lucky or unlucky

269 36 3
                                    

Taehyung, jeongguk'a birazdan hazır olacağını söyleyip kapıyı kapatmış, telefonundan tekrar bir playlistini açmıştı. Önce saçlarını kurutmuş, sonra da çalan şarkıya eşlik ederken hafif dans hareketleriyle üstünü giyinmek adına kıyafetlerini astığı dolaba gitmeye başlamıştı.

Hemencecik birkaç parça kıyafeti askıdan çıkartıp üstüne geçirirken içini, arkasını dönmeye zorlayan bir his kaplamıştı. Giyinir giyinmez de arkasını dönmüştü ve dönmesiyle birlikte balkonun orada bir şeyin hareket ettiğini fark etmişti. Şaşkın ve yavaş adımlarla oraya doğru ilerlerken gerçekten bir şey görüp görmediğini düşünüyordu.

Ayakları hala balkona doğru giderken odanın kapısı tıklanmıştı, bunun üzerine taehyung sadece bir şey gördüğünü sandığına kendini ikna etmeye çalışarak yönünü değiştirmiş ve kapıdaki seokjin'e hazır olduğunu söyleyip odadan dışarı çıkmıştı.

O sırada hoseok'un kalbi ağzında atıyordu, yakalanırsa nasıl bir yalanla sıyrılabilirdi ki acaba?

Bir-iki dakika sonra hoseok odadaki elektriğin gittiğini fark etti, eğer şanslı ise bunun sebebi tatlı yabancının gitmiş olması ve giderken kartı almış olmasıydı ama şanssız ise bütün otelin elektriği gitmişti ve tatlı yabancı hala odadaydı.

O kadar da şanssız olamayacağını düşünen hoseok , kafasını birazcık çıkartıp etrafı süzünce gerçekten de gittiğini fark etmiş, derin bir nefes alarak saklandığı yerden çıkmıştı. Sessiz adımlarla kapıya vardığında hızlıca kapıyı açıp asansöre doğru yönelmişti.

Hoseok, diğerlerinin yanına vardığında olanları heyecanlı bir şekilde anlatmış, tatlı yabancıya duyduğu hayranlığı dile getirmişti.

"Anlayacağınız o kadar harikaydı ki büyüsüne kapıldım gittim."

"Aynı zamanda hem çok şanslı hem de çok şanssızdın. Eğer ilk seferinde kapı çalmasaydı hemencecik çıkıp kurtulabilirdin ama ikinci defa çalmasaydı belki de karakola götürülürdün."

"Yoongi haklı ve ayrıca o çocuğa karşı bir şeyler hissettiğin o kadar belli ki... hoseok, kesinlikle onunla tanışmanın bir yolunu bulmalısın."

"Ah jimin saçmalama lütfen. Çocuğu tanımadan nasıl o anlamda bir şeyler hissedebilirim ki? Belki de hayatımda tanışabileceğim en kötü insandır."

"Peki bunu tanışmadan bilebilir misin? Tabii ki de hayır! Yoongi ve namjoon sizce de çocukla tanışmalı, değil mi?"

"Jimin doğru söylüyor olabilir, aşkı nerede bulacağını bilemezsin." diyip jimin'i öpen namjoon'a kusacakmış gibi bakan yoongi de hoseok'a dönüp konuşmaya başlamıştı.

"Ne kadar şu 'ruh eşi' saçmalığına inanmasam da o çocuktan etkilendiğin belli. Tanışıp şansını dene."

"Oy birliği ile hoseok'un o çocukla tanışmasına karar verdik." diye sevinçli bir şekilde hoseok'a bakan jimin, onun saçma bakışlarını umursamıyordu. Çoktan karar verilmişti, pariste kalan birkaç günlerinde gezmenin yanında hoseok'u o çocukla tanıştıracaklardı ve jimin'in planı çoktan hazırdı.


-

size çok ciddi bir söz vermeye geldim, her hafta bir bölüm atacağım -yeyeyeyeyeyey- hatta belki daha fazla atarım ama sözüm her hafta bir tane için.

baktım bu fic böyle -ben ayda bir falan yeni bölüm atarken- bitmeyecek dedim o zaman artık üşenmeyeyim de yazayım.

bir de bir şeyi belirtmek istiyorum, buradaki yoongimiz öyle soğuk ya da ne bileyim içine kapanık bir tip değil, tam tersine aşırı yumuş yumuş bir kişilik ama tam gösterememişim gibi hissettim. yoongi, 'ruh eşi' saçmalığına inanmıyor ve nammin ikilisinin yaptığı -ona göre- vıcık vıcık olan davranışlar kendisinin yapacağı türden şeyler değil. ve ben bunlara karşı takındığı tavrı soğuk olmasına yormanızı istemedim, o yüzden de böyle bir açıklama yapayım dedim.

ııı bir de şey, hiç böyle bir şey istemedim ve nasıl bir yorum yapılır bilmiyorum ama yani yorum yapsanız hoşuma giderdi sanırım 👉🏻👈🏻

bölümden uzun not yazdım kxçdksös
neeyse diğer bölümde görüşürüüz

paris ⇢ vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin