve direk kendi emirlerini vererek "Lider Lucas olacak. Karşı çete savaşınıza dahil değilim. İsteseniz de beni bulamazsınız zaten. Herneyse, sahte kimliğim hazır mı?" dedi. Kai kafasını sallayıp, cebinden sahte kimliği çıkardı. Kimliği uzatırken, "Zaten kimse gerçek adını bilmediği için ismini değiştirmedik, al." dedi.

Gwang nefesini dışarı verdi ve ayağa kalkıp deri ceketini giydi. Cebine kimliği attıktan sonra şapkasını da kafasına taktı. Kai, "Ne iş yapacaksın? Niye durup dururken, kendini öldü ilan ettin?" diye sordu. Gwang2 gülümsedi ve "Elbette sana bir şey söylemeyeceğim Jongin. Gwang2 öldü, biliyorsun..." dedi. İlk defa Kai'ye gerçek ismiyle seslenişi, Kai'yi bile korkutmuştu. Gwang umursamazca onu orda bıraktı ve mekandan çıktı.

Temiz hava ciğerlerine dolduğunda, Chaeyoung'u şimdiden çok özlediğini farketti. Bundan sonra Baekhyun'du ve yeniden Gwang2 olur muydu, bunu kendisi de bilmiyordu. Ama isteği olmamaktı. Sadece ailesiyle gizli bile olsa huzurlu ve basit bir yaşam sürmek istiyordu. Ama bu da olmazdı. Şimdilik sadece tek başına basit bir serseri olacaktı. Nerden geldiğini, kim olduğunu hiç kimsenin hiçbir şeyi bilmediği bir şekilde yaşayacaktı. Ve karısıyla oğlunu uzaktan izleyecekti. Onları uzaktan sevmek zorundaydı. Bu ne kadar sürerdi, işte orası koca bir bilinmezdi...





🥀

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin