6. Bölüm

146 6 5
                                    

Dolunay ve Fırat ile karşılaşmak istemeyerek koridorda hızla odama doğru giderken odamın kapısının açık olduğunu fark etmemle biraz olsun yavaşlamam bir olmuştu. Kim odama girmiş olabilirdi ki? Açık olan kapıyı biraz daha açarak içeri girdiğimde hastalar için konulan sedyenin üzerinde uyuyakalmış olan Asaf'ı gördüğümde rahatlıkla nefes vererek kapıyı kapattım ve onu uyandırmamak için sessizce içeri girerek masama oturdum. Ancak Asaf çoktan uyanmıştı bile.

"Dün neden eve gelmedin? Ne bu halin, neden bu kadar yıpranmış gözüküyorsun?"

Endişeyle sormuş olduğum soruları duymamazlıktan gelerek ayağa kalkıp saçlarını karıştırdı ve masamın önünde duran tek kişilik deri koltuğa oturdu.

"Başım ağrıyor, biraz bana ağrı kesici verir misin?"

Gerçekten artık kardeşim için çok endişe ediyordum, son üç - dört gündür yıpranmış gibi duruyordu. Çekmecemi açarak kendim için almış olduğum ağrı kesicilerden en hafif olanını çekmeceden çıkartıp, masamın üzerinde açılmamış su şişesiyle birlikte ona uzattım. Elimden alıp ağrı kesiciyi özenle açarken kol saatime gözüm kaydığında on beş dakika sonra önemli bir ameliyata girmem gerektiğini hatırlamıştım. Böyle bir şeyi nasıl unuturum?

"Of ya, sen burada bekle benim önemli bir ameliyata girmem gerekiyor. Sakın kaçayım deme sorularıma eninde sonunda cevap vermek zorunda kalacaksın."

Hızlı bir şekilde odamdan çıkıp asansörle vakit kaybetmeden merdivenlerden uçarcasına indim. En alt kata inmek neden bu kadar zordu. Son merdivene geldiğimde o kadar hızlıydım ki son dört basamağı atladığımda resmen göklere çıkmak üzereydim. Ancak havada kalmam uzun sürmedi ve ben yere düştüm, daha doğrusu birinin üzerine düştüm.

"Çok özür dilerim acil bir ameliyatım vardı da..."

Ben açıklama yapmaya çalışırken onun üzerinden hızla kalktım ve yeniden koridorda doğru koşmak üzereydim ki elimi sıkıca tutuşu buna izin vermemişti.

"Deniz.."

Bana tanıdık gelen bu sesin sahibini tanıdığımı anımsayınca hemen arkamı dönüp ona bakmam ve hızla kollarımı koala misali ona sarılmam bir olmuştu.

"Batu, seni çok özledim."

O da ellerini belime dolayıp beni sarmalamıştı.

"Bende seni çok özledim ama beni birazdan bırakmazsan sanırım bir daha beni göremeyeceksin."

Kahkaha atışımla ondan ayrılıp, kafasına azarlar gibi hafifçe vurmuştum.

"Senin burada ne işin var?"

"Fırat beni yeniden buraya transfer ettirdi."

Yüzümdeki gülüş hüzünlü bir hal alırken Fırat'ın neden böyle bir iş yaptığını anlayamamıştım.

"Neden ki?"

"Onu Fırat anlatacak, bu gün toplantı yapılacak. Baş hekimler ve uzmanlar olacak ama sadece."

Bu işte bir iş vardı.

"Tamam, neyse ben ameliyata geç kalmayayım. Görüşürüz toplantıda."

"Dikkat et, tekrar uçmaya kalkma sakın, tutan olmaz sonra."

Ona göz devirip yeniden hızlı adımlarla ameliyathaneye doğru yürüdüm. Acaba hastane yeniden Fırat'a devredilecek miydi?

Kafamdaki soru işaretleriyle hazırlanarak ameliyathaneye girdim ve izleme yerinde Fırat'ın oturduğunu görmemle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Altı derece olan ameliyathane bile bana cehennem gibi gelmişti o an. Sakin ol ve hastana odaklan.

Son Aşk (İlk Aşk2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin