Babil Kulesi

431 21 6
                                    

'...onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. bundan dolayı onun adına babil dendi (Tevrat, Yaratılış(Tekvin); 11:1-9)'

Nibirulular dünyayı terkedeli yıllar olmuştu. Ruhani gelişimleri için ara ara yardım edeceklerine söz vermişlerdi. Ancak Marduk bunun için bile olsa dünyaya geri geleceklerini sanmıyordu. Burada bu küçük insanlar iyice azıtmadan önce kendisine farklı ve büyük diye tapmaları çok iyi oluyordu. Yanında gerçekten güzel bir kadın olan İnanna vardı. Gerçekten de tapılası işler yapmışlardı. İnsan soyuna çeki düzen vermişlerdi. Beraber insanların birkaç ömürlük sürelerinde yaptıkları devasa bir kulede kalıyorlardı. İnanna yataktan biraz ilerleyip üzüm salkımlarıyla dolu odanın yarı açık alanına gitti. Burası o kadar yüksekti ki, buradan tüm insan medeniyetini görmek mümkündü. Marduk da onun yanına geldi. Önemli bir karar, uygulama aşamasına girmişti. Kulenin bu kadar yüksek olması ve tüm insan nüfusunu buraya toplamaları planları için avantaj olacaktı.

"Marduk, emin misin? Biliyorsun yapacağımız işlemin geri dönüşü olmayacak. Birbirlerine tamamen yabancı olacaklar. Ve dağılıp zayıflayacaklar."

"Her biri gittiği yerde çoğalacak. Ve aralarındaki bu yabancılaşma bir rekabet başlatacak. Bu şekilde daha fazla gelişecekler. Onları kontrol altına almaya yemin ettim İnanna. Bu meseleyi Nibiru'ya bırakmayacağım. Yıllarca yeglerle yaşadım ben. Ve asla Nibiru'ya geri dönemeyeceğim."

"Ya birbirlerini öldürürlerse?"

"Bu göze alabileceğimiz bir risk."

"Son kez soruyorum Marduk. Emin misin?"

Marduk kendinden emin bir şekilde üçgen şeklindeki uzaktan kumanda benzeri birşey çıkarıp üzerindeki düğmelerden birine bastı. Metrelerce aşağıda durmakta olan insanlar elleriyle kulaklarını kapattılar. Hiç bir ses duyulmuyordu ancak sanki çok yüksek bir ses varmış gibi rahatsız olmuşlardı. Bazıları yere düştü, bazıları diz çökmüştü, bazılarının ise ağzından burnundan kan gelmeye başladı.

Bir süre sonra bu durum sona erdi. İnsanlar şaşkınlıkla birbirine bakıyordu. Ve yavaş yavaş kendi aralarında gruplarda toplanmaya başlamışlardı.

İnsanoğlunun dilleri değiştirilmiş ve birbirine yabancılaştırılmışlardı.

Eski ahit ve incilde bahsi geçen bir efsanedir Babil efsanesi. Efsaneye göre Tanrı insanların kendini beğenmişliğine kızar. Önceden tek bir dil konuşan insanların dillerini karştırır.

Gerçekten araştırmalara göre diller hep tek bir kökenden gelmiştir. Zamanla coğrafi farklılıklardan dolayı değiştiği düşünülüyor ancak kutsal kitaplarda bile bahsi geçen bu efsane gerçekten çok ilgi çekicidir.

Okuduğunuz, oy verdiğiniz için teşekkür ederim. Bu hikaye de böylece biter. Daha önceki hikayem olan Yenilmez'de geçen yeglerden bu bölümde bahsettim. Yegler tamamen benim uydurmam ancak bu hikayeyi yazarken pek çok kaynak, efsaneden yararlandım. Özellikle doğa üstü olaylarla ilgisi olanlar için faydalı olabileceğini düşünüyorum.

Esinlendiğim kaynaklar:

Zecharia Sitchin: Onikinci gezegen (Ayrıca Dünya Tarihçesi serisinin diğer kitaplarını da tavsiye ederim.)

Erich von Daniken: Tanrıların arabaları

 

YaradılışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin