Anunnaki İsyanı

349 25 4
                                    

Biz tanrıların her biri savaş ilan ettik!

Kazılarda...sahibiz,

Aşırı yorgunluk bizi öldürdü,

İşimiz ağır, rahatsızlığımız çok.

               Atra-Hasis: Babil'in Tufan Öyküsü

Dinoların işi bittiği için artık daha az işçi yaralanıyordu. Artık su altında uzun süreler çalışıldığı için Nibiru'dan bir grup dalgıç gelmişti. Enki önderliğinde hepsini su altıyla beraber göndermişlerdi. Karada çalışanlar Enlil önderliğinde çalışıyorlardı. Ancak vatandaşlar bu şekilde çalışmaya hiç alışkın olmadıkları için bol bol iş kazası geçiriyorlardı. Ninhursag kendisine tedavi için gelen işçilerden, çalışanların hiç memnun olmadığını duyuyordu.

Zaman bu şekilde çalışıp, didinmeyle geçerken bir gün Ninhursag Nibiru'dan gelen son koloniyi karşılamaya gitti. Enlil karşılamaya geç kalmıştı. Gelenler arasında Hun'u gördüğüne pek de şaşırmadı. Hun kendisini gördüğünde saygıyla başını eğdi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Saraya geçtiklerinde Hunla bir ara karşılaştılar. Ona çok fazla ilgi göstermemeye çalışıyordu.

"Majesteleri yine sizin korumanız olabilirim."

"Teşekkürler Hun. Ancak burası şu an kalabalık bir yer değil. Lazım olacağını hiç sanmam."

Hun'un cevabını dinlemeden yoluna devam etti. Enlil'in odasına doğru gidiyordu. Ortalıkta bir hareketlenme vardı. Enlil'in odasına girdiğinde hologramdan sarayın dışını gördü. Gece olduğu için etraf karanlıktı. Kısa bir süre sonra hava aydınlanırdı.

"Neler oluyor Enlil?"

"İşçiler isyan başlatıyorlar. Bu iyi değil."

Anons cihazıyla saraydaki herkesin büyük salona toplanması için duyuru yapıldı. Panik halinde salona koşarken Hun'un peşinden ayrılmadığını farketti Ninhursag.

Herkes salona toplandı. Kapılar kapatıldı. Aslında saray çok sağlamdı. Ama yine de korkuyorlardı. İşçileri yöneten kumandan da sarayın içindeydi ancak görünen o ki artık işçiler onun emrinde değillerdi. Enlil bir süre kumandanla konuştu. Bu sırada holografik kameralarda işçilerin ellerinde ateşlerle sarayın kapısını zorladıkları görülebiliyordu. Kumandan çok endişeli görünüyordu.

"Majesteleri, sarayı onlar yaptı. Alternatif bir giriş bulmaları olası."

Enlil bitmiş görünüyordu. Hologramlardan bir tanesi dışında hepsi kapanmıştı. Görüntü alıcılarını bozuyorlardı. Artık sadece kendilerini en üstten görüntüleyen alıcıdan görüntü alabiliyorlardı ve kesinlikle sayıca kendilerinden üstündü.

"Enlil onları sakinleştirmen lazım. Geri adım atmak zorundayız." dedi Ninhursag.

"Olamaz. Bir sürü işçi getirildi. Çok uğraş verildi."

"Enlil sen yapmazsan ben yapacağım."

"Majesteleri sizin yapmanız daha uygun olur."

Enlil elinde anons cihazını aldı.

"Sevgili işçiler! Lütfen sakin olun. Size bir duyurum var."

Hologramda gördükleri kadarıyla herkes susmuş anonsu bekliyordu.

"Durumu ana karargaha bildirdim. Anu bizzat kendi gelecek. O gelene kadar tüm işler iptal edildi."

Hologramdan işçilerin sevinç nidaları duyuldu. Bu durum onları bir süre oyalayacaktı. Enlil'in süngüsü düşmüştü. Hem suda hem karada işlere ara verilecekti.

Anu geldiğinde şu ana kadar yapılan en görkemli protokol hazırlandı. Anu'nun yanında Nibiru'nun ruhani önderi Mami de gelmişti ve Anu'nun hemen arkasında belirdi. Protokol bittikten sonra bir toplantı yapıldı. Enki de sualtını bırakıp saraya teşrif etmişti. Enlil'in başarısızlığından keyif almış gibiydi.

Toplantı da altı çizilecek hiç bir şey konuşulmamıştı. Ninhursag için en dikkat çekici şey Mami'nin kendisini gezegeni gezmeye davet etmesiydi Böyle bir durumda bu davranış garip görünüyordu ancak Mami istediğine göre mutlaka bu işte başka bir iş vardı.

Mami ile beraber muhteşem çiçeklerin arasında gezerken Mami konuşmaya başladı.

"Sevgili Ninhursag biliyorsun bizim için çok değerlisin. Bana kalsa sizi klanımıza almak isterdim ama tabi ki sizin kararlarınıza sonuna kadar saygı duyuyorum."

"Sizin önerileriniz tabi ki benim için çok değerli. Ancak görevim çok ağır ve kraliyet ailesinin bana ihtiyacı var."

"Gönderdiğiniz raporları okudum. Orada senin yazdıkların arasında bir şey farkettim. Tabi tespitinde hislerin de büyük rol oynamış."

"Gezegende yaşayan canlılardan mı bahsediyorsunuz?"

"Evet gezegende yaşayan zeki canlılardan bahsediyorum."

"Peki bize nasıl yardımcı olacaklar?"

"Artık onları en çok tehdit eden tür yok oldu. Belki daha zeki olmaları konusunda yardımcı olabiliriz. Evrimlerini hızlandırabiliriz. Yanımızda benim de önerimle en başarılı genetik mühendislerimizi getirdik."

"Peki bu konuyu ilk olarak benimle konuşmanızın nedenini öğrenebilir miyim?"

"Anu artık çok dikkatli davranıyor. Gezegenin ruhani gelişimine çok önem veriyor."

Çok garip belki de yaptığı hatayı anlamıştı da güçsüz görünmemek için kimselere belli etmiyordu. zamanında açgözlü olmasaydı şimdi bunlarla uğraşıyor olmazlardı.

Saraya geri döndüklerinde tekrar toplandılar ve bu sefer gerçek toplantının içine düşmüş gibilerdi. Önce Mami söz aldı.

"İşçilerimiz uzun bir süredir kendi gezegenimizde hiç karşılaşmadıkları denli ağır bir işte çalışmışlar. Farklı bir ortamdalar. Ve uzun bir süre de yerlilerin saldırısına uğradıkları için sinirleri laçka olmuş. Bence isyan etmekte haklılar."

Üyeler kafa salladı.

"Yaptığımız araştırmalara göre dinolardan çok daha fazla evrimleşme potansiyeline sahip zeki olabilecek canlılar yaşıyor. Bu canlıların kendilerine yardımcı gereç yaptıkları, onları beceriyle kullandıkları ve kendi aralarında iletişimde bulunduklarıyla alakalı elimizde kanıtlar mevcut. Eğer siz de uygun görürseniz sayın üyeler, gezegen sakinlerinin daha zeki olmaları için genetik materyallerini mutasyona uğratmak suretiyle evrimlerine yön vermek istiyoruz."

Bu fikir jüri üyeleri tarafından dahice bulundu. Olaylar tekrar patlak vermeden işçiler evlerine geri gönderilmeye başlanıldı. Ancak laboratuarlarda ne kadar başarı sağlayacaklardı. Ev sahibi canlılar hem çok küçük ve narindi hem de ne kadar daha zeki olabileceği şüpheliydi. Ninhursag şifa merkezini bırakıp laboratuarda çalışmaya başladı. Tarihi anlara tanıklık ettiğinde haberi yoktu.

YaradılışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin