1.1

501 54 49
                                    

Namjoon, beynindeki tümörün onu gün geçtikçe daha da hasta etmesi yüzünden ötanazi yaptırmayı babasına teklif ettiğinde ilk başta reddedilmişti. Babası oğlunun ölecek olması gerçeğini asla kabullenememiş ve ne olursa olsun onu yaşatmak için ne gerekiyorsa yapmaya çalışmıştı.

Fakat gün geçtikçe beyninde, sadece beyninde değil gitgide vücudunda kapanmayacak hasarlar bırakan bu tümör Namjoon'un hayatını zorlaştırmıştı.

İyileşmek ve sağlıklı olmak imkânsızlaşınca ötanazi yaptırmak konusunda ısrarcı olmuştu. Bunu ilk başta bana söylemek istememişti, ta ki bir gün söylemek zorunda kalana kadar.. Söylemişti çünkü hastanaye yatması gerekiyordu.

Dört gün önce.

İyileşeceğini umut ederek geçirdiğim 3 ay da Namjoon daha da kötüleşmişti ve artık acı çekiyor, ağlıyor ve iyice tükeniyordu.

Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırılarak yapılan bir şey.

Namjoon acı çekerek ölmek istemediği için tercih etmişti bunu. Kararına saygı duymaktan başka elimizden gelen bir şey yoktu.

Namjoon'un elini tutarken odaya doktor girdi.

Bay Kim ve Nora da yatağın diğer tarafındaydı. Bay Kim oğluna ağlayarak bakarken Namjoon da aynı şekilde ağlıyor, yine de bir şekilde gülümsemeye çalışıyordu.

"Merak etmeyin, gittiğim yerde huzurlu ve güvende olacağım. İçiniz rahat etsin."

Ağlamam şiddetlenirken Nora omzuma dokundu ve "Onu bu şekilde uğurlamamalıyız," diye uyardı. "Gülümsemeliyiz ki bundan güç alabilsin."

Namjoon Nora'ya baktı. "Seni tanımak güzeldi Nora. Okulda anlaştığım ilk insandın. Umarım lisedeki açığını kapatabilirsin. Seni de seviyorum, Hyena'yla birbirinize iyi bakın."

Nora omzuna dokundu ve gülümsedi.

"Ben de seni seviyorum güzel dostum," dedi. "Her zaman kalbimde olacaksın."

Bay Kim, Namjoon'un saçlarını okşadı.

"Aslan oğlum," diye konuşmaya başladığında Namjoon'un tuttuğum ellerini alnıma yaslayıp ağlamamı gizlemeye çalıştım. "Seninle her zaman gurur duydum, yaptığın her şey de seninle inanılmaz gurur duydum ve oğlum olmandan hiçbir zaman pişman olmadım. Yine sabah erken kalkarken beraber kahvaltı masasına oturduğumda yanımda olacaksın biliyorum. Seni çıplak gözle göremesem de gönül gözümle hep göreceğim. Seni çok seviyorum. Annenden bana kalan en güzel hatıraydın, şimdi onunla bir araya geleceğin içinde senin adına çok mutluyum. Güzel oğlum benim. Seni sevdiğimi asla unutma. Asla."

Namjoon babasının elini tutup gülümsedi ve "Asla unutmayacağım baba," dedi. "Son nefesime kadar hem de. Ben de oğlun olduğum için ne kadar gururluyum bir bilsen.."

Konuşma sırası bana geldiğinde kafamı kaldırıp Namjoon'a baktım. Göz göze geldiğimizde aynı anda gülümsedik.

Parmağımı yanağındaki gamzeye hafifçe bastırırken "Şunu hiç yapamadım," dedim kıkırdayarak. Bir yandan da yanaklarımdaki yaşları sildim. "O kadar güzel ki.."

"Sen de öyle."

"Benimle flörtleşme," dedim alayla. "Yeterince kalbimi çaldın. Biraz daha mı çalmak amacın?"

Namjoon elimi dudaklarına götürüp öptü ve "Haşin kızım benim," dedi.

"Namjoon.." dedim yutkunmak için özel bir çaba sarfederek. "Dakikalar sonra her şey bittiğinde bir süre ağlayacağım diye bana kızma tamam mı? Beni izlerken 'niye ağlıyor bu manyak' deme olur mu? Bana benim hissedeceğim şekilde sarıl. Saçımdan, ellerimden, gözlerimden öp.."

recovery :: kim namjoon 🍃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin