0.5

601 57 21
                                    

"Yapman gereken ilk şey," dedi Namjoon önümdeki kapalı kutulardaki yemekleri önümden çekerken. "Herkes gibi yemekhane de yemek yemen."

Kafamı hızla iki yana salladım. "Herkesin içinde yemek yiyemem."

"Yaparsın yaparsın," dedi beni yatıştırarak. "Kimse sana bakmayacak merak etme, herkes yemeğiyle ilgileniyor zaten."

Namjoon elini havaya kaldırıp işaret vererek şoförüm Bay Choi'yi çağırdı. Bay Choi hızlı adımlarla yanımıza geldiğinde doksan derece eğildi. "Buyrun efendim."

Namjoon kutuları tekrar poşetine koyup adama uzattı ve gülümsedi.

"Hyena'nın artık bu yemeklere ihtiyacı yok çünkü yemekhane de yiyecek."

Bay Choi "Ama..." diyecekken araya girdim.

"Evet, yemekhane de yiyeceğim." diye onayladım onu.

Bay Choi Namjoon'un elinden poşeti aldı. "O halde annenize haber vermem gerekiyor."

"Buna gerek yok." diyecek oldum ama annem eninde sonunda öğrenecekti. Hoşuna gitmeyecekti. Nasıl beslendiğimi bilmeyecek olması onu delirtecekti çünkü vücuduma onun haberi olmayan herhangi bir besinin girmesi demek, değişiklik demekti. Ve ailem, değişiklikten hoşlanmazdı.

Bay Choi giderken Namjoon ayağa kalktı. "Hadi gel, öğlen yemeğini kaçırmayalım."

Ayağa kalkarken "İnsanlar seninle arkadaş olduğumu öğrendiklerinde şaşıracaklar," dedim bu dediklerim benim bile kulağıma garip gelirken. "Bu rahatsız edici bakışları daha da üzerime çekecek."

Kolunu omzuma attı. "Bırak konuşsunlar. Arkandan konuşanlar önüne geçemeyenler, unutma."

Namjoon'un boyunun uzunluğu karşısında ilk bir afalladım. O ciddi anlamda çok uzundu. Gerçi Bay Kim'de epey uzun bir adamdı. Babasına çekmiş olmalıydı, annesini hiç görmemiştim.

Omzumdaki kolunu iterken "Fazla yakınlık kurma," dedim. "Tanışalı ne kadar oldu ki."

Bozulmadı, aksine keyiflendi. "Yakınlığımın hoşuna gideceği günler de gelecek."

Yapmacıktan güldüm. "Rüyanda heralde."

Namjoon'la beraber okulun çardaklarında oturmuş biraz hava almıştık. Sabah yağan kar maalesef tutmamıştı. Bu beni üzse de sorun değildi, yakında daha çok yağacağına emindim.

Yemekhaneye girdiğimizde ilk başta burnuma dolan yemek kokusu midemi bulandırmıştı. Namjoon belimden tutup beni bir yere doğru yönlendirirken belimdeki elini itmeye çalışarak ona ayak uyduruyordum.

Bütün gözler bana dönse de onları görmezden gelmeye çalıştım. Sıra çok uzun sayılmazdı, hemencecik sıra bize gelmişti. Namjoon "Bugünün menüsü güzelmiş," dedi gülümseyerek. "Sen beğendin mi?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp yemeklere bakarken "Sayılır," dedim itiraf ederek. "Yedikten sonra yorum yapmak istiyorum."

Kızarmış tavuk, pirinç ve kimchi vardı menü de.

Namjoon su almayı unuttuğumda benim için almaya gitmişti. Diğerlerinin bakışları altında ezildiğimi hissediyordum, o kadar aptalca bakıyorlardı ki her an birinin boğazına yapışasım geliyordu.

Namjoon geri geldiğinde arka tarafımdaki bir çocuğa "Önüne dön lan," diye bağırdı. "Daha önce yemek yiyen bir kız görmedin mi?"

"Sorun değil Namjoon," dedim bu başlı başına bir sorunken. "Yemeğimizle ilgilenelim. O çocuk gibi bin tanesi var."

Namjoon yerine otururken suyu önüme bıraktı.

"Buraya ilk defa mı geliyorsun?" dedi çevreyi göstererek.

recovery :: kim namjoon 🍃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin