Chapter 14: The One Where Michael Writes A Song For Maeve
"Aptal herif." Ashton yaptığı çayı önüme bıraktığında gözlerimi belki de o gün milyonuncu kez devirdim. "Nasıl hasta olmayı becerdin?" Cevabı biliyordum; Maeve'in kapısının önündeki soğuk mermere oturmuştum. Popom hassas bir yerdi, eve geldiğimde çoktan hapşırıyordum bile.
"Bu kadar söyleneceksen bana bakmayı kesebilirsin." Ters ters ona cevap verdim. Dediğimle hemen yumuşadı.
"Ciddi olmadığımı biliyorsun Michael. Ama gerçekten, nasıl becerdin?" Çayımdan bir yudum alıp ona baktım. Hızlı bir bahane düşündüm.
"Dün Rachel aradığında apar topar çıktım, üstüm inceydi." Başını salladığında bahanemin tuttuğunu anlamıştım. Tam gülümseyecektim ki gelen hapşırmayla hazırda tuttuğum peçeteme hapşırdım.
Biraz berbat bir haldeydim sanırım.
Bir süre Ashton ile mutfak masasında oturduk, sessizliğimizi bozan o oldu. "O şarkıyı gerçekten iyi tamamladın. Sabah bizimkilere götürdüğümde bayıldılar. 'Not In The Same Way' tamamen bitti, tabi senin gitarın kaldı." Söylediklerine gülümsedim. Dün eve geldiğim anda yarım olan şarkımızı tamamlamıştım, tabi Maeve'in kelimeleriyle. Bunu tabi ki onlara söylememiştim, gerek yoktu. Ama hoşuma gitmişti. Bana verdiği ilham, yazma isteği; tek kelimeyle inanılmazdı. Sanki yanımda o olduğu sürece her şeyi yapabilirdim.
Çayım bittiğinde kupamı bırakıp ona baktım. "Maeve, çekimler bittiğinde ailesinin Oak Cliff'teki çiftlik evine gelmemezi istedi. Atları falan varmış. Hem April da o zaman için izin alabileceğini söylemişti, sence de harika olmaz mı?" Boğuk sesimle ona Maeve'in bize söylediklerini aktardım. Bunun için şimdiden heyecanlanmıştım.
Sırıttı, şimdiden saçma bir şey diyeceğini anlamıştım. "Seni tahrik eden kısım atlar oldu, değil mi?" Masanın üstündeki sümüklü peçetemi sinirle ona attım. Bağırarak kalktı ve koşarak mutfaktan çıktı.
Arkadaşlarım o kadar saçma insanlardı ki. Ama işte, hepsi benim kardeşimdi.
Bir tane çikolata aldım ve ben de kendi odama gittim. En nefret ettiğim şey sağlıklı beslenmek olduğundan hasta olduğumda bile düzgün şeyler yiyemiyordum. Aptaldım ama umurumda değildi.
Yatağıma kurulduğumda onu düşündüm. Burada beraber ağlamıştık. Üşümemesi için ona sarılmıştım. Söylemediğimiz şeyler söylediklerimizden daha fazla bağlamıştı bizi birbirimize.
Onu şimdiden özlemiştim. Hem de çok.
Ailesinin yanında olduğunu biliyordum, ama kalbinin yalnız olduğunu düşünmeden edemiyordum. Dün ne halde olduğunu görmüştüm. Geçmiş aşkının onu nasıl harap ettiğine şahit olmuştum. Onu belki eskisi gibi sevmiyordu ama hala seviyordu.
Rakiplerime birinin daha eklendiğini fark edince gözlerimi devirdim. Aptaldım. Ama bunu seviyordum. Onun için aptal olmayı seviyordum.
Joe'yu almak için salona gittim. Ashton hala mutfaktaydı. Bana kızmasına rağmen çorba yaptığını görebiliyordum. Gülümsemeden edemedim. Ama aklıma Maeve düştüğünde sıkıntıyla nefes aldım. Saçma bir şekilde Ashton yerine onu görmek istemiştim mutfakta.
Salonun kapısını kapatırken ve Joe'yu kucağıma alırken bunu düşünmemeye çalıştım. O oradaydı, benden uzaktaydı.
Aklımda kelimeler dizilmeye başladığında önce dondum. Uzun zamandır kelimeler beynimde sihirli bir şekilde belirmiyordu. Ama kendimi toparlamayı başardım. Sehpaya uzandım ve her zaman bilerek hazırda tuttuğumuz deftere uzandım. Kalp acımı kullanabileceğim bir yol bulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lose me in the sight of you || clifford
Fanfic"Hayatıma ve tüm hatalarıma baktığımda doğru olan tek şeyin sen olduğunu görüyorum." | The Light In Your Eyes'ın yan kitabıdır |