1.0

464 52 17
                                    

              3 AY SONRA:

Kafamı yasladığım Namjoon'un omzunda huzurlu dakikalar geçirirken bir elimle onun uzun, ince ve pamuk gibi yumuşak parmaklarıyla oynuyordum. Karşımdaki manzaradan daha güzel, tam önümdeki aydan daha parlak olan Namjoon'la yan yana oturmaktan daha keyif verici bir şey yoktu.

"Bunun bir veda olduğunu bilerek sana sarılmak çok kötü hissettiriyor," diye konuştuğunda "Devam etme lütfen." diye fısıldadım.

Namjoon boştaki eliyle saçımı okşarken "Konuşmama izin ver," dedi. "Hyena.. Olup olabileceğin en hayat dolu insan olursan mutsuz ölmeyeceğim."

Gözlerim dolu dolu onu dinlerken "Namjoon.." dedim ama elini dudaklarıma bastırdı hafifçe.

"Dinle lütfen," dedi. "Artık reşit olduğun için ailenle de yaşamıyorsun, kendinden başkasına hesap verme zorunluluğunda kalmadığına göre yüreğinin sesini dinlemelisin. Dünyanın hangi ucuna gidersen git seninle geleceğimi asla aklından çıkarma.. Çok iyi bir doktor olacaksın, asla şüphem yok.. Olur da bir şeylerden sıkılırsan benimle konuş, içine atma. Seni sonsuza kadar dinleyebilirim, tıpkı sonsuz sevdiğim gibi.."

Elimle yüzümü kapatıp ağlarken Namjoon'da burnunu çekiyordu.

"Üniversiteyi kazandığında, mezun olduğunda, ilk iş gününde, ilk randevu yemeğinde, düğününde, ilk çocuğunu kucağına aldığında.." Yutkundu ve bir süre devam etmedi. "Tüm bunlar gerçekleşirken seni bir köşede gülümseyerek izleyeceğim. Ara sıra üzüleceksin, zorluk çekeceksin ama hepsi seni güçlü bir insan haline getirecek."

Elimi yüzümden çekip yanaklarımı kurulasam da yenileri çabucak akıyordu. Kollarımı Namjoon'a dolarken "Hiçbiri sen yoksan anlamsız olacak," diyordum. "Ne olur sanki hep şöyle kalabilsek?"

Namjoon'da kollarını bana sıkı sıkı doladı.

"Öyle söyleme.. Hayatına kimler girecek, kimler.. Benim sarılışımdan daha çok huzur bulacağın insanlarla tanışacaksın. İnsanları kaybetmekten korkmazsan güçlü olursun. Beni kaybetmekten korkma, belki dokunamayacaksın ama hissedeceksin. Çünkü ben en çok buraya," derken kalbime dokundu. "tam buraya kazındım."

"Gerçek şu ki Namjoon, sen daima burada benim için olan tek kişiydin," dedim. "Senin yerini birileriyle doldurabileceğimi sanmıyorum çünkü kalbimdeki Namjoon yeri bir başkasıyla doldurulacak kadar basit birisi değil."

Beni kendinden uzaklaştırıp iki eliyle yanaklarımdan tuttu ve bakışlarını yüzümde gezdirdi. Dakikalarca birbirimizin yüzündeki her bir detayı hafızamıza en ince ayrıntısına kadar kazıdık. Namjoon'un güzel gözlerinden süzülen yaşları uzanıp elimle silerken ben de ağlamanın eşiğindeydim.

Uzanıp alnımı uzunca öptü. Saatler sonra her şeyin hatıradan ibaret kalacak olması yüreğimdeki yangını körüklüyordu. Namjoon'un aklıma her geldiğinde hüzünlü bir gülümseme ile anacağım bir isim olacak olması.. Ah tanrım, lütfen yüzünü unutmama izin verme. Ben unutacak gibi olursam düşlerime girip kendini az da olsa göstersin..

"Seni sevdiğimi biliyordun ama bir kez bile seni seviyorum demeye cesaret edemedim," dedi ve gözlerini kurularken gülümsedi. "Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum..-"

Dudaklarımı dudaklarına bastırırken son kez sıcaklığını hissetmeye çalıştım o dudakların. Namjoon ensemden tutup beni kendine doğru iyice çekerken şans eseri araladığım gözlerim bir yıldızın kaydığını gördü.

Dilek tutmak istiyordum ama hiçbir dileğim bana Namjoon'u geri kazandırmayacaktı.

O yüzden, Namjoon gibi birinin karşıma çıkmasını diledim.

O gece Namjoon'u gizlice hastaneden çıkartıp sinemaya götürdüğümde bir süreliğine her şey yolundaymış gibi davrandık çünkü bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Biz o gece Namjoon'la son kez flört ettik.

recovery :: kim namjoon 🍃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin