0.9

485 49 10
                                    

Nora'yı taksiden inerken görünce dış kapıya doğru yaklaşıyordum. Annem ve babam gece nöbeti için hastanaye az önce gitmişlerdi ve gitmeden önce evden dışarı çıkmayacağımı sıkı sıkı tembihlemişlerdi. Bir riske daha girip o odaya tekrar girmektense sözlerini dinlemek daha mantıklıydı.

Namjoon yarım saat önce gitmişti. Onunla kurduğumuz yakın temas hâlâ yanaklarımı kızartıyordu. Elim istemsizce dudağıma giderken sırıtmadan edemiyordum. İlk öpücüğümü Namjoon'dan daha doğru birine veremezdim.

Mükemmel bir öpüşme olmamıştı çünkü dudağımda hâlâ taze bir yara vardı ve sürekli acıdan dolayı kendimi geri çekip durmuştum ama yine de o büyülü anların etkisinde kalmaya devam ediyordum.

Ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı bilmiyordum. Belki de etkileniyordum, yoğun hisler söz konusu değildi ama Namjoon ilerleyen zamanlarda hayatımdaki en önemli insan haline gelecekti, hissediyordum.

Nora'yı kapıda karşıladım. "Hey."

"Selam," dedi. "Yüzüne ne oldu?"

Elimi geçiştirircesine salladım. "Önemli bir şey yok," dedim. "O dilini sıkı tutar mısın bilmiyorum ama artık pislik yapmazsın gibime geliyor."

"Kimseye bir şey söylemeyeceğim, Hyena. Anladık, en havalı sensin."

"Hah," dedim. "Benden çok siz öyle olduğumu düşünüyorsunuz. Yoksa mütevazi bir insanım."

Yürürken bir an da durdu ve bir hışım bana döndü.

"Bunu iki kişilik masada tek başına oturan ve asla başkasını oturtmayan insan düşmanı ders manyağı mı söylüyor?"

Kaşlarım çatıldı.

"Hakaret etmeye mi geldin yoksa?"

Nora bıkkınlıkla nefesini üfledi. "Hyena. Konuşmamız gereken acil ve önemli şeyler var. İçeri girene kadar susar mısın acaba?"

Yanaklarımı şişirip "Konuşan kendisi.." diye mırıldanarak eve girdim ve onunda geçmesi için bekledim.

Nora'yı oturma odasına alırken konuşacağımız şu önemli mesele için sabırsızlanmaya başlıyordum. Nora evimi süzerken kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama onu duymuyordum.

"Bir şeyler içer misin?"

"Su." dediğinde mutfağa gittim ve elimdeki su bardağıyla geri döndüm.

Nora aile resmimizin olduğu çerçeveyi eline almış incelerken ona seslendim. Hemen telaşlanmış ve çerçeve ellerinden kayarak yerde parçalanmıştı.

"Ç-çok özür dilerim."

Suyu ona uzatırken "Sorun değil," diyordum. "Sen yapmasaydın ben yapacaktım zaten."

"N-ne? Neden?"

O koltuğa otururken "Heralde ailevi meselelerimden bahsetmeyeceğim sana," dedim. "Neden geldin?"

Nora çantasından bir defter çıkardı ve bana uzattı.

Eski bir defter olduğu belliydi. Bir ona bir de deftere baktığımda bana açıklama yapıyordu.

"Annem geçen aylar da öldü. Bunu da büyükannemin yanına taşınacağım sırada odamda buldum. Heralde annem bilerek odama koymuştu."

Defterin kapağını açarken karşıma çıkan resim kaşlarımı çatmama neden oldu. Babamın resmine tip tip bakarken Nora devam ediyordu.

"Annem ve baban çok eskiden sevgiliymiş fakat büyükannen, yani babanın annesi annemden hoşlanmıyormuş. Çünkü annem onların ailesine lâyık değilmiş. Bu yüzden istemeyerek ayrılmışlar ve baban annesi zoruyla hemen annenle evlenmiş."

recovery :: kim namjoon 🍃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin