ice cream

166 22 0
                                    

"Nasıldı akşamın, hatta gecen?"

"Heyecanını pek kırmak istemem jimin ama pek iyiymiş gibi gözükmüyor."

Hoseok hiçbirini takmayıp yüzüstü yatmaya devam ederken tek düşüncesi ölmekti, dün yaptıklarından sonra sadece ölmek istiyordu.

"Buluşmasının nasıl geçtiğini merak edip aradığımda ilk seferinde bakmadı telefonuna, ikinci sefer aradığımda ise sori açtı! Üstelik sori'nin söylediğine göre yanında uyuyordu. Nasıl kötü geçmiş olabilir ki? Sadece hangover yaşıyordur."

Konuşma gitgide hoseok'un canını sıkmaya başlıyordu, arkadaşları dün gecesi hakkında tahminlerde bulundukça asıl yaptığı şeyler gözlerinin önünden bir kez daha geçiyordu. Bu durum da daha çok ölmek istemesine sebebiyet veriyordu.

Yastığa gömdüğü başını daha fazla nefessiz kalamayacağından dolayı bir hışımla kaldırırken jimin de hoseok'un bir şey dememesinden sıkılmış, ona bağırıyordu.

"Asıl olanları anlat da değerlendirelim artık!"

"Çok geliyorsunuz üstüme." diye somurtan hoseok'u hiçbiri takmamıştı. Yoongi tekrar haklı olduğunu söylemiş ve jiminle tekrar bir tartışmaya girmişti.Bunun üzerine namjoon araya girip hoseok'a akıl sağlığı açısından artık cevap vermesi gerektiğini söylemişti.

"Tamam tamam, anlatıyorum. Dün biraz erken vardım, beklerken de telefonumla oynamaya başladım. Sonra birisi seslendi bana, başımı kaldırınca jeonggukla göz göze geldim. Yanında taehyung da vardı. Tam beni masalarına davet ettiği anda sori geldi, jeongguk 'anladım ben' dedi ve sonra gittiler. Neyse her şey güzel, hoş bir sohbet içerisindeyiz sori ile..."

"Ama senin aklın taehyungta."

"Yoongi! Hayır aklım taehyungta falan değildi, sus şimdi."

"Peki hiç ağzını açmadı mı taehyung?"

"Hayır, kafasıyla selamladı. Gülümsedi bir de."

"Devamı çok kaotikmiş gibi."

"Devam ediyorum. İşte böyle güzel güzel giderken her şey, ben bir tuvalete gideyim dedim. İki dakika sonra ellerimi yıkarken taehyung geldi. Bu sefer ben başımla selam verdim. Biraz bir sessizlik oldu, sonra bir anda taehyung direkt konuya gireceğim dedi ve..."

"Ve paristen sonra seni unutamadığını söyleyip dudağına yapıştı!"

"Hayır hayır. Seni çok özlediğini söyleyip yapışmıştır dudağına!"

"Ya da paristen sonra sana mesaj atmak istediğini ama bir türlü cesaret edemediğini söylemiştir. Dudağına falan da yapışmamıştır, ne o wattpad kitabında mıyız?"

"En mantıklı cevap namjoon'unki cidden ama öyle de olmadı. Benden yoongi'nin telefon numarasını istedi. Resmen yoongi'nin numarasını istedi! Donup kaldım orada. Benimle ilgilendiğini düşünmüştüm ama meğersem bunca zaman yoongi'nin peşindeymiş!"

"Buna mı surat asıyorsun geldiğinden beri? Belli ki jeongguk için istemiş, jeongguk pariste habire yoongi'nin peşindeydi."

"Abartmama iki dakika izin verme zaten, habire mantıklı düşün. Tamam o an bunu düşünemedim ve üzüldüm. Numarayı verip masaya döndüğümde bu mantıklı cevap benim de aklıma geldi. Önce rahatladım sonra da jeongguk nasıl yoongi ile ilgilendiği için numarasını aldırtıyorsa kendisi için de benim numaramı isteyebilirdi diye düşünüp üzüldüm."

"İyi de siz bu çocuklarda numaralarınız vardı. Neden baştan gelip istediler ki?"

"Düzeltiyorum: yoongi'nin numarasını istediler?"

"Demek ki size mesaj atamadan telefonlarına bir şey olmuş ve numaralarınız silinmiş."

"Jimin, namjoon ile çıkmaya başladığından beri daha zeki."

"Olabilecek bir şey ama hala bu taehyung'un benimle konuşmak isteyip yapamadığı anlamına gelmiyor."

"Buna mı somurtuyorsun peki?"

"Tabii hoşlandığın çocuğun seninle hala ilgilendiğini öğrenince sevindin ve benim şeyimi küçümsedin ama hayır. Ben kendimi rezil ettiğimden dolayı somurtuyorum." Hoseok aynı küçük bir çocuk gibi ellerini göğsünde birleştirip yoongi'ye kötü bakışlar atıyordu.  Namjoon ise devamını merak ettiğinden hoseok'a yastık fırlatıp devam etmesini söyledi.

"İşte ben buna üzüldüm ve yemekten sonra sori'ye bir şeyler içmek isteyip istemediğini sordum. Kabul edince de beraber bir bara geçtik. Ben o üzüntüyle içkiyi birazcık fazla kaçırmış ve sori'ye taehyung hakkında oturup ağlamış olabilirim. Blind dateime başkasından bahsedip ağlamam yetmiyormuş gibi kız bir de bütün gece sarhoş ben ile uğraşmak zorunda kaldı. İki defa halısına, bir defa da koltuğuna kustum. Zaten bunlardan sonra sabah uyandığımda kızın suratına bakamayıp bir şeyler zırvaladım ve hemen buraya geldim. İşte bu yüzden somurtuyorum. Mahçup ve rezilim."

Hoseok her şeyi anlattıktan sonra arkadaşlarından bir teselli cümlesi beklemişti, belki o kadar da kötü olmadığını söyleyebilirlerdi. Bu sayede hoseok birazcık da olsa iyi hissedebilirdi. Ama arkadaşları susup suratına bakmışlardı.

"Burası beni rahatlatıp o kadar kötü olmadığını söylemeniz gereken kısımdı!"

"Şimdi hoseokcuğum, bilirsin yalan söylemek istemem ama seni rahatlatmamı istiyorsan yalan söylemekten başka çarem yok." Hoseok, yoongi'den aldığı cevapla üzgün homurtular çıkartmış ve umutla namjoon'a dönmüştü.

"Rezilsen ne olmuş be, herkes hayatında kendini rezil edebilir." hoseok yine istediği bir cevap alamadığından dolayı daha çok somurtmaya başlamış ve son umudu olan her zaman bir şeylerin pozitif tarafını bulan arkadaşına dönmüştü.

"En azından taehyung'a karşı hala hislerin olduğunu anladık." diyen jimin, hoseokun baştan kafasını yastığa gömmesini sağlamıştı.

"Tamam ya üzülme, sori anlayışlı birisidir. Mesaj at ve buluşma ayarla, sonra da özür dile. Eminim ki sorun olmadığını söyleyecektir. Ayrıca buluşmuşken aranızdaki ilişki hakkında da konuşmayı unutma."

"Ah, tamam. Öyle yapacağım ama şey... Aramızdaki ilişki hakkında ne konuşabilirim ki?"

"Önce sen, o buluşmaya kadar  taehyung'a karşı bir şeyler hissedip hissetmediğini, sori ile daha fazla görüşüp görüşmek istemediğini, ilk sorunun cevabı 'hissediyorum' ve ikinci sorunun cevabı 'istiyorum' ise bu süreçte -sori ile görüştükçe- taehyung'u unutabileceğini düşünüyor musun sorusunun cevabını bul. Ona göre de sori ile paylaş düşüncelerini ve ortak bir karar verin."

"Tamamdır. Galiba en doğrusu bu."

"O zaman kim en sevdiğimiz dondurmacıya gidip dondurma almak ister. Yoongi ve jeongguk'u kutlarken bir yandan da hoseok ile üzülürüz."

"Hem sevinç hem de depresyon dondurması olacak desene."

Jimin'in söylediği şeyden sonra hepsi hafifçe gülmüş ve arabaya binmek üzere ayaklanmışlardı. Giderken hepsi hoseok'u güldürme çabalarına girmiş, yoongi günün geri kalanında hoseok'un yapışık ikiziymişçesine asla yanından ayrılmamıştı. Adeta bir sülük gibi yapışmıştı. Bütün bunlar hoseok'un neşesini yerine getirmişti de. Yanında ailesi gibi olan arkadaşları olduğu sürece o üzüntüsünü kolayca unuturdu zaten.

-

yazdığım en uzun bölüm galiba... bu kadar uzun olmasını istemezdim ama ikiye falan da kesemezdim bunu

otuzuncu bölümden önce final yapmak istiyorum, becerebilirim inş

neeyse beğenmişsinizdir umarım, diğer bölümde görüşürüüz

paris ⇢ vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin