Namjoon'la güzel geçen günümüzün bedelini korkunç bir şekilde ödememe dakikalar kalmıştı ve ben hissizce o anın çabucak gelip bitmesini bekliyordum.
Odamın kapısı tıklanıp içeri annem girdiğinde "Çık," dedi. Komutuyla beraber yerimden yavaşça kalkarken kınayan bakışları altında ezildiğimi hissettim. Yanından geçerken saniyelerin yıllar gibi geçtiğini sandım çünkü cidden olabildiğince yavaş hareket ediyor, geri geri gitmeye çalışan ayaklarımı zorlukla öne doğru itiyordum.
Tam odamın karşısındaki odaya açılan kapının önünde babam beni soğukkanlılıkla bekliyordu.
İçeri girmem için beklediği sırada bunu yapamayacağımı anlamıştım. Fısıltı gibi çıkan sesimle arkamı dönüp "Anne..-" dedim ama annem omuzlarımdan tuttuğu gibi beni odaya itmeye başladı.
Odaya girdiğimiz an ellerini çekti. Annem odanın bir köşesine geçip ayakta dikilirken babam beni yakapaça tahtanın önüne getirdi. Eline aldığı siyah bir kalemle tahtaya bir işlem sorusu yazdı. Kalemi bana uzatırken "Otuz saniye," dedi. "Dün ders çalışmadan uyuduğunu biliyorum, bunun cezasını da keseceğim. Şimdi.. derin bir nefes al ve konsantre ol. Yerime geçer geçmez süreyi başlatacağım."
Başımı yavaşça sallayıp onun yerine geçip oturuşunu izledim. Elindeki kronometreyi çalıştırdığı esnada elim ayağım birbirine dolanmış, gözlerim kararmaya başlamıştı. Önümdeki soruya odaklanmak istiyordum ama bunu yapmak ilk defa çok zor geliyordu.
Sağ gözümden akan bir damla yaşı silmek için uğraşmadım. Dolu dolu gözlerimle soruyu okumaya çalıştım. Pratik bir şekilde işlemin cevabını formülden yola çıkarak bulsam da bunu tahtaya yazacak gücü kendimde bulamamıştım.
Babam otuz saniye boyunca sessizliğini korumuş ama süre biter bitmez oturduğu masayı devirerek ayağa kalkmıştı. Boğazını yırtarcasına bağırıp yere dağılan eşyalara tekme atarken gözlerimi sımsıkı yumup içli bir şekilde ağlamaya başladım.
Kalem elimden düştüğünde annem yanıma geliyordu. Yüzünden okuduğum hayalkırıklığı beni darmadağın etmeye yetmişti. Yüzünü buruşturup yanağıma bir tokat attı. "Emeklerime yazık ettin," dedi. "Yedi kuşak tıp okuyan ailenin yüz karası olacaksın!"
Tokatla sarsılan bedenim yere kapaklanacakken babam yanıma gelmiş ve eliyle çenemi sıkıca kavrayıp öfke dolu gözleriyle yüzüme bakmıştı.
"Doğduğundan beri matematik görüyorsun," dedi dişlerini sıkarak tane tane konuşurken. "Ortaokuldayken üniversite matematiğini bitirmiştin.. Yirmi saniyelik bir işlem için neden bu kadar düşündün! Aklından neler geçiriyordun? Daha önemli neyle meşguldü o beynin?!"
Sadece.. biraz nefes almak istiyorum. Matematiğin veya başka derslerin olmadığı herhangi bir yerde sadece biraz nefes almak..
Babam bir cevap almadığı her saniye öfke krizlerine girerken elini çenemden çektiğinde hemen elimle çenemi ovuşturdum. Psikolojik şiddetin yerini fiziksel şiddetin alacağını tahmin etmemiştim çünkü hiçbir zaman bu kadar ileriye gitmemişlerdi.
Babam beni az önce kalktığı ve tekmeleyerek odanın öbür ucuna gönderdiği sandalyeye oturturken başıma ağrılar giriyordu.
İleride, tahtanın önündeki boyu kadar maket piramidi yanıma getirdiğinde hiddetle soluyordu. Ağzını açıp bir kez daha sözleriyle beni dağıtırken tek yapabildiğim korkuyla onu dinlemekti.
Piramidin en tepesini işaret etti. "Buraya iyi bak," dedi. "Geleceğin nokta tam da burası! Sözümüzden çıkarsan oraya nasıl ulaşabilirsin? Cevap ver!"
Parmaklarımla oynarken anneme göz ucuyla baktım. Ellerini göğsünde kavuşturup yüzünde bir gram acıma olmadan babamı izliyordu.
Bana bakmıyordu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
recovery :: kim namjoon 🍃
FanficHyena, başarılı bir lise son sınıf öğrencisidir. Kibirli ve ukala davranışlarıyla yalnızlaşarak toplum tarafından kenarı itildiği gerçeğine alışmış bu genç kız, yeni öğrenci Namjoon sayesinde tekrar topluma kazandırılacaktır. ❝gerçek şu ki namjoon...