Fotoğraf çekiminden sonra eve döndüğümüzde yorgunlukla esnedim. Bir an önce odama çıkıp dinlenmek ve kafa dinlemek istiyordum. Bugün yeterince zor bir gün olmuştu.
Ebeveynlerim yine ortadan kaybolmanın bir yolunu bulacakları için yanlarında durmamın da bir anlamı yoktu nasılsa.
Tam merdivenlere yönelecekken babamın sesiyle olduğum yerde durdum ve ona döndüm. "Hyena, akşam yemeğine misafirlerimiz gelecek," dedi. "Üzerini değiştirip tekrar aşağı in lütfen."
"Peki baba."
Merdivenleri seri adımlarla çıkıp odama girdim. Sırt çantamı ve içinde okul formamın olduğu poşeti yere bırakıp dolabımın önüne geçtim. Fotoğraf çekimi esnasında annemin getirdiği bir elbiseyi giymiştim. Şimdi o elbiseyi çıkarıp dolabımın en dip köşelerine atabilirdim.
Üzerime rahat bir şeyler giyip tekrar aşağı indiğimde annemler kapıda birilerini karşılıyorlardı. Saçımı başımı düzelterek yanlarına gittiğimde adımlarım bir anda durdu çünkü gördüğüm kişiler şaşırmama neden olmuştu.
Kim...Namjoon?
Namjoon da en az benim kadar şaşırmış bir şekilde bana bakarken "Hyena?" dedi.
Annem "Ah demek çoktan tanıştınız," dedi kocaman gülümseyerek. "İyi anlaşıyorsunuz, değil mi?"
Namjoon gözlerindeki alay parıltıları eşliğinde "Hyena çok arkadaş canlısı," dedi yapmacık bir şekilde. "Kendisi en çok benimle anlaşır."
Annem duyduklarının memnuniyetini genişleyen gülümsemesiyle gösterirken, bense Namjoon'u görmemiş gibi yaparak arkasındaki Bay Kim'i selamlamak için yanına gittim.
"Hoş geldiniz efendim." dediğimde Bay Kim "Bana okul dışında amca de lütfen." dedi.
Anlaşılan Bay Kim ve Namjoon samimi olmamız gereken insanlardı. Yine de bunu yapıp yapmamak konusunda arada kalmıştım. Ailemle bile samimi değildim. Bence ben ve duvarlarımız böyle iyiydik.
Hep beraber salona geçtiğimizde sofra hazırlanmaya başlanmıştı. Namjoon'dan en uzak koltuğa oturup konuşulan muhabbetlere kulak tıkarken günün yorgunluğuyla esnememek için zor duruyordum.
Konu benim derslerime geldiğinde istemsizce dikkat kesilmiştim. Bay Kim benden her zaman övgüyle bahsederdi. Şimdi de öyle oldu. Beni aileme karşı överken ebeveynlerimin "işte bizim kızımız, onu biz yaptık" bakışlarıyla bana bakmaları ilk kez bir anlam ifade etmedi benim için.
"Sizin kızınız olmam, herhangi bir başarımda gururlu hissederek "işte bizim kızımız" diye böbürlenme hakkını ne yazık ki size vermiyor" demek isterdim. Fakat demedim.
Babam omzumu sıvazlayıp "Doktor olacak," dedi gülümseyerek. "Çok iyi yerlere gelecek. İnanıyorum."
Annem saçımı okşarken gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Yılda birkaç kez tanıklık ettiğim bu sıcakkanlılığın tam şu an misafirlerimiz önünde yapılmasının tek bir açıklaması vardı: Gösteriş.
Pat diye ayağa kalktığımda ikisinin de eli boşluğa düştü. Çaktırmamaya çalışarak "Namjoon'a kütüphanemi göstermek istiyorum," dedim. "Müsaadenizle."
Namjoon "Ben böyle iyiyim," diyecek olduğunda ona dişlerimin arasından "Düş önüme." dediğimde yavaşça ayaklandı.
Babam arkamızdan "Yemeğe gecikmeyin," diye seslendi. "Kitaplara çabucak bakın ve gelin."
Ben bir şey demeyince Namjoon "Ah tabii Bay Lee," dedi. "Gecikmeyiz."
Ben önden üst kata çıkarken Namjoon da beni takip ediyordu. Merdivenin ortalarında kolumdan yakalandığımda "Şu kol tutma hastalığı bir tek sen de var," dedim sinirle. "Ne var?"
![](https://img.wattpad.com/cover/219594065-288-k491726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
recovery :: kim namjoon 🍃
FanfictionHyena, başarılı bir lise son sınıf öğrencisidir. Kibirli ve ukala davranışlarıyla yalnızlaşarak toplum tarafından kenarı itildiği gerçeğine alışmış bu genç kız, yeni öğrenci Namjoon sayesinde tekrar topluma kazandırılacaktır. ❝gerçek şu ki namjoon...