let's fall in love for the night

136 17 78
                                    

Chapter 9: The One With Maeve's Turtle Neck Fetish

Michael ile yemek yediğimiz gecenin üstünden dört gece geçmişti, ve ben bu dört gecenin hepsinde de rüyamda onu görmüştüm.

Kesinlikle hiç garip değildi.

Hepsinde hep aynı sahneyi görmüştüm; güneş batarken deniz kenarındaydık, birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Yeşil gözleri güneşle beraber o kadar güzel bir hal alıyordu ki ben sadece oraya bakıyordum. O gözlerini kapatınca da ben uyanıyordum. Neden gözlerini kapattığını merak ediyordum; beni öpüyor muydu? Ya da ölüyor muydu? Aşkım yüzünden mi ölüyordu yoksa, hani her insan sevdiğini öldürür mantığı gibi? Belki de ben elimi bir yere götürüyordum ve o da zevkten gözlerini kapatıyordu?

Mental olarak kendimi tokatlayıp homurdanarak yatakta döndüm. Aklımın neden oraya gittiğini biliyordum. O gece giydiği aptal siyah dar boğazlı kazaktı nedeni. Hayatım boyunca her erkekte inanılmaz durduğunu düşünmüştüm; ve sevdiğim insanı onun içinde görünce beynim kendini kaybetmişti. Belki biraz da kalbim. Ama elimde değildi, çok güzeldi.

Bugün çalışmak zorunda olmadığım tek gündü, bunun için içimden teşekkür ettim. Tüm bu düşüncelerle sete gitmek işkence gibiydi. Rachel sürekli dalgınken beni yakalayıp dalga geçmişti, yapımcılarla olan toplantıda bunları düşünmekten hiçbir şeye itiraz etmemiştim ve ekip şaşkınlıktan beni hastaneye götürmeyi falan teklif etmişti, en kötüsü de her gün onun da sete gelmesini beklemiştim; biliyordum bu çok aptalcaydı ama o saçma duyguyu bastıramamıştım bir türlü. O gece ona daha çok bağlanmış gibi hissetmiştim kendimi. Onu görmek istiyordum.

Aklıma ona sarıldığım an gelince sırt üstü yatıp tavana baktım. O an gerilmiş kaslarının gevşediğini bile hissetmiştim. İlk çekilen o olmuştu, bana teşekkür etmişti. Ardından da konuşmaya geri dönmüştük. Bana daha önce aşık olup olmadığımı sormuştu, hayır demiş ve kimseyle çıkmadığımı söylemiştim. Bu onu şaşırtmıştı. Dışarıdan bakılınca pek 'tek gecelik' takılan biri gibi görünmediğimi söylemişti ve beş dakika buna gülmüştük. Hatta ben bunun doğru olduğunu söyleyince daha da gülmüştük.

Bu dört gün boyunca o gece kimden bahsettiğini de bolca düşünmüştüm. İlk kez geldiğinde elinin gökkuşağı desenli kupaya gitmiş olması bana bir fikir veriyordu ama dürüst olmak gerekirse kim olduğu çok da önemli değildi. Anlatırken hiç bahsetmemiş olması bu konunun yeterince hassas olduğunu göstermişti zaten, o yüzden fikirlerimi çöpe atıp düşünmemeyi seçmiştim.

Kapım tıklatılınca ayağa kalktım. Üstüme sabahlığımı geçirirken girebileceklerini söyledim. Rachel ve Roxy olduğunu düşünmüştüm, ama kapıya baktığımda örme kazağı ve renkli çoraplarıyla bana bakan Matt'i gördüm. Sette bu birkaç gün boyunca çok az konuşmuştuk. O günkü konuşmamız, daha doğrusu konuşmam, ikimizi de garip bir şekilde etkilemişti.

"Günaydın." Gülümseyerek söylediğinde yavaşça başımı salladım. Ne demem ya da nasıl davranacağımdan emin değildim, o da bunu fark edip konuşmaya devam etti. "Dediklerini düşündüm ve haklısın. Öyle davranmamalıydım." Elinde tuttuğunu fark etmediğim hediyeyi bana uzattığında şaşırdım. Konuşmaya devam edeceğini anladığımdan onu penceremin önündeki koltuğuma oturttum, ben de yanına oturduktan sonra hediyeyi açtım. İkimizin geçen seneki konserden bir fotoğrafıydı. Elimizde plastik bardaklarda biralarımız vardı, ikimiz de deli gibi gülüyorduk. Elimde olmadan gülümsedim, o da gülümseyip devam etti. "Sen benim en iyi arkadaşımsın ve seni üzecek hiçbir şey yapmak istemiyorum. Yüzünden affedildiğimi anladım ama sormam lazım, affedildim mi?" Gülümseyerek ona başımı salladım. Heyecanla bana sarıldığında ben de ona sarıldım.

lose me in the sight of you || cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin