i like to push my luck

178 16 104
                                    

Chapter 3: The One With Maeve's Stupid Crush

Yatağımda belki de milyonuncu kez yuvarlandım. Onlara işim olduğunu söylemiştim ama akşama kadar hiçbir işim yoktu, yalan söylediğim için kötü hissetmiştim ama yapmak zorundaydım.

Çünkü onunla biraz daha zaman geçirseydim beynim kesin patlayacaktı. Aptal hoşlantımı yenemiyordum. Eskiden sadece onu öylesine severdim; yani şarkılarını dinlerdim, fotoğraflarına bakardım falan. Şimdi iş çok garip bir yerdeydi. Yüz yüze konuşuyorduk ve o kadar güzeldi ki.

Telefonumu elime alıp Instagram'a girdim. Onu otoparkta ilk görmemden sonra hızla takibimi çekmiştim. Bunu neden yapmıştım o an bilmiyordum, sadece bilinç altıma uymuştum. Ama şu an bunu niye yaptığımı anlamıştım. Daha fazla konuşacağımızı düşünüp onu takip edeceğimi, onun da beni takip edeceğini düşünmüştüm. Bilinçaltım hangi ara böyle olmuştu hiçbir fikrim yoktu. Tabi seri katilleri yaza yaza böyle de olmuş olabilirdim.

Profiline tekrar girdim. Fotoğraflarında bir uyum yoktu ama hepsi kendi içinde mükemmeldi. Çoğu Gloria'nın eseriydi, bu da tabi ki mükemmel olması için yeterdi ama daha farklı bir şey vardı. Gözlerinde gördüğüm bir şey; ya da gülümsemesinde.

Roxy yanıma tırmanıp karnıma oturduğunda gülerek başını okşadım. Roxy'e bayılıyordum, kendisi ünlüydü hatta. Dizideki Luke'un köpeğiydi. Onu sete getirdiklerinde dayanamamıştım, Rachel'a sahiplenmemiz için yalvarmıştım. Şanslıydım ki o da köpekleri seviyordu. Ve böylece beraber paylaştığımız evi bir arkadaşa daha açmıştık.

"Roxy, sence ne yapmalıyım?" Telefonumu yüzümden çekip ona baktım. Heyecanla ve gülümseyerek bana bakıyordu. Buna gülüp tekrar ekrana baktım. "Takip etmem gerektiğini söylüyorsun. Haklısın. Teşekkür ederim." Kararımdan vazgeçmemek için hemen butona bastım. Şansımı zorlamayı sevdiğim anlardan birini yaşıyordum. Sanki patlayıcı maddeymiş gibi telefonu bıraktığımda içimden ne kadar aptal olduğumu düşünüyordum.

Roxy telefonu bıraktığımı görünce hemen kollarıma geldi. Doğrulup ona sarıldım, başını omzuma koyduğunda ağlamak üzereydim. Bir köpek bir insanı nasıl bu kadar duygulandırabilirdi ki?

"Dün akşam gerçekten çok eğlendik," Şu an içimdekileri Roxy'e anlatmak çok gülünçtü. Ama anlatmak istiyordum. Rachel'a anlattığımda kafayı yiyordu. Yani evet çok tatlıydı ama ona göre tek yapmam gereken Michael'a azıcık yakın davranıp onu yatağa atmamdı. Bu hayatımda duyduğum en saçma şeydi. Yatağa gitme kısmı değil, bunu şu an yapma kısmı.

Kafamı iki yana sallayıp bunu düşünmemeye çalıştım. Hızlıca Roxy'e anlatmaya devam ettim. "O kadar içten ve samimi ki. Claire ve Luke'un beraber yazdıkları bir şarkıdan bahsetti. Orada çok duygulandı ama o kadar iyi sakladı ki." Hayatıma ve tüm hatalarıma baktığımda doğru olan tek şeyin sen olduğunu görüyorum. Ne kadar harika bir sözdü. O kadar doğal ve kalptendi ki. "Sabah da bize 'güzel hanımlar' dedi. Yani nazik olmak için hepimize dedi ama dedi işte Roxy. Bana öyle bakma." Başını omzumdan kaldırıp bana bakmıştı, sanki şey diyordu: "Maeve, ciddi olamazsın. Çocuk nazik olmaya çalışıyor sen de gidip neler düşünüyorsun." Sanırım haklıydı. İç çekip başını öptüm, bu hareketimle tekrar omzuma döndü. Gülümseyip ona biraz daha sarıldım. "Ah be Roxy. Gitar solosunu dinlerken kendinden geçtiğin insanla tanışsan sen ne yapardın acaba?"

"Yine dertlerini Roxy'e mi anlatıyorsun?" Duyduğum ani sesle irkilip kapıya baktım. Rachel kollarındaki dolu kese kağıtlarıyla orada dikiliyordu. Geldiğini duymamıştım bile. "Bunları bırakıp geliyorum, hayvanı rahat bırak." Dediklerine kıkırdadım. O geri dönene kadar Roxy'i bırakmadım ama. Çalıştığım zamanlar onu çok özlüyordum. Rachel ile ikimiz de evde olmadığımızdan onu karşı komşumuz Joel'e bırakıyorduk. O da bizim yaşlarımızdaydı, tek yaşıyordu ve yazardı. O yüzden genelde evdeydi. Roxy'e bakmaya da bayılıyordu. Eh, Roxy de onu çok seviyordu o yüzden gözümüz arkada kalmıyordu.

lose me in the sight of you || cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin