Son olaylardan sonra yeni insan ırkını sorgulamaya başlamışlardı. Kendi tarihimizi bile sorguladılar. Biz belli başlı yasalar koymuşlardı. İnsalara da böyle birşey şarttı. Ancak ceza vermeden kuralları anlamaları olanaksız gibi görünüyordu. Şu anda üremeleri ve çalışmaları gerekiyordu. Disiplin alacak zamanları yoktu.
Çalışma konusunda da halen sıkıntı yaşamaktaydılar. Zorluklarla zeka, yaşam süresi ve üreme işini çözmüşlerdi ancak halen zayıflardı. Tüm işler onlara ağır geliyordu. Bir gün Ninhursag'ın belgelerinin arasına yeni bir öneri düştü. 'Soyumuzu, yeni ırkla berleştirelim.' Öneri Enki'nin eşi Ninti'ye aitti. Şu ana kadar ana kararları varisler olarak hep Ninhursag, Enlil ve Enki vermişti ancak konsey üyeleri arasında Enki ve Enlil'in eşleri de vardı.
Karar sedece Ninhursag'a ait değildi. Tüm konseye gitmişti bu öneri ve oylanacaktı. Ninhursag pek emin değildi. Zaten gezegende yaşayan canlılarla kendi genlerini karıştırmışlardı. Şimdi de kendi tohumlarıyla bu melez ırkınkini birleştireceklerdi. Neler çıkacaktı bilmiyorlardı ama bir kere bozulmuştu doğaları. Muhtemelen konseyden de kabul çıkacaktı.
Kabul çıktıktan sonra çalışmalara başladılar. Sonuç beklentilerini karşıladı. Yeni çıkan canlı çok daha büyük ve güçlüydü. Bedenleri gibi yüzleri de değişmişti. Yeni canlıların alınlarının ortasında tek bir göz vardı. Bu canlılara cyclop ismini verdiler.
Artık işçileri birbirinden uzak olan üç bölgeye ayırmışlardı. Her bir grubun başında bir varis vardı. Bir gün bölgeler iş başındayken yaşamları bir ses bombasıyla alt üst oldu.
Muhtemelen dışarıdan bir saldırıydı. Belki de Alalu onları bulmuştu. Tüm emeklerini piramitlere saklamalılardı. Açıkçası bunu beklemiyorlardı.
Ninhursag özel uçağına bindi. Uçakta hem kalkan hem de son teknoloji silahlar vardı. Yükseldikçe, uzay boşluğundan gelmekte olan saldırıyı görebiliyordu. Ancak saldırıyı kimin yaptığı belli değildi. Nereye saldıracakları da belli olmuyordu. Her kim saldırıyorsa elinde eşsiz bir teknoloji olmalıydı.
Enlil'in emriyle piramite geri döndü. Piramitlerin teknolojileri de onların silahıydı. Kendi teknolojilerine göre alt edilmesi zor bir yapı inşa etmişlerdi. Piramitteyken saldırı kaynağını belirlemeye çalıştılar. Enlil'in bir fikri vardı. Buraya gelmesi gereken kişi İnannaydı. Ve kim olduğu belirsiz bir kişilikti. Belki de saldırıyı o düzenlemişti.
Saldırının sebebini belirlediklerinde çok şaşırtıcıbir sonuç elde etmişlerdi. Saldırı doğrudan Kingu'dan gelmekteydi. Her kimse Kingu'ya konuşlanmışlardı. Kingu'ya üs kurmuşlardı. Bu hiç akıllarına gelmemişti. Gördükleri kadarıyla çok da farklı bir teknolojiyle karşı karşıya değillerdi. Saldırı merkezine kendi dillerinde bir sinyal gönderdiler ve barış çağrısında bulundular. Gelen cevapla hepsi ciddi bir şekilde saldırdı.
Saldırıyı yapan kişi Enki'nin oğlu Marduktu.
"Bu gezegenin oluşmasına ben sebep oldum. Anu bu gezegeni bana vermeliydi. Orası ve o işçiler benim hakkım."
Karşısında yakın akrabaları vardı. Bu saldırı onları manevi olarak daha çok yaralamıştı. Elinde çok fazla kaynak olamazdı. Bir süre beklediler. Marduk'u gözlemlediler. Kaynakları bitince saldırıyı durdurdu. Ancak Marduk'un Kingu'yu terketmesini beklediler. Enki geri saldırı yapmayı reddetti. Marduk varis bile değildi. Oğlunun yaptığı şeye çok üzülmüştü. Ancak durumu ana karargaha bildirmek zorundaydı. Böylelikle Marduk Nibiru'ya gider gitmez tutuklanacak ve belki de ömür boyu hapis kalacaktı. Kafası varsa Nibiru'ya asla geri dönmezdi.
Dünya eski haline dönerken, daha olayın şoklarını üstlerinden atlatamamışken, İnanna'nın Dünya yüzeyine ineceği gün gelmiş ve protokol hazırlıkları başlamıştı.
Nefilimlerin insan kızlarıyla evlendikleri ve sonuç olarak çok korkunç yaratıklar dünyaya getirdiği söylenir kadim metinlerde. Bu yaratıkların Cyclops adında devlerin ilkel hali olan tek gözlü canavar olduğu düşünüyor. Yunan mitolojisinde var olan bu yaratıkların evleri Kıbrıs ve Yunanistan'daki bir takım tarihi kalıntılarda olduğu düşünülüyor.
Bana göre en enteresan iddialardan biri de Ay'da bir üs kurulmuş olması. Ay'ın hiç görmediğimiz karanlık bir yüzü olduğunu biliyorsunuzdur. Yakın zamanda bu yüzde askeri üs benzeri bir alan keşfedildi. Bunu biz kurmadığımıza göre belki de başka bir ırk kurdu. Belki de maden arayışları bizden habersiz uydumuza kadar ulaştı. Siz ne dersiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaradılış
Science FictionBaşlangıçta tek amacımız gezegenimizi kurtarmak ve özgürlüğümüzü kazanmaktı. Savaşı kazandıktan sonra Aurum metalinin bize sunduğu olanaklar gözümüzü kör etti. Kendi gezegenimiz tükenirken biz gözümüzü başka yıldız sistemlerine çevirdik.