🌙

1.3K 92 46
                                    

Rose (Chaeyoung)

Çalışma odasının kapısını tıklattım ve nazikçe "Müsait misin?" diye sordum. Baekhyun, elinde ki dosyaları masaya bırakıp ayağa kalktı. Gülümseyerek, "Evet gel." diye fısıldadı. Ben de gülümsedim ve içeriye girdim.

Yanına kadar hızla vardığımda, asık suratıma baktı ve "Ne oldu?" diye sordu. Dudaklarımı büzerek, "Şey... ben..." dedim. Diyeceğim şey için utanıyordum. Ama o, yüzüme 'söyle' der gibi bakıyordu.

Utanarak, ayak ucumu yere sürttüm ve "Ben şey istiyorum... erik." dedim. Gülümsedi ve "Ama mevsimi değil ki?" dedi. Utançtan kızarırken, "Zaten Avustralya eriği istiyorum. Hani küçükken hepimiz birlikte, parkta yiyorduk ya. Onlardan..." dedim.

Düşünür ifadesiyle, "Senin için yarın getirtirim." dediğinde itiraz ettim ve ona biraz daha yaklaştım. Gözlerimi büyülterek tatlı moduma geçtim ve "Biz gidemez miyiz? Huh? Sende özlemedin mi?" diye sordum.

Gülümsedi ve yanaklarımı okşadı. Dudaklarımı kısacık öpüp, "Biz şu an gidemeyiz güzelim ama söz veriyorum, seni bir gün götüreceğim. Tamam mı?" dedi. Dudaklarımı büzdüm ve başımı salladım.

Yine gülümsedi ve beni kendine çekti. Ellerini belime sardı ve "Dudaklarını büzme ve şu kırmızı ruju sürme. Beni zora sokuyorsun..." dedi. Alnını alnıma dayamıştı ve gözleri kapalıydı.

İstemsizce yine dudaklarımı büzdüm ve "Nasıl yani? Kötü mü olmuş? Beğenirsin sanmıştım..." dedim. Gözlerini açtı ve dudaklarıma baktı. Sıkıntıyla nefes verip, "Yapma Chaeyoung..." diye fısıldadı.

Ne olduğunu hâlâ kavrayamamışken, kaşlarımı çattım ve "Beni artık beğenmiyorsun öyle değil mi? Yakında karnım da büyüyecek. Kilo da aldım..." dedim. Şaşkınca bana baktığında, şu aralar çok sık yaptığım hareketimi tekrar yaptım ve yine dudaklarımı büzdüm.

Gözlerini yine dayanamıyormuşçasına kapattığında gözlerim dolmuştu. Artık beni sevmiyordu. Çirkinleşmiştim işte. O da benden sıkılmıştı. Şimdi ben ne yapacağım?

Gözlerini açtı ve yanağımı okşayarak, "Öyle değil Chaeyoung. Sen... dudaklarını... off anlasana tahrik oluyorum. Sevişelim istiyorum ama hamilesin, çok zorlanırsın. Hem ben senin dış görünüşüne aşık olmadım. Yani seni dış görünüşüne göre sevmedim. Buna rağmen, yine de çok güzelsin. Haddinden fazla güzelsin ve ben kendimi tutamıyorum..." dedi.

İlk önce şaşkınca yüzüne bakmıştım. Gözlerimin doluluğu da gitmişti. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve ondan biraz uzaklaştım. Geri adımlarla kapıya doğru ilerlerken, gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum.

Hafiften sinirleniyor gibiydi. Fazla büyük olmayan ama yine de beni korkutan öfkesiyle, "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Durdum ve omzumda ki bir tutam saçı geriye attım. Mırıltıyla, "Şey işte... sen kendine hakim olamazsan, şimdi... iyi şeyler olmaz. B-ben gideyim. Hem uykumda geldi..." dedim.

Sinirle nefes verip, başını yana çevirdi. Tok sesiyle, "Buraya gel." dediğinde korkmaya başlamıştım. Yavaş adımlarla ona doğru ilerlerken, rujumun rengi silinsin diye sürekli emiyordum. Ruj, vişneliydi ve yenilebilirdi. Şahsen az önce sürerken, canım çekmişti ve birazını yemiştim.

Tam yakınlaştığımızda durdum ve korkumu belli etmemeye çalışarak yüzüne baktım. Derin bir nefes aldı yine ellerini belime sarıp, beni kendine yapıştırdı.

Fısıltıyla, "Seni çok istiyorum, ne yapsak ki? Huh? Biraz dokunsam sana? Okşasam, sevsem, koklasam? Bana fısıldasan mesela, ismimi söylesen? Adım bile, sen söyleyince anlam kazanıyor. Kollarımın arasında, konuşsan benimle. İlla ayakta olmamıza da gerek yok. Kucağıma otur ve saçlarımı okşa. Bebekle ilgili duygularını anlat bana. İsmini bile düşünebiliriz, ben varım. Ha Chaeyoung? Biraz koca bebeğinle ilgilensen?" dedi.

MONSTER 2 // BaekroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin